"o" Sensin....! By: Buse44 Date: January 30, 2012, 02:12:07 PM
"O" Sensİn....!
Hayatı veren sensin.
Hayat da, hayatım da senin. Kendini bilmeyen seni tanımamış; kim neylesin?
Anlamayı, bir adıma karşılık bin adımla koşuşturan sensin.
‘İnanılan’ da sensin ‘inandıran’ da...
‘Var’ daha ‘yok’ iken ‘var’ olan da sensin.
Her zaman her yerde ‘var’ olan da!
Sevgin zerre eksilse üzerimizden ve bir an çevrilse bakışların, tutuşur yanarız...
Asırlar bir ince perde, mekân bildiğimiz, ayak bastığımız, paylaşamadığımız
dünya bir durak...
Bir hak verdin... Akıl, duygu, dudak verdin, söyleyeceğiz...
Kaderimizi kendimize ‘yazdıran’ da sensin.
Yarattın, yaşatıyorsun, dirilişimiz vaadin...
Sen vaadinden dönmeyensin, senindir sonsuzluk!
‘Küçükler’ Senden uzaklaştıkça küçüldüler, ‘büyükler’ sana yaklaştıkça
büyüdüler.
Yûnus balığın karnında, Yûsuf zindanda senin kölendi. Hürriyet sendeydi, sen
Rabbimizsin...
Serinlik Sendendi, İbrahim’i ateşin yakışından kurtaran... Mûsa’yı Firavun’un
sarayında büyüten sendin.
Sendin hem yetim, hem öksüz Muhammed’i (asm) Mirâc’a çıkaran...
Yûsuf Züleyha’yı senin için reddetti...
O, her şey!
Rüzgârdan, ışıktan, lisandan, insandan deliller gönderdin.. Her oluş, her
tükeniş işâretindi!
Peygamberlerin, nizâmını anlatan yazının satırbaşlarıydı, kelimelerindi velilerin:
dostların, senin imla işaretlerin...
Geylânî seni söyledi, Rabbanî seni, Mevlânâ sana çağırdı, Gazâlî sana.
Bediüzzaman’ın “çağına ve sonrasına” seni anlatan sözü binlerce sayfa
sürdü...
“Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur” dedi Necip Fazıl, Sen çileyi mutluluk
yapansın.
Varsın ’ım varsın...
Hilekârsa bilim, edepsizse edebiyat, sahteyse san’at,gerçeğini; amacını
kaybetmişse ‘yok’ diyorsa desin!
Küçük kitaplar ‘yok’ yazsa?
Kâinat ‘var’ yazan koca kitap!
Yazan sensin, okutan sensin.
Selâm sana sevgili.
“Bir nakışta bin nakşı nakşeden nakkaş...”
Atomundan galaksisine, zerresinden küresine, yarattığın ne varsa, hepsi
içimde dönüyor... Dalgalanıyor denizlerin damarlarımda, buğulanıyor gökyüzü
gözlerimde, rüyalar içindeyim, çiçekler içinde, güneşler açıyorum... Bir küçük
kâinatım!
İnsanım ve inanıyorum sana.
Kundaktan kefene, beşikten musallaya ve oradan ‘asıl hayata’ uzanan
rahmetine... Şelâlelerde çağıldayan, mercanlarda parıldayan güzelliğine...
Toprak kokan mahsuller, kovanlar, peteklerce ikram ikram üstüne
bereketine... Kan kırmızı karanfillerden, gözbebeklerine kadar, binbir çeşit ve
rengârenk sanatına inanıyorum...
‘Yok’a inanmak ‘yok!’
Şüphesiz inanılacak yalnız sensin.
Sebepler! Size söylüyorum, sizi sebep gösterenlerde suç, Sevgilim ‘ol’der ve
‘olur’...
Bir sevdâdır sana inanmak...
Gurbette âniden kavuşmaktır!
Her şeyimi sen verdin, her şeyim senin.
Seni sana lâyık anlatamadım affet! Kelimem yetmedi! İşte ’ım bu kulunun
bütün söyleyebildiği bu kadar.
Ben bu kadarım...
Şükür ki sen bu kadar değilsin!