Arşiv Anasayfa Aşk Öyküleri
Sayfalar: 1
Susan Zaman Ve Giden Sen By: dorpıenm Date: November 17, 2009, 11:53:06 PM
Susan Zaman ve Giden Sen

Şuan beni düşündüğün biliyorum
seni düşünerek yazıyorum yokluğunu
yokluğunun etkisini bulup karalıyorum
kalemime adını sayıklatıyorum...

Bir insan hayatında doğan güneşi bu kadar benimsemiş sevmişken, hemen ardından doğacak olan karanlıktan neden bu kadar istemsiz kalıyor.. .anlaşılamayan zamanın, anlaşılamayan duygusunun insanda bıraktığı garip bir izin hissi ne olabilirdi... gelen her zaman gitmeye gönül vermişken... sevincin ardında ki garip acı gülümsemesinin manası ne olabilirdi tükenen ömürde..

“bir insan otobüs terminallerini bu kadar seviyorken, bir anda bu kadar neden nefret edebiliyor... en caresiz kaldığımız zamanlarda ağzımıza calınan ölüm ezgileri, mutlu anlarımızda neden korkulu rüya oluyor... neden bilinmeyen bir duygu en mutlu, mutsuz anda kendince beliriyor... bu esen rüzgarın içinde ki ses neydi, bu denli onu soğuk kılan... üşüyen parmakların kırmızılığı acaba yüzlerden mi yansımştı, onlara da..anlamsızca eriyen kalbimin,eriyen satırlarının gidenin ardından döktüğü gözyaşısı...”

“”insan umutsuzluklarından sarılır beyaz kefene.. tir tir titrerken korkudan.. aşkın ölüme benzediği anlarda...bir kan pıltısından doğup bir sözle ölmenin ne denli korkulu tutsaklık oluşunu... kendine sarılır donar insan o an... işte bir söz dökülür dudaklardan...””

ölüm kadar soğuktu gidişlerden arda kalan yanlızlık... ölüm kadar kesindi suskunluk, cümlesiz... ölüm kadar gerçekti uzaklaşılan an, katledilen mesafenin varlığı... ölümün varlığı kadar vardı sensizliğin boş odamda... ölüm kadar korkuydun bu canda... ölümsüz kalbimin en korkulu ölüm anıydın zor verilen bir nefesin son raddesinde... yaşam bu kadar kutsalken neden ölüm bu kadar caresizdi gidişlerde... olmayan bir hayatın, olmayan bir senaryosunu oynayan gönlümün, takvim yapraklarını sapladığı bakışın tarifi neydi... zaman bile donmuştu, kelimelerinle... sen bile susmuştun, kanayan yaramın en tuhaf sessizliğinde...

“”konuştuğum duvarlarımın sesleri olsa... hepsi sana yazdığım mutlu senaryoları dökerdi bir sır gibi...””

geçmişi yarını dünü bugünü hepsi birbirini yaprak dökümü gibi takip ederken.. akrep ve yelkovanın garip yarışına tanıklık ediyorum çemberin içinde... tik tak sesi duyulmuyor artık,dönmekten bıkmış bir şekilde duruyor masada, boş duran kağıtlarım gibi...

“”bilinmeyen bir ezginin notası kulaklarımda çalınıyor, acaba bu yağmurun sesi sana benziyor mu diye söylenmeden gecemiyorum...””

garip bir seyyahın kendine çizdiği yolda, ayaklarımın bıraktığı gönül yollarında ki tuhaf izlerin oluşmasıyla çıkıyordu sevgi yollardan...
“”odamın içinde ki hayalinin en güzel örneğiydi yanaklarımda acan mutlu gamzelerin belirginliği...””

kimsesizlerin feryadını ancak onun durumunda kilerinin anlayaileceği gibi… kulaklarını tırmayalayacağını bilinmesi sanırım bu sefer daha da bir ağırlık bırakıyor omuzlara...şimdi hangi duyguya yansın bu ruhumun bu an zamanda ki kaçırdığı sözlerin yarımlığını...bir tam bile olamayan elma misali diğer yarımı bulmakta zorlanmak hayat boyu,bulup kendini çürütmek birleştiremeden...şimdi hangi söz doğru,sen giderken hiç birşey yapmadan bakmak mı kabullenip,yoksa gidişine sen gibi sevinmeliyim gülümseyerek...kırkımı acaba ne zaman yapar ölümlü faniler ezan sesleriyle yıkılan umutlar üzerine...

