Arşiv Anasayfa Bilim - Teknoloji ve Bilim Adamları
Sayfalar: 1
Galaktik Kozmik Işınlar; Güneş Patlamalarının Diğer Yanı By: [GA]JunSang Date: November 14, 2011, 12:07:55 AM

Galaktik Kozmik Işınlar

Güneş Patlamalarının Diğer Yanı

Mitch Battros  Earth Changes Media

Galaktik Kozmik Işınlar (GKI) yüklü parçacıkların spektrumunda en küçükleridir. Güneş patlamaları ve Koronal Kitlesel Püskürmeler (KKP) yüklü plazmanın daha fazla fark edilebilir kaynağıdır. Birçok insanın bilmediği şey, bunların ikisinin de ölümcül olabilecekleridir.

Hava durumu, uydular ve elektrik hatlarına direkt etkisi olan güneş patlamaları ve KKPlere benzemeyen şekilde Galaktik Kozmik Işınlar fark edilmezdir. Tam şu anda bombardımana tutuluyoruz. Buradaki ironi  Koronal Kitlesel Püskürmeler, solar minimum sırasında en güçlü ve tehlikeli zamanlarındadır. Bu zaman sırasında (şu anda olduğu gibi) tehlikeli radyasyon seviyelerine maruz kalabiliriz. Daha önceki türlerin yok oluşuna neden olarak radyasyon gösteriliyor.


Illinois Üniversitesinden Brian Fields, Dünyanın atmosferinin en üstünde her santimetre kareye, saniyede birkaç kozmik ışın çarpıyor diyor. Bu asıl kozmik ışınların hiç biri toprağa erişmiyor. Bunun yerine, üst atmosferdeki atomlarla çarpışıyorlar, daha düşük enerjili ikincil parçacıklarının yağmurunu yaratıyorlar.



İkincil Etkiler

Deniz seviyesinde, ikincil kozmik ışınların çoğunluğu oldukça nüfuz edici olan muonlardır. Her dakikada bedenlerimizden yaklaşık 10,000 muon geçmekte. Bu mounların bazıları bedenimizden geçerken molekülleri iyonize eder, ara sıra zararlı olabilecek genetik mutasyonlara neden olurlar.

Halen, ortalama bir insan kozmik ışınlardan yılda yaklaşık 10 tane göğüs röntgen filmine eşdeğer miktarda almaktadır. Bununla alarma geçmemeliyiz, çünkü bu insanların ve atalarımızın eonlardır maruz kalmış olduklarının altında doğal arka plan radyasyonun parçasıdır. Aslında, mutasyonları başlatan kozmik ışınlar bazen faydalı olabilir.

Polonyadaki Szczecin Üniversitesinden Franco Ferrari, Kozmik ışınların bir şekilde Dünya üzerindeki organizmaların tekamülünü şekillendirdiği açıktır diyor.

Astrobiyoloji dergisinin son sayısında, Ferrari ve aynı üniversiteden Ewa Szuszkiewicz kozmik ışınlar ile ilgili bildiklerimizi gözden geçirdiler ve bu parçacıkların şu andaki biyolojik ilişkisinin geçmişin temsilcisi olması gerekmediğini öne sürdüler.

Erken Dünyanın organizmalarının, stabil olmayan ve dışsal etkenler altında kolayca mutasyon geçiren DNAya sahip olmaları çok olasıdır


Kozmik Işın Fırtınası

Uzun zaman önce sadece biyoloji mutasyona çok daha hassas olmuş olmayabilir, ayrıca geçmişte kozmik ışınlar çok daha yoğun olmuş olabilir, hem Dünyanın atmosferini hem de aşağıdaki yaşamı etkilemiş olabilir.

Tartışmalı bir teori kozmik ışınların bulut üretimini artırabileceğini öne sürüyor. Bulutlu gökyüzüne uzaydan daha fazla güneş ışığı çarpıp geri sıçrar, gezegeni soğutur ve yaygın ekosistem değişikliklerine neden olur. Artan kozmik radyasyon ile ilgili bir diğer teori neredeyse ters etkiye sahiptir  koruyucu ozon tabakamızı söküp atarak, Dünya daha fazla solar UV radyasyona maruz kalmakta. Tüm bu ekstra UV (Ultra viyole) yaşam için düşmanca koşullar yaratacaktır.

