Arşiv Anasayfa Merak Edilen Konular
Sayfalar: 1
Nebinin Manası Nedir By: AkoXenSeM Date: January 28, 2010, 06:52:37 PM
 NEBİ *
Allahın kendisine vahyettiği sözleri olduğu gibi en ince ayrıntısına kadar belleyip aynen toplumuna aktaran kişi. Batılı araştırıcılar, nebi kelimesinin İbranice nabbi kelimesinden geldiğini kabul ederler. Oysa nebi kelimesi hem şekil hem de kök anlamı itibarıyla tamamen Arapça bir kelimedir. Ne.be.e kökü, Arapçada haber vermek, duyurmak, hafifçe seslenmek anlamıyla da semitik döneme kadar uzanan bir geçmişe sahiptir.Ayrıca Arapça nebi kelimesinin gelecekten haber vermek anlamındaki kehanetle hiç bir ilgisi yoktur. Nebi kelimesinin türediği nebee kelimesinin kökü,yukarıda da ifade edildiği gibi duyurmak, birşey hakkında haber vermek demektir. Ama bu haber istikbale matuf değildir. Kurana göre peygamber tarafından getirilen haberler daima gayb görülmeyen dünya haberleridir. Hz. Peygamberin faaliyeti Allahın arzusunu insanlara duyurma tebliğdir.Gerçi ileride insanların gözleri önüne serilecek olan cennet ve cehennem tasvirleri de istikbale matuf haberlerdir.Ama bu, İbrani kehanetlerindeki gibi belirli bir şahsın veya belirli bir olayın ne zaman vuku bulacağını önceden görüp söylemekten çok farklıdır ona hiç benzemez. Zaten peygamberlerin görevi de bu değildir.Nebi kelimesi, Kuranda peygamberleri ifade etmek için kullanılmıştır.
* Onlara gelen her nebi ile alay ettiler *
Diğer taraftan nebi kelimesi, Resul kelimesi ile de eş anlamlıdır .
* Peygamberimize kuranı kerimde, neden resullerin sonuncusu yerine nebilerin sonuncusu denilmiştir.
Malûmdur ki, her şeyin bir başlangıcı ve bir de nihayeti olduğu gibi, hz. Âdemle başlayan peygamberlik müessesesi de hâtemülenbiyâ ile son bulmuştur. Cenâbı hak,peygamberlerin en ekmeli olan o zâtın eline semavi kitapların en mükemmeli olan kurânı azimüşşânı vermiş ve nübüvvet müessesesini o hâtemülenbiyâ ile tekmil etmiştir. Artık, kıyamete kadar hz. Muhammedden sonra bir peygamber gelmeyecektir. Hz. Muhammedin hâtemül enbiya olduğu ahzap suresinde şu şekilde ifade buyurulmaktadır.
* Muhammed sizin ricalinizden hiçbirinin babası değil ve lâkin Allahın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur Allah âlimdir. her şeyi bilendir *
Bu ayeti kerimede cenâbı hak, hem hz. Muhammedin ismini zikrederek onun peygamberliğini açıkça ifade ediyor, hem de son peygamber buyurmakla, onun son peygamber olduğunu kesin olarak beyan buyuruyor.Bilindiği gibi, kendisine kitap indirilen peygamberlere resul denir. Ayeti kerimede peygamberimiz için hem resul, hem de son peygamber buyurulmasıyla artık kendinden sonra hiçbir nebinin gelmeyeceği ve nübüvvet kapısının onunla son bulduğu kesinlikle bildirilmiş oluyor.Yâni, hz. Muhammed son nebi olduğu gibi, son resul de olmaktadır. Zira, her resul nebidir, fakat her nebi resul değildir.Âyeti kerimede son peygamber yerine son gönderilen buyurulsaydı, belki bazı kimseler, peygamberimizden sonra kitap sahibi olmayan bir nebinin gönderilebileceği vehmine kapılabilirlerdi. Böylece, ayeti kerime bu husustaki bütün vehim ve vesveselerin kapısını kapatmış bulunmaktadır
* Peygamberimiz ne zaman nebi oldu, ne zaman resul oldu?
