Arşiv Anasayfa Edebiyat
Sayfalar: 1
Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: RaPPeR_aLiNHo Date: February 09, 2010, 11:28:27 PM
Göstermeye Bağlı Edebi Metinler

Göstermeye bağlı edebi metinlerin tümüne genel olarak tiyatro, drama veya dramatik edebiyat denilir. Diyaloglara, hikaye ve romanlarda sadece olay kahramanlarının konuşmaları sırasında yer verilir. Ancak, tiyatro metinleri bütünüyle diyaloglardan oluşur. Anlatmaya bağlı edebi metinler olay örgüsü...
Göstermeye bağlı edebi metinlerin tümüne genel olarak tiyatro, drama veya dramatik edebiyat denilir. Diyaloglara, hikaye ve romanlarda sadece olay kahramanlarının konuşmaları sırasında yer verilir. Ancak, tiyatro metinleri bütünüyle diyaloglardan oluşur. Anlatmaya bağlı edebi metinler olay örgüsü çevresinde bütünleşirdi. Tiyatroda ise olay örgüsünün yerini perde ya da sahne alır. Her perdede, olay örgüsünü oluşturan kişiler, zaman ve dekor değişir. Böylece bir bütünün parçaları tek tek devreye girmiş olur. Anlatmaya bağlı edebi metinlerde de olaylar birbirini tamamlar niteliktedir. Denilebilir ki, göstermeye bağlı bir edebi metin olan tiyatroda, örgüyü oluşturan en önemli unsur, oyunun bölümleri olarak adlandırdığımız sahne veya perdede gösterilir. Sahne veya perdeler birleşerek oyunun tümünü oluşturur. Sahne ve perdelerin oluşmasında olayın farklı bir boyut kazanmasının, oyun kişilerinin değişmesinin ve sahnenin (dekor) farklılaşması rol oynar.
Tiyatro:
Tiyatro; oyun (metin), oyuncu, sahne tasarımı, sahne giysisi, sahne tekniği, ışıklarna, sahneleme gibi her biri başlı başına bir sanat etkinliği olan ögelerden oluşan birleşik bir sanattır, Tiyatro; oyun yeri bakımından mimari, sahne tasarımı bakımından resim ve heykel gibi plastik sanatlar, sahneleme bakımından sinema, giysi bakımından moda ile iç içedir.
Oyun (drama), tek başına bir edebi metindir, Aristo tiyatro için, "eylemin kendisi değil, eylemin taklididir" tanımlamasını kullanır. Tiyatro için önceden yazılmış veya tasarlanmış bir metnin, bir sahnede, belirli bir süre içerisinde, oyuncular tarafından canlandırılmasıdır tanımını da kullanabiliriz. Tiyatronun gerçekleşebilmesi için oyunculuk, sahne düzeni, dekor, kostüm, aydınlatma, bazen de dans ve müzik gibi ögelere ihtiyaç vardır. Tiyatro, dinsel törenlerden doğmuş, sonra dinden soyutlanarak bağımsız bir sanat haline gelmiştir. Tiyatronun kökeninde ilkel insanların, tabiat olaylarını bedensel hareketler aracılığıyla temsil etme çabaları bulunur.
Batı dünyasında tiyatro karşıtı olarak drama veya dramatik edebiyat tanımlaması kullanılır, Tiyatroda değişmeyen unsur izleyici, oyuncu ve metindir, Metin, oyuncu tarafından sahne, dekor, kostüm gibi ögeler de kullanılarak, gösterme yoluyla izleyiciye aktarılır, O halde sahnelenmek üzere ortaya konan metin edebiyatın konusudur. Olay çevresinde gelişen bu metinleri, göstermeye bağlı edebi metinler olarak adlandırıyoruz. Tiyatro metni kendi içerisinde bölümlere ayrılır. Oyunun bir alt bölümü perde (tablo)dir. Perdenin alt bölümü ise sahne (meclis) adını alır,
Tiyatro ilk kez M. Ö. 6. yüzyılda Yunan toplumunda dinsel törenin dışına çıkarak bir sanat haline geldi. Daha doğrusu dinsel ölçülerle değil, estetik ölçülerle değerlendirilmeye başlandı. Tiyatronun başlangıcı, Yunan toplumunda bağbozumu şenliklerinde (Dionysos şenlikleri) koro tarafından şarkılar söylenirdi. Koro, bu şarkılarda farklı kişilerin konuşmalarını canlandırmak için söz ve tavır değişikliklerine girdi. Böylece koronun yanına bir oyuncu ilavesi yapıldı. Böylece trajedi ortaya çıktı.Daha sonra kademeli olarak oyuncu sayısı artırıldı. M.Ö. 5. yüzyılın ilk yarısında Aiskhylos, koroyu elliden on iki kişiye indirerek ve oyuncu sayısını ikiye çıkararak bugünkü Batı tiyatrosunun temelini attı. Çünkü bundan sonra, bir olay, bir ilişki birden fazla kişi tarafından sahnede canlandırılacaktı. Tiyatro, önemli kişilerin başından geçen olayları yüceltilmiş bir anlatımla sergileme sanatı haline geldi. Tiyatro Eski Yunanda halkı birbirine bağlayan en önemli unsurlardan biri durumundaydı.