yürüdüğüm yolda ki evler deviriliyordu üzerime..aydında yangın var sanki yüreğimde yarabbim, aydın yanıyor bende yanıyorum..dünyada ki hiçbir denizin söndürmeye gücü yetmeyecek ölcüde...

yaşam bu kadar hayat doluyken ölüm neden yanlız...
yaşam bu kadar aşk doluyken ölüm neden kaçış
yaşam bu kadar armağan doluyken ölüm neden sağır
yaşam bu kadar sen doluyken ölüm neden anlamsız
 

yokluğun;

ölüm hissi kadar soğuk ,zamanın sağırlaştığı seni duyamadığı bir an. .odanın duvarları üstüne geldiği, senden başka hiç bir sesin var olmadığı bir zaman...

takvim yapraklarının gözlerini zorladığı, günlere inat biçip yanlızlığı unutmanı sağlayamadığı bir gerceklik...iz düşümünden sade gerçeklerin varlığında kabullenmek yokluğunun varlığını...

sen kadar gerçek ben kadar korkulu...zaman kadar var ölüm kadar yok...ses kadar hızlı su kadar durgun..aşk gibi kutsal sevgi gibi anlamsız...bir kalbin değersiz kaldığı bir kabul ediş gerçekliği...oynanan bir kumar;hayatla ilgili..kaybedenin her zaman kendin olduğun gerceğinin değişmediği alışılagelen varoluş...

yokluğun kelimelerin en tarifsiz kaldığı,kendini tamamlayamadığı bir cümle...
yokluğun solyanımı çıkarıp,toprağa gömenle eş değerdi...gereksizlik boyunta yazılan bir cümle...!
yokluğun hayata karşı gülen yüzümün eksilmesi,umudun yok olup ümitsizliğin bedduası
yokluğun kimsenin sucu olmayıp zamanın tek yükümlüsü...

gidişin, varlığının ağırlığı kadar olmamalıydı...

ve gidişine yazılacak cümleler bu kadar benden kaçamazdı...cümlelerimin en devrik halleri bile seni içerirken gidişine sadece boyun eğiyorum,hayata eğdiğim gibi...yine bilindik dram filmlerinde ki,üzülme her zaman mutlu olmanı istiyorum diyen repliklerin asla tükenmek bilmeyen isteklerin aslında hiç birinin gerçek olamayacağını bilipte görmezden gelmenin en kötü bedeli varlığımda ki gibi olda gizliydi.acaba varlığın varken anlamlıysa yokluğunda da anlamsız kalması niçin tuhaf...matematikte ki sıfır kadar tanımsızken kalbim birden iyi rol adam filmlerini taş çıkarak kıvama gelmesi..acaba ne olabilirdi ona yazılan senaryo...aşk bir cocuğun ağlaması olabilirmiydi başına gelecekleri önceden bilen...

“”yeni bir umut kapımda seninle birlikte var olmuştu,seninle birlikte yok oluyor şimdi..””

anlaşılamıyorum,soğuğun tıkırtısı,anlaşılamıyor rüzgarın esişi...üşüyen parmakların ceplere saklanıp,çıkmak istemeyişi...mesafeler dediğin nedir ki...çin’e aşmışsa bendim...mesafeler ayaklarıma kördüğüm mü olabilirdi...biçerdöverken ruhum...

oysa;

bütün cümlelerin yarım kaldığı bir rüyaydın sen...hiç uyanılmayan...!

böylesine delice susan zamanın,üzüntüsünü paylaşan akrepin ne derdi vardıda kendine sokup öldürdüğü,yelkovanın üretime gecmeyip kalben greve girdiği...yemeklerinden kesildiği...sanırım anlaşılamıyordu baharın aniden açan papatyaların haberci rüzgarları...gözlerimin uzaklara dalarken ki buğulu rüzgarların, bıraktığı garip bir izin acısını taşımaktayım ve ben hiç bilmiyorum bu rüzgarın saçlarımı arşınlayıp hayallerimi hortumunda yok edip benden uzaklara gitmesini... anlayamadığım bir zamanın anlayamadığım bir anısın...

