Arşiv Anasayfa Hayata Dair.
Sayfalar: 1
Doğum Sıramız Ve Kişiliğimiz By: RobeRT Date: March 21, 2008, 10:46:42 PM
Doğum sıramız, ailemizin kaçıncı çocuğu olduğumuz, kişilik yapımızın şekillenmesinde oldukça etkilidir.

İlk altı yaşta oldukça büyük oranda şekillenmeye başlayan kişilik yapısı, ergenlikle birlikte neredeyse tamamen oluşma aşamasına gelir. Daha sonraki yaşantılar, çevreye bağlı şekillenmeler ve deneyimler şahsiyet üzerinde ufak tefek değişimlere yol açar. İnsanın kişilik yapısının oluşmasında, genler aracılığıyla anne-babasından getirdikleri yanında, sonradan yaşayarak, model alarak kazandıkları da etkilidir.

Şahsen ben ilk çocuklar adına biraz üzülüyorum. İlk çocuk olmak zordur; ilkler en çok beklenilen, istenilen ama bir o kadar da deneyimsizliğimize rast gelen çocuklardır. Bir şeyi ilk defa yaşarken, en mükemmel şekliyle yaşamak isteriz, ilk evlilikler, ilk çocuklar, ilk iş deneyimleri içinde büyük beklentileri barındırır. Tecrübesizce yaşamaya başladığımız ilkler, aynı zamanda en çok hata yaptığımız, deneme yanılmalarla dolu yaşantılardır. Genelde yirmili yaşlarda karşılaşırız ilklerle. İş hayatı, evlilik, çocuk, v.s. Yirmili yaşlarda insan çok cesurdur, mucizelere daha çok inanır. İnsana o yaşlarda her şey mümkün, her şey imkân dahilinde gibi gelir. En mutlu evliliği o yapacak, en iyi işi o bulacak ve en güzel ve akıllı çocuğa o sahip olacaktır. Kendimizi de çok iyi tanımadığımız bu süreçte hayatımızın en önemli kararlarını vermek durumunda kalırız. Beklentilerimiz yüksektir, eşimizden, çocuğumuzdan, işimizden ve hayattan… İlk çocuklar adına bu yüzden üzülüyorum.

Tecrübesizlik zamanlarımıza rast gelir ilk çocuklar, onlar için her şeyin en mükemmel şekilde olmasını isteriz. En iyi şekilde eğitim almalarını, terbiyeli ve akıllı olmalarını, sorumluluk sahibi ve özgüvenli olmalarını isteriz. Bunları isterken de zaman zaman yetersizlik duyguları yaşar, iyi anne-baba olmadığımızı düşünüp yeni sınırlar ve kurallar koyarız. Sürekli sil baştan kararlarımız içinde kalan çocuk hırçınlaşır. Bu şuna benzer; bir dere var ve yatağında akıyor, o dereye sürekli müdahale ederek, orasına taşlar koyup, burasına setler yapıp daha güzel akması adına yaptığımız gereksiz müdahaleler normal olan akışı bozar ve toparlamak daha da zordur.

İkinci ve sonraki çocuklarda anne-baba olma tedirginliğimiz daha azaldığı için fazla müdahale etmeyiz. Bu yüzden de ikinci çocuklar genelde daha rahat ve daha özgüvenli olurlar. İlk çocuklar ise daha duygusal, içedönük ve kendilerini ifade etmede zorlanan çocuklardır. İkinci çocukla birlikte kurallarımız ve tedirginliğimiz azaldığı için, çocuğun kendi bireyselliğini ve kişiliğini ortaya koyması da daha kolay olur.

Bir evliliğin oturması, eşlerin birbirlerini gerçek anlamda tanımaları, bir uyum süreci yakalamaları en az dört- beş yılı almaktadır. Evlilik öncesindeki görüşme süreci ne kadar uzun olursa olsun, aynı çatı altında oturmadan hiç kimse kimseyi gerçek anlamda tanıyamaz.

En ufak alışkanlıklar, aileler, yeni bir düzenin getirdiği her şey sorun olabilmektedir. Evlilik emek verildikçe olgunlaşan, sallandıkça sağlamlaşan bir süreçtir. Hayatta çok az şeyi hazır buluruz ve birçok şey için emek vermemiz gerekir. İlk çocuklarda evliliğin bu oturma dönemlerinde dünyaya gelirler. Eşler karı koca olmanın getirdiği rolleri benimsemeye ve oturtmaya çalışırken anne ve baba olmanın da şaşkınlığını yaşarlar. Nasıl bir anne baba olmalıyız derken bir de bakarız ki çocuğumuz büyümüş… Tedirginlik ve şaşkınlık duyguları içinde, çocuk sahibi olmanın tadını çıkaramayız.


İlk çocuklar çabuk olgunlaşmak zorunda kalır. Öncelikle annenin sırdaşı ve dert ortağı olurlar. Küçücük omuzlarına zamanından önce bir çok duygunun ağırlığı yüklenir. Özellikle eşler birbirlerine dair olumsuz duygularını çocukla paylaşıyorlarsa, çocuk diğer ebeveynine karşı öfke ve olumsuz duygular beslemeye başlar. Babasına yakın olmak ister ama annesinin yaşadıklarını düşünüp uzaklaşır. Hayatında ilk tanıdığı erkek olan babasına ve tanıyacağı diğer erkeklere karşı duyguları da şekillenmiş olur.


İnsan kendisi ve geçmişiyle yüzleşip, içgörü kazanması kolay olmuyor, bazen insan buna direnç gösteriyor, bazen de fark etmiş olsa da değiştiremiyor. Eğer hayatımızda bazı davranış ve tepkilerimize anlam veremiyorsak, bunun temelini oluşturan geçmişe dair yaşantılarımız olabilir. İlk ve son çocuklarımıza olan davranış farklılığımızın altında da birçok yaşantı, birçok bilinçaltı etken söz konusu etkiyi gösterebilir.

“Kendisiyle karşılaşmaya cesareti olan insan için, hayat daha az korkutucudur.”



Banu Yaşar
Psikolog

Ynt: Doğum sıramız ve kişiliğimiz By: mesut1997 Date: April 14, 2008, 01:13:59 AM
pek alakalı deill ama saoLL paylaşım için
Ynt: Doğum Sıramız Ve Kişiliğimiz By: Ebru.s Date: February 12, 2009, 09:14:18 PM
saolasnnn Zuhahaha
Ynt: Doğum Sıramız Ve Kişiliğimiz By: FeMoX Date: April 23, 2009, 04:29:55 PM
Saol İlginç bi konu x))
Ynt: Doğum Sıramız Ve Kişiliğimiz By: Baby_Teen Date: April 23, 2009, 04:38:31 PM
ilk çocuk sınıfında olmama ragmen herşey istedigim gibi ilerledi saol
Ynt: Doğum Sıramız Ve Kişiliğimiz By: labonde Date: April 23, 2009, 10:51:23 PM
deisik bi konu Gülmek :) tsklerr paylastıgın ıcın Şeklimi Koyarım.

SiteMap - İmode - Wap2