Arşiv Anasayfa Felsefe
Sayfalar: 1
Sanat Ve Manevilik By: .By.pisLick.* Date: January 24, 2010, 11:35:35 PM
SANAT ve MANEVİLİK Her sanat eseri, zamanının çocuğu ve daha çok duygularımızın anasıdır. Her uygarlık çağı, kendine bir sanat yaratır ve bu sanat hiçbir zaman aynı olarak, değişmeden yeniden doğmaz. Geçmiş yüzyılların sanat ilkelerini canlandırmaya çalışmak, ölü doğmuş eserlerin ortaya çıkmasını sağlamaktan başka bir şeye yaramaz. Meselâ, plastik alanda eski Yunanlılar’ ın hissetme tarzlarını ve esprisini kendimizde duyup canlandırmak imkansızdır, onların ilkelerini uygulamaya yönelik gayretler Yunan şekillerine (formlara) benzer şekiller yaratmaktan öteye geçmez. Bu şekilde eser ruhsuz olacaktır. Kendi içinde hiçbir gelecek gücü taşımayan, şimdiki zamanın ürününden başka bir şey olmayan ve asla “yarın”, meydana çıkmayacak olan bu sanat,kısır bir sanattır. Bu sanat, az yaşar ve varlık sebebinden ayrılmış olarak, onu ortaya çıkaran atmosfer değişince ölüp gider. Kandisky sanatın olması gereken konumu bize bu şekilde sunduktan sonar, maddi değerlere önem veren sanatçılara manevi değerlere önem veren sanatçıları iki grup halinde ele alarak, bu sanatçıların sanata ne gibi etkilere getirdiklerinden söz etmektedir. Kandisky’e göre, en küçük ve en sivri olanı üstte bulunan, eşit olmayan bölümlere ayrılmış büyük bir üçgen, şematik olarak manası hayatı iyi anlatır. Alt kenara girildikçe bu bölümler büyür, genişler ve yükselirler. Üçgenin uç noktasında tek başına olan bir insan vardır. Onun başına olan bir insan vardır. Onun en yakınında olanlar onu anlamazlar. Onu küçük görerek sahtekâr ve yarı deli muamelesi yaparlar. Bütün hayatı boyunca yalnız olan, diğerlerinin üstünde ve çok uzağında olan Beethoven bile onların hareketlerine maruz kaldı. Sanatçılar, üçgenin bütün kısımlarında görülebilir. Onlar arasında, kımkı art olduğu sınırın kenarından yukarıya bakmasını biliyorsa, o çevresi için bir yol göstericidir. Sıenkrewicz romanların birinde manevi hayatı yüzmeyle karşılaştırıyor; aralıksız çalışmayan ve devamlı mücadele etmeyen yok olmaya mahkumdur; batar diye söz etmektedir. Kandisky, Sıenkrewicz’a bu görüşüne bağlı kalarak manevi hayatı en iyi anlatan üçgenin en altı sıralarından söz etmektedir. Manevi dünyada, ışık veren gıdayı insanlara hiç kimsenin vermediği, hünerlerin fakir, boş olduğu zaman vardır. Bunlar düşüş zamanlarıdır. Ruhlar darma bütünlük içinde sabit izlenimini veren üçgenin en alt sıralarına düşerler. Fakat aslında ruh gerilir ve aşağıya doğru iner. Bakışın sınırlı olduğu ve karanlıklarla karşı karşıya kaldığı gibi dilsiz zamanlarda insanlar dış başarılara özel ve kesin bir değer verirler. Onlar için sadece maddi değerler önemlidir; maddeye yarayan ve insan vücuduna hizmet eden her teknik ilerleme, onlarca bir zafer gibi karşılanır; temiz manevi kuvvetleri fark etmezler. Aydınlanmaya acıkanlar, görmesini bilenler saf dışı kalırlar, onlarla alay edilir, deli gözüyle bakılır. Fakat bu birkaç ruh direnir ve bekler. Onların manevi hayata, bilime, ilerlemeye koyu bir ihtiyacı vardır.
Ynt: Sanat Ve Manevilik By: EternalSilance Date: September 03, 2010, 02:27:12 PM
Teşekkürler

SiteMap - İmode - Wap2