yanlız yanan mum ışığının, karanlığa kendine bırakmasında ki karanlık var gözlerimde. .pencereme değen bir kuşun patilerinden kulaklarıma çınlatan tık tık sessinin sesime çarpıp kabullen demelerimin oluşumlarımı..derinleştikçe kalp derinleşiyor kelimelerimin manaları,satırlar aralarından başlayıp eslerden gecip paragraf başlarında bekleyen imlecimin hüznü...


yeni bir cümle yeni bir sensizlik var demek...
yeni bir harf yokluğuna şahit kılınıyor,bilinmezsizin..
yeni bir kelime yokluğunun en acı hali,
yeni bir satır sensizliğin arttığı bir depremin etkisi...
kalemimin gölgesinde sönüyorum..

tüm kuytularımdan yakalayan bir sancı,kıvranan içime sanki çoşan bir erozyon gibi...göz çukurlarımdan dışarı çıkan okyanusların kaçışları yüzümden...bal rengin dışarıya dökülerek beyazlaştığı hazin dolu sayfaların,en belirsiz şekilde ah edebilmek...yabancılaşan mutluluğun yabancılaşan bir resmi...aynamda ki ben değilim ben olamam diyen bir ben var şuan benimle beraber, bana karşı savaş acan,beni savunan...içimde ki boşluğunu doldurabilecek tutkularım yok..yeni bir merhabadan ümit besleyecek... kalemimin gölgesinden korkuyorken...

git;

git... ama göçmen kuşlarıyla leyleklerle git... bir çocuğun kandırılmasına tanıklık et de git... seni leylekler getirdi türküsünde de yaşa bende ki gibi... onların hasretiyle uç, uğur böcekleri gibi kırmızı kırmızı... kanatlarının altında ki sıcaklıktan ayrılma üşürsün gökyüzünde, acımasız karanlığa umut dolu gülümsemenle bak ve git... biran bile bükmeden boynunu, şarkılar türküler mırıldan da git... egeli şairin mısralarına ilham tozlarından dök ve git.. git ki yokluğun varlığın kadar anlam katmasın dünyama, gerçeklik ve hayali algılamamı aman bırakmadan git... sıradan gözlerimin yoğun duygular beslemesine izin vermeden, çöz kelimelerini ruhumdan çırılçıplak git... benliğini benliğimde yak da git, seni anımsatacak şeyleri bir yangının içine at da git... içinde kendime de yakdığım bir sigaranın ciğerlerini parcalanmasını tanıklık eden cihazlarda ki siyah beyaz fotoraflarda ki,karaltıda ,anlaşılamayan beyaz çizgilerin eksikliğinde git... git ki adın dönüşüm olmasın hayata karşı... git ki sana alışmak kaybetmekten daha ağır kalmadan git... ardına bile bakmadan,

yaprak dökümüne uğrayan kalbimin dizleri üzerine çöküşüne seyirci kalmadan git... git ki gözlerimde saklanan yağmur damlaları dünyama düşsün her gece, git ki susuz kalan ruhum yağmurlarında ıslansınlar, öylesine git ki ölüm bile kurtuluş kalmasın bu cana,cehennem azabından korkulu bir şekilde çığlıklar bırakarak git...dizlerimin üzerine çöküp , başımı bacaklarımın arasına alıp okyanusumun sıcaklığını hissetmeden git... titreyen dudaklarımdan veda sözlerini duyumsamadan git... git ki korkan yüreğim yaşamda ki son sevincini de gidişlere harcadığını bilsin, güneşler silinsin dünyamdan, karanlığın sevgisine bırak da git... boş bir mezarın içine at ve git...

git ki daha fazla alışmasın bu kalbim kalbine.. yüreğim yüreğinle daha fazla konuşmadan kalbime bıcağına saplada git... ya da olmadı al onu yanında beni kalpsiz bırakıpta git...seni hatırlatacak şarkıları gitarımın telleri üzerinden koparda git... git ki gelişin kadar anlamlı olsun gidişin, yokluğunu raks ettirecek amatörane şairler, seni kuracak cümleler bulamadan git.. başka ellerin başka gözlerin içine...kalbini kalbimden sök de git...içimde ki tutsaklı kalan sevgini bu canın içinden ayır da git... dokun ruhumda ki sana, onu oradan vurarak git gözlerinle...asık suratların mutsuz insanlara yenisine bir tane daha hediye et ve git.. zamanın kayboluş seslerinde...tıkırtılara aldırmadan çöz ve git beni... sensizliğinde...içinde...

