Arşiv Anasayfa Şehitlerimiz
Sayfalar: 1
' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: Azeri_Güzeli Date: August 29, 2010, 10:30:52 PM
'BİR GAZİ'NİN KALEMİNDEN



............ ili kırsalında teröristlerin dur ihtarına ateşle karşılık
vermesi sonucu çıkan çatışmada .... güvenlik görevlisi şehit oldu.

Ya da;

............ ilinde devriye görevini yerine getiren ........ aracına
açılan ateş sonucu ......... güvenlik görevlisi şehit oldu.Ya da

Ya da;

............ ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması
sonucu ..... asker yaralandı.



Bu nasıl başlar biliyor musunuz?



Hava o kadar sıcaktır ki beyninizdeki sıvının buharlaşıp uçtuğunu
düşünürsünüz. Oluştuğu anda kuruyup giden ter damlacıklarından geriye
kalan tuzlar yüzünüzün ve hatta elbisenizin her yanını kaplamıştır.
Avucunuzun içindeki ter, yüzünüzdeki gibi kolay kurumadığı için
elinizdeki tüfeğinizin metal kısmı avucunuzun içinde vıcık, vıcık
oynar. Ter ile ıslanan çeliğin kokusu avucunuzun içine ve elinizi
sürdüğünüz her yere siner.

Önünüzde yürüyen adamın, ayağının kuru toprakla her temas edişinde
çıkan toz, ağzınızın kupkuru olmasına ve zor nefes almanıza sebep
olur.

Sırt çantanızın askı kayışları yüzünden omuzlarınızı hissetmezsiniz.
Kült ağrıları ancak çantayı sırtınızdan çıkardığınızda fark edersiniz.
Bastığınız her taş parçası, her çalı ve bir ayağınızın kaplayabildiği
her yeryüzü parçasından çıkan sesi duyarsınız.

Yürüdüğünüz yerdeki her Ağustos böceğinin sesini, dallardaki kuşları,
yüzünüzün etrafında ürkütücü devriye uçuşları yapan arıların kanat
seslerini, ağzınıza ve yüzünüze ya da herhangi bir yerinizdeki küçük
yaraların üzerine konmaya çalışan sineklerin vızıltılarını, ayağınızı
bastığınız yerden havalanan yeşil çekirgenin küçücük cüssesine rağmen
çıkardığı tok kanat sesini en ince ayrıntısına kadar duyarsınız.
Sonra, kendi teçhizatınızın ve önünüzdeki arkadaşınızın ve arkanızdaki
arkadaşınızın teçhizatlarının çıkardığı düzensiz seslerin her birini
ayrı ayrı duyarsınız. Ve aynı anda önünüzdeki arkadaşınızın nefes
alışlarını duyarsınız, öksürmesini ve hapşırmasını da duyarsınız.
Telsizinizden çıkan seslerin ve cızırtıların her biri ayrı ayrı
katılır bu senfoniye. Ter ve tozun birleşmesinden oluşan kaygan çamur,
postalın içindeki tüm ayağınızı kaplamıştır, çoraplar önce su toplayıp
sonra patlayan yerlere adeta bir deri gibi yapışmıştır.

En çok yapmak istediğiniz şey ayaklarınızı yıkayıp, çoraplarınızı
değiştirmektir. Ama bu çok büyük bir lükstür o anda. Çünkü... Çünkü
hangi çalının dibinde, hangi kayanın arkasında sizi beklediğini
bilmediğiniz ihaneti arayıp bulmanız ve yok etmeniz gerekmektedir.

Bütün masumların hayatı ve huzuru size emanet diye, öğretmenler bayrak
direğine asılmasın diye, kundaktaki bebekler kurşunlanmasın diye,
binlerce yıllık emanete halel gelmesin diye kahpeliği ve ihaneti yok
etmeniz gerekmektedir. Çünkü bunun için bayrağın, silahın, namusun ve
şerefin üzerine yemin etmişsinizdir. Çünkü önemli olan ayağınız
değil, ülkeniz, bayrağınız ve onurunuzdur.

İşte bu yüzden lükstür ayak yıkamak, çorap değiştirmek. İşte bu yüzden
senfoniye dönüşmüştür bütün o düzensiz sesler güruhu.

Sonra!..

Sonra birden tüm sesler kesilir, bıçağın dalı kestiği gibi, makasın
kâğıdı, pensenin bir hoparlör kablosunu kestiği gibi...

Bir anda...

Kuşların sesleri, arıların ve sineklerin vızıltıları, çekirgenin kanat
sesleri hepsi bir anda biter. Gözlerinizi açtığınızda önünüzdeki
arkadaşınızı değil, gökyüzünü görürsünüz, yere düşmüş olduğunuzu
anlamanız birkaç saniye sürer. Tek hissettiğiniz kesif bir barut ve
yanık et kokusudur, yüzünüzün toprak parçalarıyla kaplandığını fark
edersiniz, temizlemek için çalışmazsınız.

