1964’de Samsun’un Terme ilçesinde doğdu. Samsun’da başladığı tıp öğrenimini İstanbul’da sürdürdü ve 1990 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi.
Sağlık Ocağı, Yaşama Gücü ve Yürüyüşler adlı TV programlarının yapımcılığını ve sunuculuğunu ve çeşitli radyo programları yaptı.
Büyük Anadolu Hastanesi ve TDV 29 Mayıs Hastanesi’nden sonra Özel Üsküdar Hastanesi’nde kurumsal iletişim müdürlüğü yapmaktadır. Halen tıpta kalite yönetim çalışmaları yapan Senai Demirci, Üsküdar Belediyesi adına Altunizade Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Evim Güzel Evim” seminerlerini yönetmektedir.
Çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan denemeleri dışında telif ve tercüme çok sayıda eseri bulunmaktadır.
Kişisel Bilgiler: Medeni Durum: Evli, 3 Çocuk Doğum Yeri: Samsun/Terme Doğum Tarihi: 11.11.1964
Eğitim: 1983-1990 Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi (İngilizce Tıp Eğitimi), İstanbul 1982-1983 Ondokuzmayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi (Temel Bilimler), Samsun 1981-1982 Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu (İngilizce), Ankara 1975-1981 Terme Lisesi, Samsun, Terme1970-1975 Atatürk İlkokulu, Samsun, Terme
Lisan: Almanca, Orta Derecede, İngilizce, İyi Derecede
Kurs ve Seminerler: Reiki Şifa Tekniği, Birinci Basamak, 2003 Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Fitoterapi Semineri, 2002 Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi Hastane Yöneticiliği Programı, 2001 Yöneticilerde Karar Verme Eğitimi 1998, Değişim Dinamikleri, İstanbul İletişim ve Empatik Yönetim Semineri, 1998, Değişim Dinamikleri, İstanbul İstanbul Kültür AŞ Sinema Yönetmenliği Kursu, 1996 Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimcilerinin Eğitimi Kursu, 1993 Microteaching Kursu, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve İstanbul Tabip Odası, 1995 BM Körfez Savaşı Sonrası Olağanüstü Durumlarda Sağlık Yönetimi Kursu, 1991, Diyarbakır
İlgi Alanları: Edebiyat, Felsefe Gezi Yazarlığı Belgesel Programcılığı
Kariyer: 1990-1991 Sağlık Bakanlığı Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri Hekimi (Malatya) 1991-1992 Sağlık Bakanlığı Malatya Sağlık Müdürlüğü Müdür Yardımcılığı (Eğitim ve Basın) 1991-1992 Sağlık Bakanlığı Malatya Sağlık Meslek Lisesi, Meslek Dersleri ve Kişilerarası İlişkiler Öğretmenliği, Malatya 1992-1995 Sağlık Bakanlığı İstanbul Sağlık Müdürlüğü Eğitim Sorumlusu 1993-1994 İzlenim Dergisi Yayın Kurulu 1989-1992 İz Yayıncılık, Çevirmen ve Yayın Danışmanı 1992-1995 Journal Of American Medical Association (JAMA), Modern Medicine Çeviri Kurulu (Turgut Yayıncılık) 1995-1998 Yenidünya İletişim AŞ. Televizyon Sağlık Programı-Yapım ve Sunum 1998-2001 Yenidünya İletişim AŞ. Televizyon Belgesel Programı Yapımcılığı ve Metin Yazarlığı 1996-1999 Büyük Anadolu Hastanesi, Başhekim Yardımcılığı, Kurumsal İletişim Müdürlüğü 1996-1997 Sağlığınız Dergisi (Sağlık Dergisi) Yayın Danışmanlığı 1997-1998 Çare Dergisi (Sağlık Kültürü Dergisi) Genel Yayın Yönetmenliği 1999-2000 TDV 29 Mayıs Hastanesi, Kurumsal İletişim Müdürlüğü, Başhekim Yardımcılığı 2000-2001 Beyaz Reklam, Tanıtım ve İletişim, Creative Director ve Reklam Yazarlığı 2000-2001 Sağlık Bakanlığı Sağlık2000 Dergisi ve Basın Yayınları Yayın Danışmanlığı 2001-2003 Özel Üsküdar Hastanesi Kalite Yönetim & Kurumsal İletişim Müdürlüğü 2001- Üsküdar Belediyesi EvlilikOkulu Seminerleri Yönetmenliği 2002- Aksuvital Doğal Ürünler Üretim ve Tanıtım Danışmanlığı 2002- Seçkin Natural Doğal Ürünler Üretim ve Tanıtım Danışmanlığı 2003- İstanbul Sağlık AŞ Kayışdağı Poliklinikleri Başhekimi 2004- Sağlık Bakanlığı, SB Diyalog Dergisi, Editör
AŞK SUYA DÜŞÜNCE
Ateş denizi. Gül bahçesi. Renk fırtınası Aşk seması. Işık ve bakış, Su üzerinde buluşuyor. Renk ve ahenk, Suya koşuyor. Aşkın yüzü suyu hürmetine ateş suya konuk oluyor. Gül suda diriliyor yeniden Renk kalbin derûnuna damlıyor. Su coşuyor, aşk oluyor, ateş oluyor, alev alıyor. Su yakıyor ve yanıyor. Rahmet su yüzüne çıkıyor Celal ve Cemal dalga dalga nöbetleşiyor. Bir manevi yangın oluyor Ve bir uhrevi serinlik sunuyor ebru... Yerçizgisi ile gökçizgisi suya düşen renklerde birleşiyor. Öylesine belirsiz, öylesine elden gelmez bir form oluyor ebru
Ve ebruzen Yer ile gök arasında.. Göklerin ötesini yere indirmeye çalışıyor. Kalbinde beslediği sözsüz şiirleri su üzerine nakşetmeye çalışıyor. Hep güzel gören gözleri, güzel bakışlarla süslüyor.
