Arşiv Anasayfa Sözde Ermeni Soykırımı
Sayfalar: 1
Ermeni Sorunu Yahudi Soykırımı’na benzetilebilir mi? By: xxRuzqaRxx Date: March 26, 2008, 10:20:19 AM
Soykırım tanımının Ermeni sorunu için oluşturduğu önemli bir problem bu sözcüğün tarihte kendinden sonra meydana gelen her türlü benzer durumu tanımlamak için kullanılan çok özel bir olayla bağdaştırılmasıdır. Bu olay Yahudi Soykırımı, ya da „Holokost“dur ve etnik temelli sorunların tanımlanmasında her zaman çıkış noktası rolünü üstlenir. Ermeni Sorunu konusundaki tartışmaların çoğu da ya böyle bir benzerliği ya da farklılığı kanıtlamak çabasına dönmüştür. Resmi Ermeni bakış açısı Ermenilerin karşılaştıkları bütün tarihsel sorunları aynı çizgide gösterip Yahudiler gibi yüzyıllar süren bir düşmanlığın devamlı etkisi altında kalmış oldukları düşüncesini vermek istemektedirler. Bu yaklaşıma göre bu düşmanlık 1915’te (Yahudiler için 1941’de olduğu gibi) en yüksek noktasına ulaşmıştır. Zaten oldukça karışık Ermeni Sorununun temel öğelerini, uymayan bir Yahudi Soykırımı kalıbına sokmaya çalışmak bu olayı daha iyi anlamamıza yardım edemez. Öte yandan böyle bir ilişkinin olmaması da Ermeni Sorunu’nun vahşi gerçeğini inkar etmemize olanak vermez.

Vakahn Dadrian şu makalesinde, The Armenian Genocide and the legal and Political Issues in the Failure to Prevent or Punish the Crime (Ermeni Soykırımı ve Bu Suçu Önleme veya Cezalandırma Konusundaki Yasal ve Politik Başarısızlık), Ermeni Sorunu ile Yahudi soykırımı arasında birkaç benzerlik öne sürüyor.1Savları tamamen yanlış olmasa da tam olarak karşılaştırma açısından uygun olduğu söylenemez. Birkaç örnekle açıklayalım.

1. „Çalkantılı geçmişlerinde iki halkın da [Yahudi ve Ermeni] baş etmek zorunda kaldıkları zülum mirası“ndan bahsediliyor. Daha önce de dediğim gibi bu sav Ermeniler için pek de doğru sayılmaz. Ermeniler Osmanlı’da bazı önemli pozisyonlara yükselmişlerdir ve 19. yüzyılın sonundaki çalkantılı olaylara kadar imparatorluktaki en sadık etnik grup olarak tanınmışlardır. Ermeniler de öte yandan birçok durumda Padişah’a bağlılıklarını resmi olarak dile getirmişlerdir. Ermenilerin tarihlerinde birçok defa catışma içinde oldukları doğrudur ama bu bir ırk olarak sevilmemekten öte coğrafi konum açısından savaşan grupların arasında olmalarından kaynaklanır ve bu özellikleriyle Avrupa Yahudilerinden çok Polonyalılar’a benzediklerini söylemek daha mantıklı olur.

2. Dadrian ayrıca her iki gruba da yok edilmek amacıyla ‚içimizdeki düşmanlar’ etiketi verildiğini söylüyor. Bu da diğer birçok akademik yazıda tartışmalı bir konu olarak ortaya çıkıyor. Birçok yazar Ermenilerin Osmanlıya karşı savaşmak istemediklerini ve eğer savaşmaya kalkışmış olsalar bile önemli bir tehdit oluşturamayacaklarını söylüyor. Bu yüzden bu zararsız grubu ‚içimizdeli düşman’ olarak nitelemenin tek amacının önceden karar verilmiş bir soykırıma bahane bulmak olacağını savunuyorlar. Oysa bir kısım Ermeninin bağımsızlık mücadelesi altında yabancı ülkelerden (özellikle Rusya) aldıkları yardımla Osmanlıya saldırdıkları doğru. O zaman için bütün komşuları da aynı şekilde davranıyorken ve Berlin Anlaşması kendileri için olumlu sonuçlar çıkarmamışken bu mücadele mantıksız de gelmiyor. Bütün Ermeniler bu mücadeleye katılmamış olsalar da katılan küçük grup Osmanlı’nın merkezi hükümetinin dikkatini çekmeyi başarmıştı. Akçam’ın da dediği gibi tehlike ciddi olmamış olsa bile karar mekanizmaları tarafından oldukça ciddi olarak algılanması Ermenilere karşı harekete geçilmesine yetmişti. Bu yüzden Ermeni durumunun Yahudilerle herhangi bir ilişkisi yoktur çünkü Yahudiler olayların başında bağımsızlık hareketine kalkışıp Almanya’dan ayrılmayı seçmemiş ya da savaş sırasında taraf değiştirip herhangi bir tehlike yaratmamışlardır. Yahudiler’in Alman hükümetine tehdit oluşturabileceği fikri tamamen uydurulmuş bir paranoyadır ve daha çok 1930’ların sosyal ve ekonomik ortamına uygun bir gelişmedir.

