Arşiv Anasayfa Hayata Dair.
Sayfalar: 1
Aklın Yolu Kaç? By: Asortik Hatun Date: October 23, 2012, 10:55:43 AM
Aklın yolu Kaç?

Sorunun yaygın cevabı malum: Bir. Aklın yolu bir. Bu lafı duyduğum anda yani kendi ağzımdan çıkınca da irkiliyorum. "Tek millet, tek führer” deyişinin devamı gibi geliyor bana tek akıl iddiası. Kendi biricik aklımı çekmeceye kilitleyip o tek ve muhteşem aklın peşine düşmekten korkuyorum açıkçası. Benim için itinayla kurgulanmış o mutlak ve tek gerçekliğin ağlarına takılmak kâbus gibi geliyor. Benim de aklım olsun istiyorum, onu istediğim gibi kullanayım, hata yapayım ama sonu iyi gelsin, doğru davranayım ama sonunda yanıldığımı göreyim istiyorum. Sevmekle seçmek arasındaki fark sahiden tek harften ibaret olsun istiyorum. Ne çoğunluğun ne de hatta “kahir ekseriyetin” ne dediği umurumda olmasın istiyorum.

AKLIN YOLU: KAÇ!

Hiç hayatınızı kullanması için birilerine ödünç verdiğiniz oldu mu? Peki, sonra geri alabildiniz mi? Ya da kimsenin hayatını ödünç aldınız mı, sonra iade etmek üzere? Tamam, tuhaf bir ifade bu “ödünç hayatlar”; biraz daha açık sorayım. Hayatınızı başkalarının doğruları üzerine kurduğunuzu hissettiniz mi hiç; onların hedeflerinin sizinkilerin yerini aldığı oldu mu? Bir ideolojinin peşinden koştunuz mu? Bir kurumsal hedefin peşinde geceleriniz gündüzlere karıştı mı? Sağduyu sahibi, yanmaz ve yanılmaz, toplumun doğruları sizinkileri dövünce çoğunluğa benzemenin emniyetine sığındınız mı? Evet ise, emniyette neler olduğunu sormuyorum artık. Emniyet emniyetlidir; tamam. Sizi başka kötü adamlardan korurlar orada, ama pek de kendi istediğiniz hayatı yaşatmazlar. Nasıl? Yok, kötü muamele ve işkence yasak, yapmazlar, ama masaj servisi ve en sevdiğiniz vişneli dondurma da yoktur içeride. Bu durumda ne yaptınız peki? Aklın yolu kaçtı? “Birdi” diyorsanız içerde yaşamaya ve hayatınızı rehin bırakıp karşılığında emniyet almaya devam. Ama o “bir” sizin biriniz değildir unutmayın, emniyetin biridir. Başka bir cevap da dökülebilirdi ağzınızdan. Soruyu da, sorgucuyu da, hatta kendinizi de şaşırtırdınız üstelik bu tuhaf cevapla. "Aklın yolu: Kaç."

“Kaçmak” hep aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılır. Kaçanların bazılarına korkak deriz. "Ya sev, ya terk et" emrini duyunca talimatla sevmeyi beceremeyip terk edenlerdir onlar. Kaçarlar, ama kendilerine doğru. Biz de arkalarından kaçak deriz, hatta hızımızı alamayıp kaçık deriz. Farkına varmadan iltifat ederiz bu cesaret isteyen kaçısın kahramanlarına.

Emniyetten firar edip “kendi”lerinin, şahsa özel canavarlarının kucağına koşarlar. Kimsenin “kendi”sinden daha acımasız bir gardiyanı yoktur ve kaçıklar bu zalimin eline teslim ederler kaderlerini. Yalan söyleseniz anlar, zaaflarınızın hepsini bilir, canınızı en çok o yakabilir. Eh şimdi söyleyin, bu kaçışın sebebi korkaklık olabilir mi? Bir de tersine kaçış vardır. Yani kendinden kaçış, ama ne tuhaftır, asıl korkakça olan bu yolculuk iltifat ve hayranlık getirebilir firarilere. Kendini feda etmek neden cesaret olarak tanımlanır sizce? Hayatınızı emniyet karşılığında rehin verdiğiniz toplumun, haydi söyleyelim, düzenin bekası için, emanet gişesine gidip “hayatımı alayım, buyurun fişinizi” dememeniz için kurgulanmış kelimeler olmasın cesaret ve ikiz kardeşi korku?

KAÇMAK, KAÇAMAMAK VE KAÇAMAK

Korkunca kaçıyor değiliz yani. Biz aslında korktuğumuz için kaçamıyoruz. Kaçamayınca da sanki kaçarmış gibi hissetmemizi sağlayacak kaçamaklar yapıyoruz. Kendimize doğru koşup, “cee” yapıp geri dönüyoruz. Bekliyoruz, bir sonraki cesaret nöbetine kadar.

Ynt: Aklın Yolu Kaç? By: yusuf74 Date: October 23, 2012, 12:07:19 PM
hiç hayatımızı ödünç olarak birinine verdimmi... evet hemde birçok kişiye eşime kızıma  anama babama  kardeşlerime dönem dönem hayatımı ödğnç vermişliğimiz olmuştur...

SiteMap - İmode - Wap2