Eski Bakır By: Liza Date: June 21, 2012, 06:40:15 PM Bir çığlığın içinde yakalıyorum seni Kaç kez İstanbulsu, Parıldayan, ısıtan, yakan bir alev gibi. Üstünde uzun, pis, yalnız sokakların yağmuru.. Odaların, merhabaların, gülücüklerin sıkıntısı Tramvayların, vapurların sıkıntısı Yitmiş aşkların, yitecek aşkların Aynı vazoların, aynı öğütlerin, aynı yasakların sıkıntısı. Yakalıyorum, öpüyorum, avutuyorum. Karanlık etini kemiriyor, Vaktimiz kısa, Düşlerimizi kolluyorlar durmadan Durmadan kovuşturuyorlar Mendilimi ıslatıp alnına koyduğum Suyundan içtiğimiz hayat çeşmesi, Yalnız-geceler boyu uzanan kadını bakırlarda Durmadan horluyorlar. Geyiğim, saklım benim Bakma arkana, ne olur, aldırma Onulmazlığımızdan büyük yapılar kurduk Horlandıkça aşkımız, derya. Vaktimiz kısa, Karıncalara, rüzgarlara, sulara dokunmak Uyanan toprakları bilmek gerekiyor. Ormanlar görmüş dolunayın tılsımını Ağlamayı unutmadan Dövüşmeyi bilmek Tırnaklarınla tutunmayı bilmek gerekiyor Sağılandığımızı, kollandığımızı bilmek gerekiyor
Kapa tunç, kapılarını gece Soğuktan, kırgın, parasız milyon kişi. Geyiğim, saklım benim, Ölüm dayanmadan kapıya Sev, öp, yitir beni