3. Dadrian’ın bahsettiği üçüncü bir konu da techir’in hem Alman hem de Türkler için soykırımı gizlemek amacıyla kullanılan yanıltıcı bir terim olduğudur. Yalnız şunu hatırlamakta fayda var: Yahudi Soykırımı sırasındaki yer değişimi bir ırkı başka bir toprağa aktarmak amacıyla yapılmamıştır, sadece yokedilmeleri için daha uygun bir kampa gönderilmek için yapılmıştır. Örneğin Yahudiler’i Rusyaya sürmek yerine Rusya’da ele geçirilen topraklardaki Yahudiler bile toplanıp Polonyaya öldürülmek için getirilmişlerdir. Bu olaylar sürecinde Almanlar’ın Yahudiler’e yer değişimi yalanını söyledikleri doğrudur ama Osmanlı’nın başlattığı yer değişimi gerçekten sürgün niteliğinde başlamış ve Ermenileri Osmanlı’nın savaş harekatlarına zarar vermeyecekleri bir bölgeye aktarmayı hedeflemiştir. Ermeni katliamları ise Nazi Almanya’sının endüstriyel soykırım çalışmaları ile karşılaştırıldığında büyük oranda plansız, ve koşullar tarafından belirlenen oldukları ortaya çıkar. Öte yandan Ermeniler yolda Kürtler ve farklı aşiretlerin de saldırısına uğramışlardır. Bu Yahudi örneğinde olmadığı kadar halkın katliamda etkin olduğunu ve aşiretlerin kendi politik anlaşmazlıklarını durumdan yararlanarak çözmeye çalıştıklarını gösterir.

Yahudi Soykırımı ile oluşturulmaya çalışılan bağlar koparıldığı zaman Ermeni Sorunu daha kolay anlaşılabilir bir hale gelecek ve katliamların gelişiminin önceden planlanmış olmaktan öte daha dinamik bir şekilde geliştiği görülecektir. Techir kararı aynı zamanda stratejik bir açıdan da düşünülebilir. Benjamin Valentino’nun dediği gibi takıntılı ırkçılık yerine ‚’başka bir amacı oluşturmaya yarayan politik bir yöntem’ (instrumental policy) olarak görmek de mümkün.2 İttihat ve Terakki partisi bu seviyede bir soykırımı düzenlemek için ne kaynaklara ne de bürokratik güce sahipti ama Ermeni Sorununu güç gösterisinde bulunarak çözmek istiyordu. Aslında bu karar Türk bilincinde uzun zaman yer etmiş bir nefretten doğmuş değildi. Tam tersine Osmanlı yönetimi savaşın ilk yılında oldukça fazla baskı altındaydı ve imparatorluğun elden gideceği düşüncesi normal şartlar altında kullanmayacakları yöntemlere itmişti. Yönetimdekiler Osmanlı’nın düzenli sistemini eleştirip askeri darbeyle 1908’de başa geçmişlerdi ve Müslüman-Hristiyan ayrımını medeni bulmuyorlardı.3 Balkan savaşlarından yıkımla çıkıp, büyük bir savaşın eşiğinde İngiliz gemilerini Çanakkale’de bulan Osmanlı yönetiminin çok uluslu düşünce yapısı ve medeni görüşleri bu aşamada giderek aşınmıştı. Bundan çıkarmamız gereken önemli ders bu konunun tipik bir soykrıım olmadığı ve zamanın politik durumu tarafından gidişatı yönlendirilen karmaşık ve tekil bir olay olduğudur.

Ynt: Ermeni Sorunu Yahudi Soykırımı’na benzetilebilir mi? By: ebru_cq Date: April 12, 2008, 09:05:35 PM
blqi için tşkk
Ynt: Ermeni Sorunu Yahudi Soykırımı’na benzetilebilir mi? By: LadyEsmer Date: May 06, 2008, 08:08:30 PM
Tskler Bilgiler Icin
Ynt: Ermeni Sorunu Yahudi Soykırımı’na benzetilebilir mi? By: resulbaba7553 Date: May 06, 2008, 08:09:15 PM
paylaşımın için teşekkürler

SiteMap - İmode - Wap2