Ebru, gören gözün ışığı ebru. Rengini gönülden alıyor. Ve gayba aşina gönlün, gördüğüne razı gelmeyen aklın ayinesi, Işıltılı, büyülü, ayartıcı. Aşkı ve tevhidi bir kor tereddüdüyle Avucunda tutmaya çalışıyor ebruzen. Gözleri güzelle süslemeye niyetli. Boyanın su üzerinde kaotik dansından nice gönüllere güzeller devşiriyor. Ebruzen aşkını suda arıyor. Ve buluyor da....
Güzellik bakanın gözündedir ezelden. Bakılanı güzel eyleyen bakıştır. Aynı zamanda, aşkın en yalın tarifi bu Mecnun Leyla’nın gözünde güzeldir. Yusuf Züleyha’nın bakışıyla güzeldir. Ve kevn Mevla nazar ettiği için güzeldir. Mecnun’un Leylası neyse, ebruzenin ebrusu o. Önce ebruzeninin gözünde güzel ebru Ebruzen güzel baktığı için güzel görüyor, güzelin yüzünü öylece su üzerine düşürüyor. Bu defa Leyla Mevla’ya yol oluyor.
Ebrunun verdiği huzur, toprağa yakın oluşundan gelir Sanatkar, semayı temsil eden herşeyi toprak renklerine yansıtır. Suya düşürür ve toprağa kazır ve çamura bular. Modern sanatın aksine, çığırtkan ve saldırgan renklerle değil, mutevazı toprak renkleriyle açar gönülleri. Ebru, su üzerindeki toprak renklerinden oluşur. O yüzden, ebru biraz dünya biraz insan...
Ebru, aslında bir nefis terbiyesi. Modern yaşamın herşeyi determinist kalıplara vuran anlayışının aksine, belirsizliğe razı olmayı belletiyor, beklemeyi ve tevekkülü öğretiyor. Ebruzen eserinin son halini başından belirleyemiyor. Suyun ve boyanın esrarlı dansı, renklerin ve biçimlerin salınışları arasında sadece bekliyor. Tek bir yaprağın kıpırtısına bile bigane kalmayan Külli İradenin niyetini gerçeğe döndürmesini bekliyor ebruzen. Ebru biraz da kaderi öğretiyor. En küçük ve sıradan eylemlerin Kainatın Sahibince nasıl da ciddiye alındığını farkediyor. Sonsuz gökyüzü altında ve yeryüzünde değersiz ve terkedilmiş olmadığını anlıyor insan. Rengarenk bir ayinede, ebruda, kendini yeniden keşfediyor.. Ebruyu elinizle değil gönlünüzle yaparsınız diyor ebruzen. Sanatkarın yeni bir şey yapmadığını, zaten var olanı yansıttığını kaydediyor. Tasavvuf tabiriyle, batını zahire çıkarıyor Ebruzen. Kainat sayfalarında saklı güzellikleri gün yüzüne çıkarıyor. Ebru, su üzerine kurulu evreni yine su üzerinde tasvir ediyor. Ve aslında bu fonksiyonuyla aşkın, yine başladığı yere, yani bakışa, güzel bakışa dönüşünü temsil ediyor. Ebru, kainatla birebir örtüşüyor. Modern fiziğin teorik tasvirlerle yakalamaya çalıştığı gerçeği çoktan beri biliyor ebruzen: hiçbir olayın tekrarı yoktur. Hiçbirşey tekrar edilebilir olmadığı gibi, Göründüğü gibi de değil. Eşyanın rengi, biçimi ve hacmi, İnsanın eşyaya eklenmesi ile gerçeküstüne doğru kanatlanıyor. Ebru, suretin sirete dönüşünü, Gözün gördüğünün gönüle düşüşünü temsil ediyor. Ebruzenin su ile serüveni ebru.. Herserüven gibi nerede başladığı bilinse de, Nereye vardığı kestirilemiyor. Ve hangi kalbi fethedeceği bilinmeyen bir akın. Hangi gönülde durulacağı bilinmez bir coşku.. Ruhunu renge ve ahenge tekne yapıyor ebruzen. Boyayı kalbinden damlatıyor. Göze bir sürme gibi çekiyor gönlünün karasını. Rengi ve ahengi, aşk denizine salıyor Aşkı suya düşürüyor.. Yakıyor suyu.. Tevhid sırrının yüzüsuyu hürmetine kesret ateşine salıyor, Ve ahenkle ve renkle serinletiyor insan yüreğini. Yandıkça su, alev alıyor aşk. Ve yüreğimiz kanlı bir ebruya dönüşüyor.
Dr. Senai Demirci
Kendini Nasıl Anlatıyor? Bugün doğdu, ömrünü bugün biliyor. İlk taze nefesini bugün aldı. Sonunu sonsuzluğa göre hazırlamaya çalışıyor.