Arşiv Anasayfa Kur'an-ı Kerim.
Sayfalar: 1
Leyl SÛresi By: Mavi_Kiyamet Date: January 23, 2010, 05:12:06 PM
LEYL SÛRESİ


Sahih kavîe göre Mekkîdir, 21 ayettir. Bu surede Cenab-ı Allah insanların amel ve sevap bakımından değişik durumlarda olduğuna yemin etmiştir. Sonra da onları, asîler için hazırlanmış, itaatkârlara ise dokunmayacak olan kızgın bir ateş ile uyarmıştır. Bu surenin Hz. Ebu Bekir hakkında nazil olduğunu söyleyenler olmuştur. Ama itibar, sebebin hususîliğine değil de lafzın umumîliğinedİr.

Amel Defteri


Rahman ve- Rahim olan Allah adıyla.
1- Kararıp ortalığı bürüdüğü zaman geceye and olsun.
2- Açılıp aydınlattığı zaman gündüze and olsun.
3- Erkeği ve dişiyi yaratana and olsun ki:
4- Ey İnsanlar! Doğrusu sizin çalışmalarınız çeşitlidir. .
5-7- Elinde bulunandan verenin, Allah'a karşı gelmekten sakının en
güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın işlerini kolaylaştırırız.
8-10- Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
11- O kimse ölüp ateşe yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
12- Bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
13- Şüphesiz ahiret de, dünyada bizimdir.
14- Sizi alevler saçan ateşle uyardım;
15-16- Oraya, yalanlayıp yüz çevirmiş olan ö en azgmdan başkası yaslanmaz.
17-18- Arınmak için malını veren, en çok sakınan kimse ise ondan uzak tutulur.
19-20- O, yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için değil, ancak yüce Rabbinîn hoşnudluğunu gözeterek yapmıştır.
21- Elbette kendisi de hoşnud olacaktır.

Bazı Kelimeler:


Karanlığı ile herşeyi örtüp düzler. Zuhur edip ortaya çıkar,
Şetit kelimesinin çoğulu olup birbirinden uzak olan dağınık şeyler, yani tür ve ceza bakımından değişik olan şeyler. Güzel haslet ile Zor ve girift yol için. Kolay yol için. Düştü, yani kabrine İndi. Tutuşup alevlendi.
Onun İçine girip onunla yanmaz,
Çok şakî ve bedbaht. Ondan uzak tutulur. Cezayı hak eder.
Çok tak vah.

Açıklama:


