Arşiv Anasayfa Coğrafya
Sayfalar: 1
Bitkiler Otamat Mı By: AkoXenSeM Date: January 23, 2010, 07:28:55 PM
Yeryüzünde elli milyon km2 civarında bulunan yaprak sathı, insanlar ve hayvanlar için oksijen ve besin üretmekte büyük bir yeri olan fotosentez hadisesini gerçekleştirmektedir.

İnsanoğlu yeşil bitkiler- de bulunan klorofil molekülünü sentezleme imkânına sahip olsaydı, bütün gıda ihtiyacını bu fabrikaya yaptırabilirdi. Hâlbuki Kudreti Sonsuz’un bir ihsanı olan yeşil bitkiler, dünya yaratıldığından beri, sırrını tam çözemediğimiz reaksiyonları hiç aksatmadan sürdürmekteler. Her yıl tükettiğimiz 375 milyar ton besinin büyük bir kısmı, güneş Işığı yardımıyla karbondioksit ve suyu birleştiren bitkiler, geri kalanı da, yine bitkilerle beslenen hayvanlar vasıtasıyla istifademize sunulmaktadır.

20.yy. başlarında Viyanalı biyolog Raul France, muasırı olan meslektaşlarını derinden sarsan fikirlerini ortaya koydu. France, şöyle diyor: “—Bitkiler, en becerikli insan ya da hayvanı aratmayacak serbestiyette ve zariflikte gövde kısımlarını hareket ettirebilirler, fakat bize nispetle daha yavaş hareket etmektedirler.’

Bugüne kadar bir ağacın köklerini sayan çıkmadıysa da bir tek çavdar bitkisi üzerinde yapılan bir çalışma, uzunlukları 600 km.yi bulan 13 milyon kökçüğün varlığını göstermiştir. Çavdar bitkisinin kökçükleri üzerindeki tüylerin sayısının 14 milyar, bunların uzunluklarının ise 10000 Km.yi aştığı bilinmektedir. Bu mesafe yaklaşık olarak kutuplar arasındaki uzaklığa eşittir.

Sıradan bir ayçiçeğinin yapraklarından gün boyunca bir insanın terlemesine eşit miktarda su buharlaşır. Sıcak bir günde bir tek huş ağacının yaklaşık 400 litre su emmesi ve serinlemek gayesiyle bunu yapraklarından buharlaştırması mümkündür.
Asma, gövdesini taşıyabilmek için çırpınan, uzanan, titreyerek tutunacak yerler arayan binlerce sülüksü kol çıkarmaktadır. 67 dakikada 360 dereceyi tarayan sürgün bıyığı, tutunacak bir nesne bulmasından 20 saniye geçmeden bu tüneğe sarılmaya başlar. Bir saat içinde öyle sıkı dolanmıştır ki, sökemezsiniz. Hemen ardından helezonik şekilde bükülen bıyık, asma dalını kendine doğru çekerek yükselir.

Kendini taşıyamayan tırmanıcı bitki türleri en yakın desteğe, mesela dikili bir sırığa doğru sürünürler. Eğer bu desteğin yeri değiştirilecek olursa bitki birkaç saat içinde desteğe doğru yön değiştirir. Çevresine engeller konan ve faydalanabileceği desteği görmesine imkân tanınmayan bitki bile insanı şaşırtacak şekilde hiç şaşırmadan gizlenen desteğe doğru yönelir.

Güneş gülü ya da Drosera, avının bulunduğu yöne doğru hareket ederek, yakından geçen sineği şaşmaz bir kesinlikle yakalar. Kimi parazit bitkiler için kurbanlarının kokusunu çok hafif bile olsa tanır. Ona doğru sürünebilmek için bütün engelleri aşarlar.
Bataklık arazide yaşayan kimi bitkiler ihtiyacı olan azotu, bazı hayvanlardan sağlarlar. Avlarını yakalamak için çeşitli tuzaklar kurarlar. İnce uzun organlardan yapışkan tüylere, huni biçimindeki tuzaklara kadar değişik metotlarla, her türlü böceklerle beslenen beş yüzü aşkın etobur bitki türü vardır. Bu bitkilerde tentakül adı verilen ince uzantılar hem ağız hem mide vazifesi görür. Avı yakalayan tentaküller geride iskeletten başka bir şey bırakmaksızın etini de kanını da sindirirler. Etobur olan bitkiler yapraklarının üstüne yerleştirilen taş ve metal parçalan gibi yabancı maddelere alaka göstermezler. Ama besin değeri taşıyan bir et kırıntısını hissederler. Bu bitkilerin, ağırlığı bir gramın yüzde birini bile bulamayan bir lifçikle uyarılabileceği tespit edilmiştir.
Bitkiler yönlere karşı da hassastırlar. Missisipi vadisinin düzlüklerinde avlanan avcılar tarafından tespit edilen Silphium lacikiatum isimli ayçiçeği bitkisinin yaprakları tam bir doğrultuda pusula kuzeyini ve güneyini göstermektedir. Hint meyan kökünün ya da Arbrus precatoriusun elektrik ve manyetik tesirlerinin değişik şiddetlerine olan duyarlılığından faydalanılarak hava tahminlerinde kullanılmaktadır. Londra’nın botanik bahçelerinde bu bitki ile ilk tecrübeleri yapan botanikçiler siklonları, kasırgaları, tornodoları, yer sarsıntılarını ve yanardağ patlamalarını önceden tespit etmekte yardımcı olabileceğini ortaya koymuşlardır.

Alplerde yetişen çiçekler, mevsimleri şaşmaz bir doğrulukla bilirler. Bahar gelirken kendi ısılarıyla karı eritirler. Kalın beyaz yığınların içinden yükselip yukarı çıkarlar.
Gözümüzü açıp otların, ağaçların ve diğer bütün varlıkların çehrelerine baktığımızda kendi kuşaklarında harikulade hallerin akıllara durgunluk verecek şekilde ihtimamla gözetilmeleri ve sırlı bir hedefe doğru sevk edilmeleri kusursuz bir programın mevcut olduğunu bize göstermektedir.

Duygusuz otomatlar olduğu zannedilen bitkilerin, gerçekte insan kulağının duymadığı seslerle, insan gözünün görmediği kırmızı ötesi ve morötesi ışıkları seçip ayırt edebileceği ortaya çıkmıştır. Ayrıca X ışınlarına ve yüksek frekanslı dalga kırma duyarlı oldukları ispatlanmıştır. Bitkiler; dünyanın, ayın ve güneş sistemindeki diğer gezegenlerin de tesiri altındadır. Yıldızlarla ve kâinattaki başka kozmik cisimlerle de alakalı olduğu düşünülebilir.


SiteMap - İmode - Wap2