Ozonun tükenmesi de yakın mesafedeki gamma ışınından ortaya çıkabilir. Ancak, radyasyon flaşı sadece bir saniye sürer ve ozon birkaç yıl içinde düzelirdi. Tersine, Fieldsa göre yakındaki bir süpernovadan gelen kozmik ışınlar Dünyayı en azından 1,000 yıldır bombalıyor.

Fields, Bir organizma gamma patlamasından etkilenebilir, ama kozmik ışınlar birçok nesilleri etkileyecektir diyor.


Kılpayı kurtulma

Türlerin tükenmesinin kozmik ışınlar nedeniyle olup olmadığını anlatacak bir yol, yakınlardaki bir süpernovada oluşmuş olan radyoaktif izotopları ve sonra ilgili patlama dalgasıyla gezegenimize üflenmiş olduğunu bulmaya çalışmaktır.

1999da, Almanya Münih Teknik Üniversitesinden bir grup derin okyanuslardan alınan kaya örneklerinde demir  60 belirlediler. Bu aşırı derecede nadir demir izotopu süpernova ateşlerinde oluşur. Ayrıca radyoaktif olarak kararsızdır (değişken), yarılanma ömrü 1,5 milyon yıldır, bu nedenle oldukça yakın zamanlardaki bir süpernovadan gelmiş olmalıdır.

Demir  60ın yeri ve yoğunluğundan, Alman grup daha sonra varsayılan süpernovanın yaklaşık 100 ışık yılı uzaklıkta 2,8 milyon yıl önce patlamış olduğunu hesapladı.

Buna kılpayı kurtulma derdim diyor

Bu süpernovadan gelen kozmik ışınların iklim üzerinde etkisi olmuş olabilir, ancak ciddi biyolojik hasara neden olması için, bir süpernovanın Dünyadan 30 ışık yılı mesafede patlaması gerekir.

30 ışık  yılı galaktik ölçekte küçük olmasına rağmen, Fields muhtemelen Dünyanın, 4,5 milyar yıllık tarihinde düzinelerce kez süpernovanın öldürücü kapsamına yakalanmış olabileceğini düşünüyor.


Ancak, yakınlardaki bir süpernova, kozmik ışın yoğunluğunun artmasının tek yolu değildir. Güneşimiz galaktik merkezin etrafında dönerken, düzenli olarak galaksinin spiral kollarından birinden geçer, burada kozmik ışın radyasyonu ortalamanın üzerindedir, diyor Ferrari. Bazı araştırmacılar, spiral koldan her geçişte, kozmik  ışının başlattığı bulut oluşumu vasıtasıyla Dünyada Buzul Çağının meydana geldiğini speküle ediyorlar.

Benzer şekilde, Melott ve çalışma arkadaşları Güneşimizin galaktik planda aşağı yukarı sallanması ile fosil biyodeğişimindeki 63  milyon yıllık döngü arasında olası bir bağlantı keşfettiler. Hipotez şu; güneş sistemimiz galaksinin bir kenarında zirveye çıktığı her seferinde, güneş sistemimiz daha fazla kozmik ışına maruz kalmaktadır.

Ancak, son kanıtlar kıtasal yükselme ve gözlenen biyodeğişim döngüsü arasında bir korelasyonu işaret ederken, Melott şimdi bu sallanmanın sadece küçük bir rol oynayabileceğini düşünüyor.

Kozmik ışınları türlerin yok olması olaylarına bağlamak için daha fazla çalışma gerekmektedir. Melott, yakındaki süpernovanın başka radyoaktif izotop kanıtları için araştırmanın devam ettiğini ve grubunun biyolojik yıkıma herhangi farkedilebilir bir modelin olup olmadığını görmek için kozmik ışın bombardımanının simülasyonlarını geliştirdiğini söylüyor.

Hiç kimse zemindeki tam etkileri hesaplamadı diyor.


SiteMap - İmode - Wap2