Nebi, haber mânâsına nebe kökünden gelmiş olursa ya ismi fâil veya ismi meful olur ki, Allah tarafından kendisine nebilik ve bâzı İlâhî hükümler haber verilen zat demek olur.Resul ise, Allah tarafından İlâhî hükümleri tebliğ etmek için gönderilen zat mânâsınadır.Kısacası, resul, kitab ve şeriat sahibi olduğu halde, nebi kendinden evvelki peygamberin şeriatına dâvetle vazifelidir. Her resul nebidir, ama her nebi resul değildir.Bu izahtan sonra, Peygamberimize vahyin nasıl geldiği hususuna da temas etmekte fayda vardır.Resulullaha ilk vahiy sâdık rüya şeklinde gelmiştir. Gördüğü her rüya açıkça çıkıyordu. Ondan sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. Bu sebeple zaman zaman Hira Mağarasına gidip orada Hz. İbrahimin dini üzere ibadet etmeye başladı.Yine ibadet için Hira Mağarasına gitmişti. Allahın emriyle Cebrâil geldi ve Hz. Muhammede Oku dedi. Takati kesilinceye kadar onu sıktı. Sonra bırakıp tekrar Oku dedi.Hz Muhammed Ben okuma bilmem deyince yine takatı kesilinceye kadar sıktı ve bıraktıktan sonra yine Oku diye seslendi. Hz. Muhammed yine Ben okuma bilmem deyince, Cebrâil onu bırakarak, Yaratan Rabbının adıyla oku! O Allah ki, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Her halde oku! Senin Rabbin kalemle yazı yazmayı öğreten kerîmlerKerîmidir.İnsana bilmediğini öğretmiştir dedi.Bununüzerine heyecanlanan Resulullah eve giderek hanımı Hz. Haticeye Beni örtün, beni örtün dedi. Korkusu gidinceye kadar mübarek vücudunu sarıp örttüler.Böylece Resuli Ekreme ilk vahiy gelmiş oldu. O zaman kırk yaşında idi. Bu vahiyden sonra bir müddet vahiy kesildi. Vahyin kesilmesinin ne kadar sürdüğü hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bu geçen zaman en az onbeş gün, en çok üç senedir.Vahyin tekrar başlaması hususunda ise Peygamberimiz şöyle buyururlar
* Bir gün yürürken gökyüzü tarafından bir ses işittim. Başımı kaldırınca Hirada bana gelen meleği gördüm. Semâ ile yeryüzü arasında bir kürsü üzerinde oturmuştu. Çok korktum. Evime dönüp Beni örtün, beni örtün dedim. Bunun üzerine Cenabı Hak, Ey örtüye bürünen Resûlüm Kalk ve insanları Allahın azabından sakındır. Rabbini büyük tanı. Elbiseni temiz tut. Azap sebebi olacak günahlardan uzak dur *
meâlindeki âyetleri indirdi. Artık bir daha vahiy kesilmedi.Peygamber Efendimiz Hirada gelen ilk vahiyle resul değil, nebi olmuştur.Çünkü henüz risaletle vazifelendirilmişti. Vahyin bir müddet kesilmesinden sonra ikinci defa gelmeye başlamasıyla da resul oldu. Demek ki, Resulullahın ilk defa nebi, sonra resul olması doğrudur. Ancak, nebiliği ile resullüğü arasında üç senenin geçmiş olması ihtilaflıdır. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, birinci vahiy ile ikinci vahiy arasında ne kadar zaman geçtiği hususu kesin olarak bilinmemektedir. Bu mevzuda çeşitli rivayetler vardır

SiteMap - İmode - Wap2