Arşiv Anasayfa Felsefe
Sayfalar: 1
Agnostisizm (felsefe Akımı) By: .By.pisLick.* Date: January 25, 2010, 01:39:06 AM
Agnostisizm, bilinmezcilik olarak tanımlanan Tanrı'nın varlığının ya da yokluğunun şu an için bilinemeyeceğini öngören felsefe akımı.


Kökeni eski Yunan'daki Sofistlere kadar uzanan Agnostisizm kelime olarak eski Yunanca'daki agnostos, yani "bilinemez olan" kelimesinden gelir. Gerçekte, bir dinden ya da öğretiler bütününden ziyade bir konsepttir. "Bilinmezcilik" olarak tanımlanması, aslında dinlerin öne sürdüğü Tanrı anlayışının gerçekliğinin bilinemezliği değildir. Bu akım, insanın bilme yetisinin sınırlı olduğunu ve bu nedenle, görülebilenin ardındaki hakikati yakalayamayacağını savunur. Thomas Henry Huxley, agnostisizm'i tanımlarken insanların ölüm sonrası ve tanrının varlığı konularında akıl yürütmekten kaçınmaları gerektiğini söylemekle kalmamış, bu bakış açısından değerlendirildiğinde değillenemeyecek hiçbir önerme ya da yanlışlanamayacak hiçbir bilgi olmadığını da eklemiştir.


Agnostisizm, tüm dinleri ve dolayısıyla onların tanrılarını kesin olarak reddeder. Fakat, Teizmin sundukları dışında; doğaya müdahale etmeyen, belki bilinci dahi olmayan bir Tanrı'nın olup olamayacağını bilemeyeceğimizi öngörür. Bu anlamda Deizmin ve Ateizmin dogmatik tutumundan uzak olduğu vurgulanabilir.


Felsefi bir ekol olarak kayıtlara geçmesi 19. yüzyılın ikinci yarısına denk gelir, Batı felsefesindeki başlıca temsilcileri Herbert Spencer, William Hamilton ve Leslie Stephen'dir. Agnostisizm'in Doğu'daki karşılığını ise tasavvufun hemen her kolunda bir miktar bulmak mümkündür. Araştırma için Türkçe kaynak olarak 1997 yılında Vadi Yayınları'ndan çıkan Şinasi Gündüz'ün Son Gnostikler: Sabiiler, İnanç Esasları ve İbaretleri adlı kitaba bakılabilir.



...............................


Peki, nedir bu Agnostisizm?

Öncelikle şunu belirtmekte yarar var, Agnostisizm bir din değil bir konsepttir. Dinler akıl ve bilim dışı olduğu için, o dinlerin öne sürdükleri Tanrıları reddeder, fakat Ateizm gibi, dinlerin Tanrılarını reddedince "Mutlaka Tanrı yoktur" demez. "Şu anki aklımızla bu bilgiye ulaşamayız" der.

Öyle ya, Kâinatta Tanrı'ya dair en ufak bir iz dahi yoktur. (Her ne kadar Teistler her şeyin harika bir sanat eseri olduğunu söyleseler de, asıl o sanatçının nasıl var olabildiği sorusu hep muğlak ifadelerle geçiştirilir) Fakat, yine de bu Tanrı'nın olamayacağını kanıtlamaz, olduğunu kanıtlamayacağı gibi.

Dinlerdeki mantık şudur:

+ Bu yağmur nasıl yağıyor? Gökten nasıl olur da su akar?
- Bunu biz bilemeyiz, bunu ancak Yağmur Tanrısı bilebilir, onun görevidir.

+ Peki ya bu rüzgâr nasıl esiyor
- O da rüzgâr Tanrısının işi

Bilim geliştikçe tüm bu soruların cevabı teker teker bulundu ve bilinmezlikler ortadan kalkarken, Tanrılar yerlerini tek bir Tanrı'ya bıraktı. Tüm kâinatın yaratılışı artık bu tanrıyla açıklanmaya başlandı.

Çünkü Her resmin bir ressamı vardır, Anlayışıyla hareket edildi.

Günümüzde bilim, şüphe bırakmayacak kadar tatminkâr bir şekilde olmasa da, Evrenin oluşumunu, gezegenleri ve yaşamın başlangıcını açıklayabiliyor. Zaten bu bir şekilde bilime dayanarak açıklanmak zorunda. Yoksa doğa kanunları var olmazdı.

Fakat bilemediğimiz bir şey var: "İlk Madde nereden geldi?"

Ya da ilk Madde ezeli ve ebedî midir? Bu nasıl oldu?

Ya da, her şeyin bir yaratıcısı olacağı düşüncesinden hareketle, o maddeyi de bir Tanrı yaratmış ve bu devingenliği o mu sağlamıştır?

Peki o halde, tabiri caizse "kıytırık" bir maddenin dahi ezelî ve ebedî olması fikri çoğu kişiye imkânsız geliyorken, Harikulade bir güç nasıl kendi kendine oluşabildi?

Bilemiyoruz, değimi yerindeyse bir dolaplar dönüyor.
Ynt: Agnostisizm (felsefe Akımı) By: melek_03 Date: August 16, 2010, 01:25:31 PM
Teşekkürler..
Ynt: Agnostisizm (felsefe Akımı) By: Doktor Ahmet Date: August 16, 2010, 01:31:09 PM
teşekkürler
Ynt: Agnostisizm (felsefe Akımı) By: EternalSilance Date: September 03, 2010, 02:42:28 PM
Paylaşım İçin Teşekkürler

SiteMap - İmode - Wap2