Arşiv Anasayfa Engelliler Forumu
Sayfalar: 1
Dil Ve Konuşma Güçlüğü Eğitimlerinde Kullanılan Yaklaşımlar By: -o_o-GökhaNur-o_o- Date: April 02, 2012, 01:16:46 AM
Dil ve konuşma güçlüğü çeken çocukların eğitimlerinde kullanılan farklı yaklaşımlar
vardır. Bunlardan bazıları; Sağaltıcı yaklaşım, Doğal Yaklaşım ve Bütüncül Yaklaşımdır.
Sağaltıcı Yaklaşım: Bu yaklaşımdaki amaç, iletişim kurabilmesi için çocuğa uygun dil
biçimlerini, doğru yapıları ve söz dizimini öğretmektir. Sağaltıcı yaklaşımda eğitici ortamın
bazı özellikleri vardır:
- Öğretim ortamında çoğunlukla çocuk ve terapist vardır.
- Öğretimle ilgisi olmayan bütün uyaranlar, rahatsız edicilikten arındırmak
amacıyla, öğretim ortamından kaldırılmıştır.
- Öğretilecek beceriyle ilgili uyaranlar ( İpuçları, araç gereçler vb.) amaca uygun
şekilde dikkatlice seçilir.
Bu yaklaşımda çocuğun ve öğretmenin davranışları programın amacına uygun olarak
önceden belirlenmiştir. Örneğin kullanılacak yaklaşım çocuğun tepkileri, doğru ve ya yanlış
tepkiler alındığında neler yapılacağı çalışma öncesinde belirlenmiştir. Öğretim süreci
oldukça yapılandırılmıştır.
Öğretimin oldukça kontrollü bir ortamda gerçekleşmesi ve bu koşullarda çocuğun dili
kullanması neredeyse zorunlu hale gelmesi nedeniyle hedef becerileri çalışabilmesi için
sınırsız iletişim olanağının olması sağaltıcı yaklaşımın yararlarıdır. Ancak sağaltıcı
yaklaşımın bazı sınırlılıkları da vardır. Hedeflenen tepkiler işlevsel olmadığı gibi doğal
ortamlarda kullanılan örnekler gibi de olmamaktadır. Ayrıca uyaran kontrolü terapi
ortamından doğal ortama taşınamamaktadır. Çocuk terapi ortamında öğrendiği becerileri
doğal ortama genelleyememektedir.
 Doğal Yaklaşım: Sağaltıcı yaklaşımın sınırlılıklarına karşı alternatif olarak
geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Dil ve iletişim becerilerinin öğretilmesi, doğal
çevrenin iletişimi cesaretlendirmesi ve çocukla iletişime girecek kişilerin
iletişimi kolaylaştırmaları gerekmektedir. Bunları sağlayan yaklaşıma doğal
yaklaşım denir. Doğal yaklaşımı benimseyen öğrenim tekniklerinin amacı,
iletişim becerilerini öğrenirken ve dil edinirken normal çocukların kullandıkları
süreçlerden yararlanarak, dil ve iletişim becerilerini, dil ve iletişim sorunu olan
çocuklara öğretmektir. Bunun için çoğunlukla çocuğun doğal ortamları
kullanılır. Doğal dil öğretim teknikleri şunlardır:
* Fırsat Öğretimi: Tesadüfî olarak gerçekleşen doğal bir ortamda yetişkin
ve çocuk iletişiminin gerçekleşmesi amacıyla çocuğa şans tanımaktır.
Yetişkin, çocuğun herhangi bir nesneyi istemesini ya da kendinden bir
şey için yardım isteyeceği anı bekler. Çocuğun yaş ve becerisine bağlı
olarak bu isteme sözel ya da sözel olmayan ( İşaret etme, ağlama vb.)
