Arşiv Anasayfa Tarih
Sayfalar: 1
Atlantis Gerçeği - 2 By: -o_o-GökhaNur-o_o- Date: March 18, 2012, 11:28:18 PM

İlk Atlantis, bundan yaklaşık 30.000 yıl önce bir Venüs kolonisi olarak kurulmuş, Atlantik Okyanusu’nda verilmli ovalara ve dağlara sahip bir kıtaydı. O sıralar Venüs gezegeni de aslında bir dünya kolonisiydi ve bu gezegene yerleşenler, dünyada meydana gelen büyük çapta bir felaketten sonra oraya kaçarak kurtulanlardı.

Atlantis’in 13.500 yıl önce başlayan kademeli çöküşünü, 11.500 yıl önce meydana gelen büyük bir atom savaşı takip etmiş ve bunun sonucunda Atlantis’in Afrika’dan Karaip’lere kadar uzanan sahilleri sulara gömülmüştü. Atlantis birdenbire değil, üç aşamalı olarak yok olmuştu.

Atlantis, tasavvur edilemeyecek zenginliklere sahip bir kıtaydı. Toplumsal ve teknolojik olarak ancak bugünün önde gelen ileri ulusları ile kıyaslanabilecek bir seviyedeydi.

Atlantis’in uzay gemileri evrenin en ücra köşelerine kadar gidebiliyordu. Çok uzaktaki gezegenlerle bile ticari ilişkileri vardı.

Fakat Atlantis’lilerin çok tehlikeli bir düşmanları vardı; Ege bölgesinde büyük şehirlerde yaşayan Atina’lılardı. Aralarındaki savaşın sebebi ticari nitelikteydi. Her iki ulus da Güneş sistemizin ötesindeki, Samanyolu’daki gezegenler üzerinde ekonomik egemenlik kurmak istiyordu.

Dünya üzerindeki birkaç yerel savaş, uzaya da taşındığı için, beraberinde büyük bir kin ve nefreti de getirmişti.

Yaklaşık 11.500 yıl önce, Atina Kralı Atlantis’in büyük şehirlerine ani bir saldırı emri verdi. Böylece sınırlı bir savaş başlamış oldu. Atina orduları Atlantis’e havadan saldırarak, güçlü ışın silahları yardımıyla birkaç stratejik hedefi ele geçirmeyi ve Atlantis ordularına önemli kayıplar verdirmeyi başardılar.

Savaşın 21. gününde, Atlantis’liler Atina’lıların hava savunmasını yararak, başkentlerini atom bombası ile yok ettiler. Buna karşılık olarak Atina Hava Kuvvetlerine de Atlantis’in başkentine bir atom saldırısı emri verildi. Sonraki 9 gün boyunca her iki kültür arasında topyekün bir atom savaşı başladı.

Eski Yunan, İskandinav ve Hint mitolojilerinde bu felaketler anlatılır. İncil’de de bunu anlatan pasajlar vardır. Bu korkunç nükleer savaşın sonunda milyonlarca Atinalı ve Atlantisli hayatını kaybetti. Atlantis’lilerden hayatta kalanlar Mısır’a sığındılar. Diğerleri ise, Afrika’nın yer altı mağaralarında ve tünellerinde kayboldular. Atina’lılardan bir grup insan bugünkü İtalya’ya veya Türkiye’deki dağlara kaçarak diğer ırklarla karıştılar.

Atlantis’lilerden bazıları Amerika’ya gitti. Mayalar, İnka’lar ve Kuzey Amerika yerli kabilelerinden bazıları, bu insanların torunlarıdır.

9 günlük atom savaşının sonunda rüzgar ve su, atom bombasından daha fazla zarar verdi. İlk önce atomun parçalanması sonucunda müthiş bir ısı dalgası ortaya çıktı. Radyoaktif toz bulutu atmosferi kaplayarak güneş ışınlarına engel oldu. Atomik ısı, spiral bir şekilde yukarı doğru yükselerek, dev hortumlara yol açtı.

Kuzey kutbunun dev buzulları erimeye başladı ve bunun sonucu olarak yeni nehirler (Rhone, Ren, Sen, Tuna ve Po) ortaya çıktı.

Kıtaya bağlı bulunan, Britanya ayrı bir ada haline geldi. Daha önce mevcut bulunan kıta köprülerinin hepsi sular altında kaldı.

Daha önce Avrupa’nın büyük bir bölümünü kaplayan buzlar eriyerek, bugün Hazar denizi ve Karadeniz’in bulunduğu çukurları doldurdu. Ve sonunda Atlantis kıtası ebediyen sulara gömüldü.

