Arşiv Anasayfa Aşk'a Dair
Sayfalar: 1
Leyla Ve Mecnun By: Kıskanç Date: December 23, 2010, 11:57:56 PM
Leyla ile Mecnun hikayesinden etkilenmeyen var mıdır, bilmem ? Aşk ve ayrılık söz konusu olunca aklımıza getirmeden edemeyiz “Mecnun” u …
Gerçek adı Kays’ken Leyla’nın aşkından çöllere düşmüş , Kays adı unutulmuş yaşamının parçası olan mecnunluk kendisine ad olmuştur. Bu kadar büyük aşk acısı yaşayan Kays, uğruna Mecnun olduğu Leyla’sı çölde koşarak yanına gelince , neden :” Sen Leyla değilsin , Leyla benim içimdedir .” der ? Bu sorunun cevabını vermek ne kadar zor . Sevdiğiniz için deli olacaksınız, dünyadan el etek çekeceksiniz ; sonra da size koşarak gelen sevgiliye “ Sen Leyla değilsin , Leyla benim içimdedir . “ diyeceksiniz . Bu cümlede ben Leyla’ya karşı bir parça gönül kırıklığı görüyorum.
Bu gönül kırıklığı kafamda şu senaryoyu canlandırıyor :
Leyla ve Kays mehtaplı bir gecede , yeşillikler içinde bir gece buluşurlar: İkisinin de gözlerinde birbirlerini görmenin mutlu ışığı vardır. Hani o içimizi yakan ilk kıvılcım… El ele tutuşurlar önce korkarak bakarlar birbirlerinin gözlerine ; sonra bu korkulu bakışların yerini tutkulu , arzulu ,sıcak aşk bakışları alır… Ve bu büyülü ortamı Leyla’nın hüzünlü sesi bozar. Kays’a der ki : “ Bugün …….. Bey’i beni babamdan istedi .” Kays “BEY” sözünü duyunca irkilir . Birden kafasında şimşekler çakar. “Bey ve Aşk” ikisi yan yana gelince yüreğini korku kaplar . Beylik kendisinde yok, aşk ise karşı tarafta . Kadınların “Bey”e zaafı olduğunu bilir. :Ya Leyla kendisinin “aşk”ı yerine “bey” i tercih ederse ? Erkekliğin şanına yakıştırmadığı için korkusunu Leyla’yla paylaşmaz Açıkça paylaşmaktan korktuğu korkusunu dolaylı yolla belli eder . Konuyu dolaştırabileceği en uzun yoldan dolaştırır ve sonunda sadede gelir : “ Peki , baban bu konuda ne düşünüyor ? “ der . Bu kez Leyla endişelenmeye başlar . Başkasının ne düşündüğünün ne önemi vardı ki ? Gerekirse kolundan tuttuğu gibi götürebilmeliydi Leyla’sını Kays . Leyla da korkusunu açıkça ifade etmedi . “ Peki baban bu konuda ne düşünüyor ?” der Kays. Leyla da “Babam benim fikrimi bile sormadan evet dedi .” der Leyla. “ Ya sen ne düşünüyorsun?” diyince Kays , Leyla kafasına şimşek çakılmışa döner. Eğer Kays benim sevgime güvenmiyorsa bu uğurda mücadele etmeli der Leyla kendi kendine . Leyla Kays’ın kendisine duyduğu aşkın ayarını görmek ister ve Kays’ın önüne bariler kor ,onu aşıp aşamayacağını görmelidir. Belki biri diğerinden daha az sevseydi durumu idare eder , bu aşamaya getirmezdi . İkisindeki duygu yoğunluğu , ayrılık gerçeğini görmelerine engel olur. Kays bilmeliydi ; kadınlar güvensiz ortamlardan hoşlanmazlar. Eğer kendileri gerçekten aşıklarsa , karşısındaki güvensiz aşkı sınava tabi tutarlar.
Böylece tutkuyla , özlemle, aşkla birleşen eller ; korkuyla , endişeyle , güvensizlikle birbirinden ayrılır . Leyla ipekler içindeki yatağında sabahlara kadar ağlar ; Kays’ın hiç kimseye hesap bile vermeden kendisini kaptığı gibi götürmesini bekler. Kays Leyla’nın düşündüğü kadar cesaretli değildir. Mecnun da diğer tarafta boşuna bekler . O da “bey”i bırakıp aşka koşmamıştır.
Leyla’nın gelin olduğu gece Kays’ın bütün dünyası yıkılır . Fuzuli’nin dediği gibi :
“ Şeb-i hicran yanar canım töker kan çeşm-i giryanım
Uyarır halkı efkanım kara bahtım uyanmaz mı”

Maalesef , Kays’ın kara bahtı uyanmaz . Bakmaya doyamadığı Leyla’sı artık başkasının kollarındadır. Bundan sonra kaysın iki dostu vardır: Özlem ve pişmanlık…Kays bu iki dostla o kadar haşır neşir olur ki ; kendisine hayattan el etek çektirdiklerini , kendisini çöllere düşürdüğünü , adını “Mecnun” a çıkardıklarını fark etmez bile . Ne yaman düşmandır ,bu iki dost.
Acı çekerek çöllere düşen , adı Mecnun’a çıkan Kays olunca , herkes Kays’ın tarafında yer aldı. En çok sevenin o olduğuna inandı . Acı gerçek ise şuydu: Hiç kimse Leyla’nın da en az Kays kadar acı çektiğini düşünmedi. Ne de olsa Leyla varlık içinde sefa sürüyordu . Bir eli yağda bir eli baldaydı. Kadınlar “bey” ile yaşıyorlarsa aşk akıllarına bile gelmezdi.Oysa Leyla’nın bedeni bir başkası tarafından talan edilirken , ruhu başkasına aitti. Acaba bu şekilde kaç kez öldü öldü dirildi ?
Sevgilisine kavuşamayan korkak şairler , kendi aşklarının büyüklüğünü anlatmak için Kays’ı yücelti ,yücelti sonunda Kaysı Mecnun yaptılar. Bu öyküde “kadın”la ilgili tek gerçekse şu: Güvensiz bir aşkta erkek çöllere düşüp mecnun olsa bile , onurlu bir kadın erkeğe koşarak gitmez. Gitse bile , gittiğinde : “ Ben senin Leyla’nım “ dediğinde , “Sen Leyla değilsin , benim içimdedir .”cevabı, O’nu oracıkta öldürür.Bu ölüm aşktan değildir , zedelenen aşk onurundandır . Zaten şairler Leyla’yı öldürerek , cezalandırmak için çöllere getirirler.Çünkü bu cümleyi duyunca öleceğini bilirler. Keşke “ Leyla benim içimdedir” yerine “ Leyla’m , çektiklerime değdi .” deseydi de biz de aşk denilince “hicran” yerine “vuslat” şarkıları söylesek ve dinleseydik.
Aşka doymuş bir kadın ruhu bereketli toprak gibidir. Sürekli, hayata yeni anlamlar yüklemek , yeni bir amaç kazandırmak için üretim yapar. Nadasa bırakılmak ise ruhlarına hiç uygun değildir. Erkekler zaman zaman çiftçi kimliklerini sorgulamalılar. Leyla biliyordu : Güvensiz bir aşk , önce kendindeki gülleri solduracak , sonra da başka bahçelerdeki gülleri solduracaktı.

Alıntıdır.

SiteMap - İmode - Wap2