dudaklarımda eriyen zamanın gitme şarkılarını dinlemeden vur gercekleri öyle git...kapıları yüzüme çarparak ellerime kelepce takarak beni ıssız çöllere atarak git..mecnunun olup çöllerden sana dualar okuyarak arşınlayım bu sensizliğin yollarını,ayaklarımı zehirle ve git...gördüğün her sürette ki özgürlü bakışaları sil ve git...git ki senli yaşamım sensizliği tatmasına seyirci kal, umutlarımı ellerinden at ve git kirlenmiş bir mendil gibi... suyu tükenen şişe gibi fırlat beni yol kenarlarına, köşelere, terleyen mutluluğum artıklığında devir gözlerini git...daha olmadı...çek kaşlarını yüreğime..ateş gözlerinle vur ve git...kırbaçlayan mutsuzluğuna yenisini bırakda  git...

gitmene çok nedenim var ama kalmana yok...görüyorsun ey baharların en hazin tablosunun içinde yaşayan mona lisanın şekillenen silüeti...

farkında olmadan sevmenin ne denli ağırlığında ki rezil korkularda, yaz sensizliği bir kere,yazılamayan yürek üzerine... aşk bu kadar basit olsaydı giden bu kadar hüzün katar mıydı bu ruha... düşlerim kadar karanlıktı gidişinin ayak sesleri,rüyalarım kadar kabus du sessizlikte ki ağlamaklı gözlerim.. keşkelerin bile avunarak kendini avuntulara bıraktığı matemli sevgi sözlerinde doğacak olan güneşin çıkacak olan sabahın gelecek olan trenin ölüm kokan gerçekliğini değiştiremeyecek kadar zayıf kalacağını bilincsizce yaşlanacak bir ruhun en tuhaf yankılarında,kulaklarını ellerinle kapat ve git...adımların seslerini ben yüreğimin içinde hissederim susan zamanın içinde...

yanımda var olan sensizliğin hayali...hiç bir an gercek olamasanda...hiç bir zaman olmasanda... pişmanlık  ve keşkeler cümlelerine gebe kalmadan tükenen zaman gibi avuclarımda... her anın bir değeri her cümlenin bir bedeli olduğu gibi...tükenen ömrümün tükenen bir aşkıydın izin verilmeyen...zamanın egemen olduğu mesafeli yolların, mağlubuyum artık... kurtulacak gücü ellerimden alan bir sabret cümlesinin sabır çekişlerinin beklemelisin diyen hüsnü kuruntularımın karayeller karşısında yok oluşlarından kırılan cam seslerini...

ruhumdan fışkıran bir sessizliğin müziğinde...bilmediğin bir dilde ölmenin en betimlemesiz yazılarından biri... hiç başlamayan bir aşkın bitiş hikayesi..

mutluluk maskelerinin en “Sadri Alışık” olanından takıp hayata dram filmleriyle oynama zamanı geldi...susan zamanın giden sevgilisine... ben yakınım sana sen bana kilometrelerce uzak... 


her seni düşündüğümde,yokluğuna gülümseyen gözlerle bakıcam “gerçekten iyiki seni tanıdım diyebilecek “kalbimle..!

şimdi gidebilir misin ki... ?

Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: Mavi_Kiyamet Date: November 18, 2009, 12:09:23 AM
yaşam bu kadar hayat doluyken ölüm neden yanlız...
yaşam bu kadar aşk doluyken ölüm neden kaçış
yaşam bu kadar armağan doluyken ölüm neden sağır
yaşam bu kadar sen doluyken ölüm neden anlamsız


süper yine ya Ağlıyorum. harika doLu sözLer ..  sen bir yazar oLmaLisin'ki InsaLLah oLursun
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: dorpıenm Date: November 18, 2009, 12:15:41 AM
: Mavi_Kiyamet  November 18, 2009, 12:09:23 AM
yaşam bu kadar hayat doluyken ölüm neden yanlız...
yaşam bu kadar aşk doluyken ölüm neden kaçış
yaşam bu kadar armağan doluyken ölüm neden sağır
yaşam bu kadar sen doluyken ölüm neden anlamsız


süper yine ya Ağlıyorum. harika doLu sözLer ..  sen bir yazar oLmaLisin'ki InsaLLah oLursun

teşekkür ederim düşündükleriniz için... bugüne kadar yazabildiğim en ağır yazı ve sözler... beğenmenize sevindim... elimden geldiğince karalıyorum birşeyler... bu baya uzundu. okuma zahmeti gösterdiğiniz için çok sağolun....  Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: KumraLim Date: November 20, 2009, 10:32:08 PM
yaşam bu kadar sen doluyken ölüm neden anlamsız