Arkadaşlarınızın bağırarak koşuşturduğunu görür ama kulağınızdaki
çınlama ve uğultudan seslerini duyamazsınız. Sesleri yavaş yavaş
duymaya başladığınızda ayağa kalkmaya çalışırsınız ama başaramazsınız.
Yine birkaç saniye sonra arkadaşlarınızın sesleri arasında mayın
kelimesini ayırt eder ve kalkmaya çalıştığınızda ayağınızdaki yoğun
ağrıyı fark edersiniz. Ayağınız yoktur ama yine de ağrıdığını
hissedersiniz. Ne olduğunu anlamak için baktığınızda ise parçalanmış
pantolonunuzun ve kopmuş ayağınızın farkına varırsınız. İşte her şey o
anda başlar.

Avazınız çıktığı kadar bağırırsınız. Sonra, nefesiniz biter. Sonra,
yeniden nefes alırsınız ve yeniden bağırmaya başlarsınız. Sonra yine
nefesiniz biter ve yeniden, yeniden ve yine...

Yanınıza ilk gelen arkadaşınız size, fazla bir şey yok, sadece küçük
bir yara gibi telkinlerde bulunur. Ama siz arkadaşınız konuşurken de,
helikopterle hastaneye götürülürken de artık bir ayağınızın olmadığını
biliyorsunuzdur. Hep bir soru çınlar kafanızın içinde neden ben, neden
ben, neden ben ?

Hastanede geçen aylar, tedavi ve terapilerde geçen yıllar sonunda,
dizkapağınızın on iki santim altından takılı olan ve her akşam
yatarken veya banyoya girerken çıkarıp kenara koyduğunuz takma bacak
artık bir uzvunuz olmuştur.

Ama bunun önemi yoktur çünkü bu fedakârlığınız sayesinde vatan var
olacaktır. Sizin bir bacağınızın ne önemi vardır ki! Artık koşamayacak
olmanızın, yazın herkes gibi havuza, denize giremeyecek olmanızın da
hiç önemi yoktur.

Vatan sağ olsun yeter.

Sonra birilerinin, sizin ödediğiniz vergilerle Fransız
televizyonlarında, uğruna yarım kaldığınız vatan hudutlarını hiçe
sayan programlara finans sağladığını okursunuz. Aynı dillerin bundan
pişmanlık duymadıklarını söylediklerini de okursunuz.

Pamukları, Dinkleri, okursunuz, Bizans çocuğuyum diyenleri duyar, Ali
Kemallere tanık olursunuz, koçlar gibi satanları görürsünüz. .

Türk Bayraklarının yakıldığını, görürsünüz. Başlarına çuvallar
geçirilip aşağılanarak elleri arkalarından bağlanan Türk askerlerini
görürsünüz. Bu aşağılanmaya cevap verecek tankların motor seslerini,
helikopterlerin kanat seslerini, piyadelerin intikam yeminlerini
duymayı beklersiniz ama duyamazsınız.

Onun yerine hainlerin cesetlerinin üstüne örtülen çaputlara bayrak
diyenleri görürsünüz, uçaklarını çek,valiyi çek diyen başkanları ve
karşılarında kekeleyen riyaseti görürsünüz.

Buda yetmez Türk askerlerinin kendi mahkemeleriniz tarafından çete
diye suçlandığını, yargılandığını görürsünüz. Yok, yok bu da yetmez.
Askere, polise, öğretmene ateş eden, yol kesip soygun yapan, köy
yakan, okul yıkan, mayın döşeyen teröristlerin sadece ben bir şey
yapmadım demelerinin esas kabul edilip, suçsuz sıfatıyla serbest
bırakıldığını görürsünüz.

Susanları, konuşması gerektiği halde susanları görürsünüz, konuşanlar
her konuştuğunda, kekeleyenler her kekelediğinde ve susanlar her
sustuğunda siz yeniden vurulursunuz, yeniden ölürsünüz her defasında.
Gövdenizden o toprağa akan kan, bu defa içinize akar, inandıklarınıza,
uğrunda savaşarak kendi kanınızı akıtmak pahasına tertemiz tuttuğunuz
değerlerinize akar. Sizin kaya arkalarında, çalı diplerinde aradığınız
ihanet gelir aklınıza, o mayınları yerleştiren eller gelir.
Sorgulamaya başlarsınız, Biz bu ihaneti doğru yerde mi aradık,
kuyruğunda dolaştığımız yılanın başı, hep gözümüzün önünde miydi
yoksa, diye sorarsınız kendinize.