Kutlu ve yüce olan Hak Teâlâ, bütün heybetiyie gelen ve ortalığı karan-lığıyla örten, hiçbir şeyi ortada bırakmayan geceye yemin etmiştir. Evet gece, karanhğıyla gelip mevcudatı perdelediği ve herşeyi kanadının altında gizlediği zaman kâinat sükuna erer. Bütün canlılar küçük Ölüm ile ölürler.
Cenab-i Allah, Güneşin "doğusuyla ortaya çıkıp herşeyi keşfeden ve canlıları hayata sevk eden, herşeyi uykusundan uyandıran gündüze yemin etmiştir. Gündüzleyin Güneş doğduktan sonra canlılar geçimlerini temin etmenin peşine düşerler. Uyuduktan sonra kalkıp gayret içine girerler. Ey Rabbim Senne münezzeh ve yücesin. Geceyle .gündüzü birbirini takip eder hale getirmişsin. Zikredip şükretmek isteyen kimseler için gece ile gündüz birbirlerini takip ederler. Şayet gece veya gündüz sürekli olsaydı o zaman halimiz nice olacaktı?!
Cenab-ı Allah, erkek ve dişi olmak üzere çiftleri yaratana da yemin etmiştir. Halbuki bunların yaratılmalarına menşe olan su aynı sudur. Yetiştikleri- mekân aynı mekândır. Ama sânı yüce oîan Allah dilediğine dişi, dilediğine de erkek bahşeder. Veya onları erkekli ve dişili olarak çift halde meydana getirir. Dilediğini de kısır kılar. Geceyi ve gündüzü, aydınlığı ve karanlığı, erkeği ve dişiyi yaratan Allah, noksanlıklardan münezzeh ve yücedir. Halbuki bunlara menşelik yapan madde hep aynıdır. Sonra Cenab-ı Allah bütün bun*lara yemin ederek buyurmuş ki, ey insanlar, sizin çalışmanız ve ameliniz, cins, tür, gaye ve nihayet bakımından değişiktir. "De ki: Herkes kendi (hali)ne uygun yolda hareket eder? "Yoksa kötülükleri işleyen kimseler, kendilerini, inanıp iyi ameller işleyenler gibi yapacağımızı mı sandılar?" "Ateş halkıyla Cennet halkı bir olmaz" "Hiç inanan kimse, (imandan çıkan) fasık gibi olur mu? Bunlar bir olmazlar (elbet)''
Yanında bulunan malın bir kısmını veren ve gücü nisbetinde infakta bulunan, Allah'tan ve O'nun yasaklarından sakınan, nefsini nevadan uzaklaştıran, güzeli doğrulayan, faziletli, halis amelle bitişik kalbî bir tasdik ile tasdik eden kimselere gelince Cenab-ı Allah onlara güzel mükâfat verecek, onları doğru yola iletecek, onlara güze! haslet bahşedip kolay yollan gösterecek, güzel fiilleri işlemelerine muvaffakiyet verecektir. Çünkü onların kalpleri nur ile dolmuş olup hayrı itiyat haline getirmişlerdir.
öte yandan malında cimrilik edip insanlardan müstağni olan, onlar için hayır yapmayan, onlara bakmayan,—çünkü o malı ile mağrur olmuştur— fazileti yalanlayan kimselere gelince Cenab-ı Allah onları cezalandıracak, doğru yola iletmeyecek, her zaman çetin yola onları sürecektir ki, orada helaklerini bulsunlar. Bilindiği gibi birinci gruptaki İnsanlar Cennetliktirler. İkinci gruptakiler ise Cehennemliktirler. Güzeli doğrulayıp onun için amelde bulunan, infak edip malım Allah yolunda sarfeden, Allah'a karşı gelmekten sakınıp azabından korunan kimseye Cenab-ı Allah, yolların en kolayını müyesser kılar. Nefsini kemalat ile mükemmel kılıp salih amelleri işlemeye müsait hale getirir ki meziyetleri ile dünya ve ahiret mutluluğuna erişsin. Kişi hayır işlemeye kendini ahştırırsa artık onu itiyat haline getirir ki, bu da Allah'ın hayrı işlemeyi kendisine müyesser kılmasıyla mümkün olur. "Ona en kolay (en rahat şeylerin yolun)u kolaylaştırırız'.' Ayet-i celîlesinin manası da budur. Bunun aksi de doğrudur: "Ona en güç (şeylerin yolun)u kolaylaştırırız!' Çünkü f bir kimse kendi nefsini kötü fiiller işlemeye alıştırır ve beraberinde fesadı da yaygınlaştınrsa —Cenab-ı Allah'ın yasası uyarınca— Allah ona çetin yolları; kolaylıştinr. Yani onun kötü yola girmesine müsaade eder. Bu yolda insan 1 kendi nefsini alçaltıp rezilliklerin kucağına atılır, hayvanlar seviyesine iner. Rezillik çamuruna ve batağına düştüğünde yahut kabrine indiğinde malı kendisine fayda sağlamaz!
Fakat Cenab-ı Allah, kuluna serbest irade verip dilediği fiili işlemesine imkân tanıdığı halde, yaptığı işlerden ötürü onu nasıl olur da sorguya çeker?! Kur'an-ı Kerim bu sorunun cevabım veriyor. Şöyle ki: Biz, insanı dünya ve ahirette sevap kazansın diye bize ibadet etmesi için yarattık. Şu halde hayır ve şer yolunu ona göstermek bize düşer. Ama iradesini de serbest bırakır, dilediği fiili işlemesine imkân tanırız. Bu da insan için bir ikram ve şereflendirmedir. Bundan sonra kim hayırlı bîr fiil işlerse onun mükâfatını görür; kötü fiil işlerse de cezasını çeker. Bu, "Ona (insana) iki tepe (iki hedef: hayır ve şer yolunu) gösterdik'.' Ayet-i kerimesine benzemektedir. Evet dünya da ahi-ret de Allah'a aittir. Ey insanlar! Cenab-ı Allah, sizleri şiddetle tutuşup alevlenen ateşle uyarmıştır. Siz o ateşe düşmekten sakının. Ancak küfür ve is-| yanda ileri gidip tevbe etmeyen bahtsızlar o ateşte yanarlar. Onlar ki Allah'ı yalanlayıp inkâr ettiler. Hak'tan yüz çevirip îslâmı kabullenmediler. Bir an olsun dahi Hakka yönelmedüer. Bunun yanısıra takvada ileri giden, hidayetten fazlasıyla hissemend olan, malının zekatını Allah rızası için veren, kendisinde hiç kimsenin karşılık verilecek bir nimeti bulunmayan, bütün amellerini Allah rızasını elde etmek için işleyen kimseler bu ateşten uzak kalacaklardır. Dünya ve ahirette Cenab-ı Aİlah bunlara, razı ve hoşnut olacakları kadar bağışta bulunacaktır. Ey insanlar! Cenab-ı Allah size hayrın ve şerrin yolunu göstermedi mi ve bu iki yolun akibetini açıklamadı mı? Artık bundan sonra her kim zerre ağırlığınca hayır yaparsa onun karşılığını görecektir. Kaldı ki sadece akıl ve insan tabiatı, hayır ve şernin aslını idrâk edebilir.


SiteMap - İmode - Wap2