Süper Ya Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: dorpıenm Date: November 22, 2009, 09:07:23 PM
: KumraLim  November 20, 2009, 10:32:08 PM
yaşam bu kadar sen doluyken ölüm neden anlamsız


Süper Ya Gülmek :)
beğenmenize sevindim Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: -LoSS AnGeL- Date: November 22, 2009, 09:12:41 PM
tam anlamıyla baştan sona harikaydı Gülmek :)
betimlemeler o kadar güzel olmuş ki Gülmek :)
hayran kaldım doğrusu Gülmek :)
yüreğine sağlık Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: dorpıenm Date: November 22, 2009, 10:15:51 PM
: -LoSS AnGeL-  November 22, 2009, 09:12:41 PM
tam anlamıyla baştan sona harikaydı Gülmek :)
betimlemeler o kadar güzel olmuş ki Gülmek :)
hayran kaldım doğrusu Gülmek :)
yüreğine sağlık Gülmek :)

çok teşekkür ederim... beğenmeniz beni çok mutlu etti inan ki.. zaten yzılarımda betimleme kullanıyorum... ama hayran kalıncak kadar iyi değil yazım... gerçekten teşekkür ederim okumaya verdiğiniz değerden dolayı... Gülmek :) Utandım.
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: Mavi_Kiyamet Date: November 22, 2009, 10:17:39 PM
: dorpıenm  November 22, 2009, 10:15:51 PM
tam anlamıyla baştan sona harikaydı Gülmek :)
betimlemeler o kadar güzel olmuş ki Gülmek :)
hayran kaldım doğrusu Gülmek :)
yüreğine sağlık Gülmek :)

çok teşekkür ederim... beğenmeniz beni çok mutlu etti inan ki.. zaten yzılarımda betimleme kullanıyorum... ama hayran kalıncak kadar iyi değil yazım... gerçekten teşekkür ederim okumaya verdiğiniz değerden dolayı... Gülmek :) Utandım.
hayran kaLan kisi coktur eminim Gülmek :) yaziLariniz iyi oLmasa yeni yaziLarini okumak istemezdik Göz Kırp. ama istiyoruz Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: dorpıenm Date: November 22, 2009, 10:20:42 PM
: Mavi_Kiyamet  November 22, 2009, 10:17:39 PM
hayran kaLan kisi coktur eminim Gülmek :) yaziLariniz iyi oLmasa yeni yaziLarini okumak istemezdik Göz Kırp. ama istiyoruz Gülmek :)

bilmem hiç bu konuda araştırma yapmadım... ama beğenenler vardı bende hep kendime sade bir yazı diyip susuyordum... yazılarıma ve içindekilere verdiğiniz değerden dolayı teşekür ederim... bende elimden geldiğince güzellerinden eklemeye çalışıyorum... birazdan bir tne daha güzel yazımı eklemeyi düşünüyorum...  Utandım. Gülmek :)
Ynt: Susan Zaman Ve Giden Sen By: Mavi_Kiyamet Date: November 22, 2009, 10:27:57 PM
: dorpıenm  November 22, 2009, 10:20:42 PM
hayran kaLan kisi coktur eminim Gülmek :) yaziLariniz iyi oLmasa yeni yaziLarini okumak istemezdik Göz Kırp. ama istiyoruz Gülmek :)

bilmem hiç bu konuda araştırma yapmadım... ama beğenenler vardı bende hep kendime sade bir yazı diyip susuyordum... yazılarıma ve içindekilere verdiğiniz değerden dolayı teşekür ederim... bende elimden geldiğince güzellerinden eklemeye çalışıyorum... birazdan bir tne daha güzel yazımı eklemeyi düşünüyorum...  Utandım. Gülmek :)
dört gözle bekLiyoruz Gülmek :)

SiteMap - İmode - Wap2