Onlara verilen maaşın sizin vergilerinizden ödendiğini, içinize
sindiremezsiniz, uykularınız kaçar, neden bu vatanı sizin kadar
sevmediklerini düşünürsünüz.

Bu vatan onların da vatanı değil mi?

Onlar da, tıpkı benim gibi namusun ve şerefin üstüne yemin etmedi mi?
diye sorarsınız kendi kendinize. Sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, on beş
yaşında bir askeri okul öğrencisi iken her adımda söylediğiniz,
beyninize ve yüreğinize nakşettiğiniz sözler gelir aklınıza:

VATAN, SANA CANIM FEDA!

Geri kalan tüm hayatınızın ilk beş dakikası, böyle başlayacak işte ve
hayatınız böyle devam edecektir. Son nefesinize kadar savaşacaksınız
ihanetle, her şeye ve herkese rağmen, bu yolda ölene ya da bu ihaneti
bitirene kadar.

Siz diyorum, çünkü bu vatan için bedel ödeyen insanların neler
yaşadığını, neler hissettiğini, size rağmen ve sizin için neler
yaptıklarını, neler yapabileceklerini bilin istiyorum. Okuduğunuz ya
da televizyonda duyduğunuzdan daha fazladır yaşananlar. Yani aslında
gazetelerin iç sayfalarındaki, minicik karelerde okuduğunuz;

...ili kırsalında teröristlerce döşenen mayının patlaması sonucu, bir
güvenlik görevlisi yaralandı! haberi aslında o kadar da kısa değildir.
Sizin, daha okuduğunuz gazetenin arka sayfasına geçerken unuttuğunuz,
falanca mankenin otel odası maceralarına, ya da uyuşturucu komasından
ölen oğluna şehit deyip Türk bayrağı örten kadının haberine
ayırdığınızdan daha uzun zaman ayırmadığınız bu küçük haber, birileri
için bir ömür boyu sürecek ve asla unutulmayacaktır.

Ve siz unuttuktan sonra da başka birileri,ne için dendiğinde vatan
için diyecekleri fedakârlıklarını size rağmen yapmaya devam
edeceklerdir.

Sizin uyuşmuşluğunuza, duyarsızlığınıza rağmen, sizin rahatlığınıza,
sizin vicdanlarınıza rağmen bu kahramanca fedakârlıklar ve bu ilk beş
dakikalar yaşanmaya devam edecektir.

Asla unutmayınız başınızın üstündeki egemenlik örtüsünün payandası
kopan bacaklar, bedeli ise size rağmen bu vatan için akan kanlar, feda
edilen canlar, sıcak yuvalarını, babalarının yüzlerini unutan küçücük
çocuklarını düşünmeden vakfedilen hayatlardır.

Ne kadarını anlayabilirsiniz veya anlamak sizin umurunuzda mı
bilmiyorum, ama birileri bunları yaşadı, birileri hala yaşıyor ve emin
olun yaşlı dünya döndükçe, Türk vatanı ve Türk Bayrağı için birileri
daha tüm bunları yaşayacak

Gördüğünüz gibi size bir hayli uzak bir yaşam biçimi bu. Masalarda
oturup aydınca sohbetler etmeye hiç benzemiyor değil mi?

Bir an için bile olsa kendinizi onların yerine koyasınız diye siz
diyerek yazdım, sizin onlardan biri olamayacağınızı biliyorum.

Siz kim misiniz?

Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!

Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.

Siz de bilin ki biz asla unutmayacağız.

VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!



BİR GAZİ'

Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: Mavi_Kiyamet Date: August 30, 2010, 01:09:12 AM
Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!

Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.

Siz de bilin ki biz asla unutmayacağız.

VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN!

özeLLikLe sonu harikaydi canim Ağlıyorum. tesekkürLer

Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: antibiyotik Date: June 12, 2011, 10:26:24 PM
Ve siz unuttuktan sonra da başka birileri,ne için dendiğinde vatan
için diyecekleri fedakârlıklarını size rağmen yapmaya devam
edeceklerdir.

cok güzeldi, tesekkür ederim
Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: Zagzagel Date: December 12, 2012, 07:26:34 PM
Çok güzeldi oaylaşım için teşekkürler
Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: goksu12 Date: May 14, 2013, 05:35:39 PM
paylaşım için teşekkürler
Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: Louisevval Date: May 30, 2014, 10:53:12 PM
Çok güzel
Ynt: ' Bir Gazi 'nin Kaleminden By: alican453525 Date: September 03, 2014, 11:02:23 PM
yazınız beni derinden etkiledi,türk halkı olarak bu kadar tepkisiz kaldığımız için üzüntü ve utanç içindeyim

SiteMap - İmode - Wap2