şekilde gerçekleşir. Çocuk iletişimi başlattıktan sonra “Ne istiyorsun?”
gibi sözel ifadeler kullanarak çocuğun başlattığı konuyu genişletmesi
sağlanmaya çalışılır. Yetişkin, bazı durumlarda çocuğa model olabilir.
Çocuk ifadesine devam etmezse sorgulayıcı bir ifadeyle bakılabilir ya da
sözel ipucu verilebilir. Çocuğun uygun tepki vermesi sonucunda, yetişkin
tepkinin doğruluğunu onaylamalıdır ve çocuğun iletişimin başında
istediğini vermelidir.
* Bekleme Süreli Öğretim: Bu öğretim tekniği birkaç aşamadan oluşur.
Ortam, dil ve iletişimin sağlanması için düzenlenir. Örneğin, onun
sevdiği bir oyuncak ulaşamayacağı bir yere konur. Çocuk iletişime
başlayana kadar yetişkin konuşmaz ve çocuğa bir metreden fazla
yaklaşmaz. Ancak bir şeyler bekliyormuş gibi çocuğa bakar. Çocuk hiçbir
şey söylemezse, kısa süreli olarak ne istediğini sorar gibi çocuğa bakarak
biraz daha bekler. Bu süreç çocuk iletişimi başlatana kadar devam eder.
Çocuk iletişimi başlattığında yetişkin çocuğun istediği her ne ise onu
verir.
* Tepki İsteme Modeli: Dil becerilerinin bire bir öğretim
düzenlemesinden, sınıf ortamına genellenmesini sağlamak amacıyla
geliştirilmiş bir modeldir. Bu model yetişkinin çocuktan tepki istemesine
veya model olmasına dayanır. Tepki istemenin amacı, çocuğun mümkün
olan en az yardımla doğru tepki vermesine yardımcı olmaktır. Bu model
daha çok yetişkinin iletişimi başlattığı bir modeldir. Öğretmen çocuğun
oynamak isteyeceği, ilgi çekici materyaller sağlayarak çocuğun dikkatini
çeker. Çocuk materyallerden birine yaklaşır ve ilgilenirse “Bunun ne
olduğunu söyler misin? ya da “Hangisini istiyorsun?” gibi sorular sorarak
çocuktan tepki ister. Öğrencinin doğru tepkisi anında ödüllendirilir ve
nesnenin öğretmenin elinde olması durumunda çocuğun nesneyi almasına
izin verilir. Çocuk doğru tepki vermezse öğretmen model olur.”Ne
istediğini tam olarak söyle” gibi yönlendirmede bulunur. Yönlendirme
sadece öğrencinin yanlış tepki verdiğinde ya da tepkisiz kaldığında
yapılır.
- Bütüncül Yaklaşım: Bu yaklaşımın dayandığı ilke, bilginin en iyi öğretiminin
bütün, anlamlı ve kişiyle ilgili olarak sunulmasıdır. Çocuklar dili parça parça
değil, doğrudan dil bakımından zengin bir çevre içinde ve bir bütün olarak
öğrenirler. Dil, kişinin sosyal ve kültürel yaşantısından etkilenir ve bunlara
bağlı olarak değişir. Sözel dil doğal ortamında ve bir bütün olarak öğrenilir.
Bütünün kavranması parçaların öğrenilmesini kolaylaştırır.Bütüncül dil
yaklaşımı klinik ortama uygulandığında üç aşamada düşünülmektedir. Birinci
aşama çevre düzenlemesi, ikinci aşama çocuğa iletişim olanaklarının
sağlanması ve üçüncü aşama çocuğun iletişimsel girişimlerine doğal sonuçlar
sağlanması. Bu aşamalar sınıf ortamına ve küçük gruplara da uygulanabilir.
Bütüncül yaklaşımdaki aşamaların uygulanışına örnek verecek olursak;
Birinci Aşama Çevre Düzenlemesi: Çocuğa “Kül kedisi” öyküsü okunabilir. Daha
sonra öyküde geçen karakterlerin resimleri yapılabilir. Her karakter için maskeler veya
çomak kuklalar hazırlanabilir, öykü dramatize edilebilir.