Trajedi ve komedi türü ile gelişen antik çağ tiyatrosunda Thepsis, Aiskhylos, Sophakles, Euripides ilk oyun yazarları durumundadır. M. Ö. 3: Yüzyılda Romaya geçen sanat etkinlikleri ve tiyatro Yunan tiyatrosunun bir bakıma devamı niteliğindeydi. Çünkü ilk eserleri Yunanlı yazarlar verdiler, Daha sonra Roma İmparatorluğu çevresinde bir Latin edebiyatı ve tiyatrosu oluşturuldu. Tiyatro eserleri başlangıçta trajedi ve komedi olarak iki gruba ayrılırdı. 19. yüzyıldan sonra daha çok dram olarak anılmaya başladı.
Trajedi (Tragedya):
Konusunu tarihi olaylardan ve mitolojiden alan ve acıklı bir sonra biten tiyatro eserleridir. Manzum olan ilk örnekleri Eski Yunanda görülmüştür, 17. yüzyılda Fransa’ da klasisizm döneminde yeniden canlanmıştır. Bu dönemde düzyazıyla verilen trajedi örnekleri de vardır.
Komedi (Komedya):
İnsanların davranışlarını ve olayları gülünç bir tarzda sahneye koyan, insanları gülerken ve eğlendirirken düşündüren tiyatro türüne denir. Bir olay çevresinde oluşturulan komedilerde, hayatın ve insanların komik durumları sergilenir. Edebiyatımızda Batılı anlamda ilk komedi örneği Şinasi’nin Şair Evlenmesidir.
Dram:
Başlangıçta tiyatro eserlerinin tümü için kullanılan bir terimdi. Daha sonra, hayatın acıklı yönlerini ön plana alan, bu arada komik unsurları da işleyen tiyatro eserlerine verilen genel ad durumunçı geldi. Batıda bu tarzda ortaya çıkan tiyatronun Türk toplumundaki gelişmesi ise seyirlik geleneği üzerinde gelişmiştir,
Meddah:
Tek kişilik bir seyir sanatıdır. Hikâye anlatma ve taklit yapma gibi yetenekler sergilenir. Meddahın repertuarı günlük hayatla ilgili olaylar, masal, hikâye, efsane ve destanlardan oluşur.
Ortaoyunu:
Taklit, mimik ve doğaçlama gibi yeteneklerin ortaya konulduğu bu tiyatro türünün asıl oyuncuları Kavuklu ve Pişekar’ dır. Oyunda önceden hazırlanmış bir metin yoktur. çoğu zaman izleyicinin yönlendirmesiyle oyun kurulur. Genellikle önceden hazırlanmış bir metin yoktur.
Karagöz; oyunda yer alan iki asıl kahramandan birinin adıyla anılan Türk gölge oyunudur. Hayali veya Hayalbaz denilen bir kişi tarafından oynatılan renkli şekillerle perdeye yansıtılmak suretiyle oynatılır. Hacivat ve Karagözün kendine özgü konuşmaları, yaşadıkları seyircileri eğlendirir. Karagözün mukaddime, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümü vardır. Çelebi, Zenne, Tiryaki, Beberuhi, Külhanbeyi, Bolulu, Tatar, Arap Arnavut, Yahudi gibi değişik tipler de oyunda yer alırlar.

Kukla:
Karagöze benzeyen bir hareket ve hacim oyunu olan kukla da günlük hayatla ilgili olaylar, edebi eserler ve hikâyelerden beslenir. El kuklası, ipli kukla, iskemle kuklası ve resim kukla gibi çeşitleri vardır.
Köy Tiyatrosu:
Köy ortaoyunu, köy seyirlik oyunu gibi adlarla da tanınır. Köylülerin kış aylarında, düğün ve bayram gibi özel günlerde eğlenmek ve vakit geçirmek için oynadıkları dramatik ögeleri olan temsillerdir. Güldürü amaçlı olanlar yanında, trajik nitelik taşıyanlar ve sessiz oynananlar da vardır. Köy tiyatrosunda da genellikle önceden hazırlanmış bir metin yoktur.
Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı oyun edebiyatımızın ilk tiyatro örneğidir. Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, Namık Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan, Müsahipzade Celal, Reşat Nuri Güntekin, Ahmet Kutsi Tecer, Necip Fazıl Kısakürek, Cevat Fehmi Başkut, Necati Cumalı, Orhan Asena, Turan Oflazoğlu, Güngör Dilmen Türk tiyatrosunun önemli yazarlarıdır. Hikâye, roman, destan, masal, halk hikâyesi, mesnevi ve manzum hikâye anlatmaya bağlı edebi metinlerdir. Tiyatroda ise gösterme esastır.
Anlatmaya Bağlı Edebi Metinler
Anlatmaya bağlı edebi metinler destan, masal, halk hikâyesi, mesnevi, manzum hikaye, hikaye ve romandır. Göstermeye bağlı edebi metinler de tiyatro genel başlığı altında toplanmaktadır. Geleneksel Türk tiyatrosundan ortaoyunu ve Karagöz, modern tiyatrodan da oyun, dram, trajedi göstermeye bağlı edebi metinlerdendir. Her iki gruptaki metinlerin ortak özellikleri, insana özgü bir gerçekliğin kurmacanın imkânlarıyla yorumlanması, dönüştürülmesi; bir olay örgüsünde birleşip bütünleşerek bir araya gelen kişi, mekân, zaman gibi öğeler yardımıyla insana özgü soyut gerçekliğin somutlaştırılmasıdır. Anlatmaya bağlı edebi metinler ile göstermeye bağlı edebi metinler arasındaki temel farklılık anlatma ve gösterme kelimeleriyle ifade edilen anlatma biçimlerindedir. Anlatma esasına bağlı edebi metinler, yaşadığımız dünyada gerçekleşmiş veya gerçekleşen bir olayı, görünüşü olduğu gibi anlatmazlar. Sanatçı dış dünyadan aldığı gerçekliği, kendi duygusu, iç dünyası, yaşadığı dönemin özellikleriyle ve düşünceleriyle yoğurur; yaptığı seçimi okuyucunun hizmetine sunar. Bunu yaparken anlatacağını bir olay çevresinde ve bir anlatıcı ile oluşturur. Anlatmaya bağlı metinlerde üzerinde yaşadığımız dünyada görülen varlık, eşya, insan ve olaylardan hareketle yeni bir evren anlatılmaktadır. Bu evrene kurmaca evren olarak adlandırılır. Edebi metinlerin özelliklerinden biri kurmaca oluşlarıdır.Amaçları okuyucu veya dinleyicide estetik yaşantı uyandırmak, böylece onları zenginleştirmektir. Anlatma esasına bağlı ilk metin türü masal ve destandır. Olay çevresinde gelişen anlatma esasına bağlı metinlerin gelişimi masal ve destandan modern tarz romana uzanan bu çizgidir.
DESTAN
Destanlar, önemli tarihsel olayların efsaneleşmiş hikâyeleridir. Milletlerin tarih öncesi dönemlerindeki kuraklık, göç, deprem gibi büyük felaketlerini dile getiren destanlar bu bakımdan milli ve anonim ürünlerdir. Edebi türlerin çoğunluğuna kaynaklık eden destanlar, tarih öncesi dönemlere ait toplumları yöneten güçlerin maceralarını anlatırlar. Iran'da Firdevsi'nin yazdığı Şehname, Yunan'da Homeros'un Ilyada ve Odise, Finlilerin Kalavela, Hintlilerin Ramayana ve Mahabbarata destanları ünlüdür. Türk destanları da İslamiyet' ten önce ve sonra olmak üzere iki kısımdadır. Yaratılış Destanı, Saka Destanı, Hun-Oğuz destanları İslamiyet öncesinin; Manas, Battal Gazi, Köroğlu destanları da İslamiyet sonrasının önemli destanlarıdır.
MASAL
Yazarı belli olmayan, olayları bilinmeyen bir ülkede ve zamanda geçen, içinde olağanüstü olayların geçtiği, kendine özgü bir anlatım biçimi olan edebî metinlerdir. Anonim olan masalların, ağızdan ağza nakledildiği için kendine özgü bir anlatım biçimi ve planı oluşmuştur. Başlangıçları ve sonuçları kalıplaşmıştır. Başlangıçta döşeme denilen, bir varmış bir yokmuş gibi tekerler neyi andıran bir söyleyiş; sonuçta da gökten üç elma düştü gibi dua çevresinde iyilere armağan kötülere ceza verdiren bir geleneği oluşmuştur.
