Arşiv Anasayfa Güncel Haberler
Sayfalar: 1
Bir Savaş Kışkırtıcısının Portresi By: Asi Ruh Date: June 22, 2011, 04:33:13 PM


Cengiz Çandar'ın bir kaç gündür Suriye üzerine yazdığı yazılarda Türkiye'yi müdahele etmeye teşvik ettiği görülüyor. Çandar, Irak savaşı öncesinde de köşesinden savaşı destekleyen yazılar kaleme alarak, Türkiye'nin ABD ile beraber hareket etmesi gerektiğinin propagandasını yapmıştı.




Son birkaç gündür köşesinde Suriye’deki olayları değerlendiren yazılar yazan Radikal Gazetesi yazarı Cengiz Çandar’ın ısrarla, Türkiye’nin Suriye’de yaşananlara müdahil olması gerektiğini vurguladığı görülüyor. Cengiz Çandar, Irak savaşı öncesinde de benzer bir misyonla yazılar kaleme almış, ABD’nin istediği tezkere çıkmayınca bu karara şiddetle muhalefet etmişti.

Çandar’ın 2003’te Irak İşgali’nin öncesinde ve sonrasında kaleme aldığı yazılar daha çok ABD ile ilişkileri iyileştirme ve fırsattan faydalanma eksenine oturuyorken, Suriye olaylarında ise çubuğu, Türkiye’nin iç dinamiklerine büktüğü görülüyor.

"Tayyip Erdoğan bu zalim karşısında ne tavır takınabilir ki?"
Çandar 17.06.2011 tarihli “Türkiye’nin Suriye Belası” başlıklı yazısında Suriye’deki eski rejimin bittiğini “müjdelerken”, Erdoğan’ı da gelişmeler karşısında muhalefet yönünde tavır almaya teşvik ediyor:

“Bu yapı, Türkiye’nin isteklerini, yani reformların vakit geçirmeden uygulamaya geçirilmesi ve şiddet ortamının son bulmasını, yerine getiremez. (…) Elini halkının kanına bulamış, uluslararası tecritten ötürü ekonomisi de allak bullak olmaya başlayan rejimin geleceği de yok. Yüzde 50’lik seçmen gücüyle iktidar olan ve yukarıdaki gözleme ilham veren Tayyip Erdoğan hükümeti, zalim bir diktatörlüğü gözler önüne seren Baasçı Suriye’ye karşı ne tavır takınabilir ki?”

“Türkiye Suriye’de müdahil olmalı” mesajı
Çandar’ın yukarıdaki yazsının ertesi günü kaleme aldığı “Suriye ve Türkiye'nin Kürt ve Alevi sorunları” başlıklı yazısı, Suriye sorununun Türkiye’nin iç dinamikleriyle ilgili kısmının üzerinde duruyordu. Çandar, “Türkiye sürece dahil olmazsa içeride henüz çözemediği Alevi ve Kürt sorunu yüzünden sıkıntıya düşer” iddiasında bulundu ve Suriye’ye yapılacak dış müdahalenin kendi güvenliği açısından meşru olduğunun mesajını verdi.

Suriyedeki rejimin Alevi-Nusayri azınlığa dayalı olduğunu ifade eden Çandar, Suriye Ordusu’nun son günlerde, bu mezhepsel demografiyi göz önüne alarak kendine güvenli bir bölge yarattığını, bu bölgenin ise hala üzerinde hak iddia ettiği Hatay’ın çevresini sardığını söylüyor ve şöyle devam ediyor:

"Bu uygulamanın Türkiye’ye gönderdiği sinyallere dikkat etmekte yarar var. Suriye’nin resmi olarak üzerinde hak iddia etmekten vazgeçmediği Hatay ilinin tüm çevresinin Alevi-Nusayri azınlığı ile çevrelenmek istendiği göze çarpıyor. Sınırın Türkiye tarafında, Hatay ilimizde ise 300–400 bin olarak tahmin edilen Alevi-Nusayri vatandaşlarımız yaşıyor. Suriye’deki olayların önü alınamazsa, Türkiye-Suriye ortak sınırının diğer köşesinde (Suriye’nin kuzeydoğusu, Türkiye’nin güneydoğusu) yaşayan Suriye Kürtlerini de içine alacak gelişmeler ihtimal dâhilinde."

Türkiye’nin vakit geçirmeden Kürt ve Alevi sorunlarını çözmesi gerektiğine işaret eden Çandar “aksi halde Suriye’de yaşanacak gelişmelerin Türkiye’ye yansıması engellenemez” iddiasında bulundu.