İkinci Aşama Çocuğa İletişim Olanaklarının Sağlanması: Terapist çocuğa yönerge
vermek yerine çocukla konuşur ve küçük grup ortamlarında çocukları birbirleriyle
konuşmaya güdüler. Çocukların görüşlerini oluşturmalarına yardımcı sorular sorar. Örneğin
“ Sanırım, üvey annesinin külkedisine, kendi kızlarına davrandığı gibi davranmaması kötü
bir davranıştı. Külkedisi sizce ne hissetmiştir?”. Özellikle bağlaçlar gibi ilişkisel ifadelerle
genişletme yapmasını ister. Örneğin “Külkedisi koşarak balo salonundan uzaklaştı.
Koşabildiği kadar……..”der ve cümlenin devamını çocuğun tamamlamasını bekler.
Üçüncü aşama Çocuğun İletişimsel Girişimlerine Doğal Sonuçlar Sağlanması:
Çocuk mesajının alındığını veya bir iletişim hatasının olduğunu ve düzeltmesi gerektiğini
bilmelidir. Bu durumda iki türlü sonuç çıkar; olumlu sonuçlar ve düzeltme için istekler.
Olumlu sonuçlar çocuğa mesajın alındığını bildirir ve bir geri bildirim sağlayabilir. Geri
bildirimler onaylama, genişletme, başka türlü ifade etme olabilir. Örneğin, “Çocuk:
Külkedisi balo salonundan kaçtığı için aptal.”dediğinde “Yetişkin: Sen onun aptal olduğunu
düşünüyorsun; ama ben onun için üzülüyorum.” der.
Düzeltme istekleri ise çocuğun mesajın bazı yönlerden doğru ya da uygun olmadığını
anlamasını sağlar. Örneğin, çocuğun dinlemediği zamanlarda çocuğun eline hafifçe
dokunarak “Tekrar söyle” demek, onun iletişime tekrar geçmesini sağlayacaktır. Bazen de
ifadesinde bir eksiklik olduğunu anlamasını sağlayıcı sorular yöneltmek çocuğun diğer
insanlar tarafından anlaşılmadığını anlamasını sağlar. Örneğin, “Çocuk: Külkedisi kaçtı.”
dediğinde “Yetişkin: O gitti ha? Kaçtı mı?” diyerek anlaşılabilmesi için daha fazla bilgi
vermesi gerektiği belirtilmiş olur.
Önleme
Gelecek kuşakların özürsüz olması, konuşmalarının düzgün olması istenen durumdur.
Bunun için önlemlerin bilinçli alınması gerekir. Dil ve konuşma güçlüklerinin bir kısmı
yapısal bozukluklar nedeniyle oluşmaktadır. Bu sağlıkla ilgili bir sorundur. Yapısal
bozukluklar, doğum öncesi, doğum ve doğum sonrasında oluşan hastalıklar, travmalar,
beslenme bozukluğu gibi nedenlerden oluşmaktadır. Sağlıklı büyüme ve gelişme için
alınabilecek her türlü önlem yapısal nedenli konuşma özrünün oluşmasını azaltacaktır.
Hastalık, işlev bozukluğu ve organ eksikliği olmadığı halde oluşan konuşma özürlerini
önlemede ise konuşma gelişimi dönemlerinde uygun ortamlar hazırlanmalı, yetişkinler iyi
model olmalıdır. Psikolojik ortamlar uygun düzenlenmeli, aile içi problemler gerekirse
uzman yardımı alarak çözülerek yok edilmeli ve çocuğun yaşıtlarıyla iletişim kurmasına
fırsat verilmelidir. Çocuk konuşurken nasıl konuştuğuna değil ne anlatmak istediğine
yoğunlaşılmalıdır.


SiteMap - İmode - Wap2