Halk Hikayeleri; Bir takım tarihsel şahsiyetlerin, aşıkların, halk arasında ünlü olmuş kahramanların serüvenlerini, maceralarını anlatan hikayelerdir. Kesin bir tarihsel olay söz konusu değildir. Nazım ve nesir karışıktır. Aşk ve kahramanlık konularını anlatırlar. Anlatıcılarına meddah denir. Aşık Garip, Kerem ile Aslı, Arzu ile Kamber en çok bilinen halk hikayeleridir.
MESNEVİ
Mesnevi; uzun aşk maceralarının, öğütlerin ve çeşitli konuların anlatıldığı; her beyti kendi içerisindekafiyeli eski Türk edebiyatı nazım biçimidir. Bir olayı anlatmak çevresinde oluştukları için, edebiyatımızın ilk roman örnekleri olarak da kabul edilirler.
MANZUM HİKAYE
Manzum Hikaye; bir mekan, bir zaman ve kişiler etrafında gelişen olay örgüsünü şiir halinde anlatan nazım biçimidir. Türk edebiyatında Tanzimat sonrasında gelişen bu türün en güzel örneklerini Tevfik Fikret ve Mehmet Akif Ersoy vermiştir.
HİKAYE
Hikaye; dış dünyada karşılaşabileceğimiz türden olayları, kurgulayarak, belirli bir hacim içerisinde anlatan metinlere denir. Dünyada Guy de Maupassant ve Çehov kendi isimleriyle özdeşleşen iki hikaye tarzı oluşturmuşlardır. Maupassant tarzında olaylar, Çehov tarzında da durum belirginleştirilir. Türk edebiyatında ilk hikaye örneklerini Samipaşazade Sezai ve Halit Ziya Uşaklıgil vermişlerdir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Ömer Seyfettin, Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Tarık Buğra, Haldun Taner önemli hikayecilerimizdendir.
ROMAN
Roman; Anlatma esasına bağlı metinlerin en gelişmiş olanı romandır. Mekan, zaman ve kişiler etrafında gelişen geniş ve kapsamlı olay örgüsü, yazarın sözünü teslim ettiği bir anlatıcı tarafından okuyucuya aktarılır. Romanları konuları bakımından macera, tarihsel, töre, psikolojik, ideolojik gibi alt başlıklara ayırmak da mümkündür. Dünyanın tanınmış romancıları arasında Cervantes, Balzac, Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Gorki, Turgenyev, Dickens, Flaubert, Steinbeck sayılabilir. Türk edebiyatına roman, Tanzimafla birlikte gelmiştir. İlk roman örneği olarak Şemsettin Sami'nin Taaşşuk-ı Tal'at ve Fitnat (1872) adlı eseri kabul edilmektedir. Namık Kemal, Ahmet Midhat Efendi, Recaizade Ekrem, Nabizade Nazım, Halit Ziya Uşaklıgil, Mehmet Rauf, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, 'Peyami Safa, Tarık Buğra, Ahmet Hamdi Tanpınar, Samim Kocagöz, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Attila ılhan, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Selim İleri, Buket Uzuner, Orhan Pamuk edebiyatımızın önde gelen romancılarımızdandır.




Araştırmamı paylaşmak istedim.. (Bana ait değil netten buldum)


Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: By.TuRuT Date: February 12, 2010, 09:12:31 PM
Edebiyat dersinde görmüştük kolay bir konuydu.
Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: AkoXenSeM Date: April 18, 2010, 10:37:59 PM
Paylaşım İçin Tşkler
Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: cadı_kız Date: October 24, 2010, 04:46:25 PM
Edebiyat Dersinde Görmüstüm (=
Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: EyLüL_GüNeŞi_53 Date: October 28, 2010, 10:07:29 PM
Teşekkürler
Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: EmpaThy Date: July 15, 2011, 11:19:17 AM
En sevdiğim konuLardan Zuhahaha TeşekkürLer.
Ynt: Anlatmaya Ve Göstermeye Dayalı Metinler By: @sen@ Date: July 17, 2011, 01:00:38 AM
: EmpaThy  July 15, 2011, 11:19:17 AM
En sevdiğim konuLardan Zuhahaha TeşekkürLer.
Zuhahaha

Bilgiler için teşekkürler.

SiteMap - İmode - Wap2