Türkiye’nin istekleri müdahaleye zemin yaratmak için
Çandar Suriye konusuyla ilgili son yazısını dün kaleme aldı. Yazısında “Sıfır sorundan halkçı değişime” başlığını kullanan Çandar, Türkiye’nin Suriye konusundaki niyetini okumakta bu sefer daha açık sözlü davranarak “Türkiye’nin Suriye’den isteklerinin amacı, daha sonra yapacağı müdahalelere meşru zemin yaratmak içindir” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti:

“(…)Türkiye’nin karar vericilerinin, Suriye rejiminin yapısını bir nebze serinkanlılıkla değerlendirdiklerinde bu taleplerin yerine getirilemeyeceğini bilmediklerine de inanamam. O nedenle, bu iddialar gerçek ise bunu, Türkiye’nin bundan sonra Suriye’ye karşı atacağı adımların meşruiyet zeminini hazırlama olarak görmekte yarar var.”

Irak savaşını da desteklemişti
Yazılarında Türkiye’nin Suriye sorununa müdahil olmasını, yapılacak uluslararası bir operasyonda rol oynamasını teşvik eden Çandar, Irak savaşı döneminde de benzer bir tavır takınmıştı. Tarih içinde emperyalizmin bölgede yaptığı müdahaleleri destekler tavır alan ve savaşlara ABD cephesinden katılmanın Türkiye’nin kazancına olacağı propagandasını yapan Çandar, bundan yaklaşık 8 yıl önce tüm dünyanın gözleri önünde sergilenen Irak vahşetini bile savunabilmiş, Bağdat bombalanırken “canım Bağdat'ta olmak istiyor” yazabilmişti. Çandar Irak savaşına karşı çıkmanın “beş paralık değeri” olmadığını söyleyerek şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ancak, kimi ideolojik tercihlerden yola çıkan 'savaşa hayır' söyleminden türeyen 'Amerika'nın Irak'a saldırısı'; 'milyonlarca Müslümanın üzerine bombalar yağdırılacak', 'masum Irak halkı katledilecek' türünden demagojinin de beş paralık değeri yok… Türkiye, Irak'ın geleceğinde (ve yönetiminde Sünni karakterinin korunmasında) etkili, belirleyici ve söz sahibi olmak zorundadır.” (Büyük düşünmek, büyük oynamak, Yeni Şafak, 27.12.2002)

Aynı günlerde Çandar bir başka yazısında ABD ile tam bir işbirliği yapılmasının önemine değiniyor:

"Sürekli olarak Türkiye'nin 'jeopolitik önemi'nden söz ediliyor. Peki, Türkiye'nin siyasette, diplomaside, ekonomide, ticarette, güvenlikte sürekli kapısını çaldığı ve 'jeopolitik önem çeki'ni 'nakte çevirttiği' en güçlü ve en yakın müttefiki Amerika gün gelip tam da o 'jeopolitik önem'den ötürü kapısını çaldığı ve 'işbirliği talebi'nde bulunduğu bir sırada Türkiye 'başka kapıya' der ise o 'jeopolitik önemi'nin ne anlamı kalacaktır? 'Jeopolitik önem çeki' bundan böyle nasıl 'nakde' çevrilebilecektir?" (Neo-Erbakancılık’ ile Neo-Özalcılık kavşağında, Yeni Şafak, 26.12.2002)

Çandar’ın Irak savaşının ardından yazdığı şu ifadeler ise tarihe ibretlik bir not olarak düşüyor:

“1 milyon kişi ölmüş. Kime göre? Bu rakam nereden çıkıyor? İsabeti ne? Rakam doğru değil. Ancak inanılmaz derecede abartılmış olması, çok büyük sayıda can kaybı olmadığını göstermiyor. Oldu (…) Amerika öldürmedi bu kadar insanı. Savaş Pandora’nın kutusunun kapağını açtı. “Son on yıllarda baskı altında uyutulan Sünni-Şii çatışması dinamiği harekete geçti...”

Devrimcilikten, NATO seminerlerine evirilen bir portre
Gençliğinde bir dönem içinde bulunduğu devrimci mücadeleden kurtulmayı çabuk başaran Çandar’ın kişisel serüveni bugün köşesinden propagandasını yaptığı güçler ile ilişkilerini anlamak ve neye hizmet ettiğini ortaya koymak açısından oldukça veri sunuyor.

Öğrenci eylemlerinden Filistinde gerillalığa, oradan Humeyni destekçiliğine evirilen sürecin devamında Çandar, bir dönem meşhur MİT’çi Hiram Abbas ile çalıştı. Dışişlerinde Mesut Yılmaz’ın yardımcılığını yapan Çandar, birinci Irak Savaşı döneminde Turgut Özal’ın danışmanlığını da yürüttü. (Turgut Özal'ın 1. Körfez Savaşı sırasında, Türkiye'nin ABD ile hareket etmesini savunduğu biliniyor). NATO seminerlerinde eğitimler de veren Çandar’ın, CIA’nin eski Türkiye masası şefi Graham Fuller’in de yakın dostu olduğu biliniyor.

(soL - Haber Merkezi)

SiteMap - İmode - Wap2