Atina’lılar için son tam bir felaket oldu. Dünyanın dönüşünde meydana gelen değişiklik yüzünden. “Herkül’ün Sütunları” denilen (Bugünkü İspanya ve Fas arasındaki Cebelitarık Boğazı’nda) yüksek dik duvarları yıkan güçlü dev tuzlu su dalgaları, Akdeniz havzasını doldurarak, bugün “Akdeniz” diye bildiğimiz meydana getirdi.

Atina kültürünün temelini oluşturan verimli Akdeniz ovası, Atlantik’ten gelen tuzlu suların burayı doldurması ile, bir denize dönüştü ve bütün buradaki medeniyet yok oldu. Yalnız dağ tepeleri suyun üstünde kalabildi. Bunlar bugünkü Kıbrıs, Malta, Girit, Sicilya, Korsika, Sardinya adalarını oluşturdular.

Appoloias, Hellinas, Spartillois ve Spartias gibi Atina şehirlerinden geri kalanlar tamamen suların altında kaldı. İncil’de anlatılan “Tufan”, yukarda anlatılan Atom savaşı sonunda ortaya çıkmıştı.

Savaş sırasında bunkerlerde ve tünellerde yaşayan Atlantis’liler daha sonra yeryüzüne çıkarak yeniden şehirler kurarak, hayatlarını devam ettirmeye başladılar. Fakat her yıl, sular devamlı yükselmeye devam etti. Bunun üzerine Atlantis’liler şehirlerinin üstünü bir metre kalınlığında koruyucu bir tabaka ile kapladılar. (Bu kaplama malzemesinin ne olduğunu bilmiyor) Böylece bütün şehirler koruyucu bir kubbe ile kaplanmış oldu. Sular bu şehirleri tamamen örtünce, bunlar denizlerin tabanlarında kaldılar. Bu şehirlerin bazıları bugünkü A.B.D yakınlarındadır. Örneğin San Juan sahili açıklarında bulunan bilinmeyen bir denizaltı şehri 16 km. çapındadır.

Atlantis’e ait olmayan sekiz büyük şehirle, Batı Hint adaları civarındaki denizaltı şehirleri arasında bağlantı, bir tünel sistemi vasıtası ile sağlanmaktadır. Bugün Atlantis’lilerin faal vaziyette 28 denizaltı şehri bulunmaktadır.

Bermuda Şeytan Üçgeni’nin sırrı:
 
Atlantis’lilerin Atina’lılarla savaşı sırasında bugün “Bermuda Şeytan Üçgeni” diye anılan yerde birçok kristal batmıştı. Bunların birçok yüzü vardı ve golf topu büyüklüğünde idiler.

Kristaller, Atlantislilerin silahları ve enerji merkezleri için güç kaynağı idi.

Bunlarla güneş ışınları, güçlü lazer ışınlarına çevrilebiliyordu. İlk önceleri barışçı amaçlarla kullanılan bu kristaller zamanla silah olarak da kullanılmaya başlandı.

Karaipler’de batmasından 11.500 yıl geçtikten sonra bile bu kristaller halen etkilidir.

Güneş ışınları okyanus’un dibindeki bu bölgeye ulaştığı zaman, kristalleri yeniden fazilete geçirir. Bu kristaller aktive edildiği zaman, buradan çıkan güçlü ışınlarla temas eden gemi veya uçan derhal yok olur. Bu ışınların tahta üzerinde bir etkisi yoktur.

Bu ışınlara görünmez olduğu için “Kara Işın” adı verilir. Bu dünyanın en korkunç yok edici anti-madde ışınıdır. Atlantis’liler bu ışını düşmanları Atinalı’lara karşı kullanmışlardı. Renksiz kristal, gün boyunca güneş ışınlarından enerjiyi alıp, dolduktan sonra, aldığı enerjiyi dışarıya aktarmaya başlar. Bu kristaller hiçbir şekilde tahrip edilemez.


Ynt: Atlantis Gerçeği - 2 By: aysem Date: March 23, 2012, 11:58:16 PM
teşekkürler paylaşım için...
Ynt: Atlantis Gerçeği - 2 By: portakal Date: November 03, 2012, 10:28:34 AM
çok teşekkür ederim bunu bilmiyordum çok hoş ve mistik
Ynt: Atlantis Gerçeği - 2 By: Akeldan Date: October 21, 2013, 06:46:49 PM
Paylaşım için teşekkürler.Bermuda meselesinin kristallerle alakalı olabileceği hiç aklıma gelmemişti.

SiteMap - İmode - Wap2