0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri  (Okunma Sayısı: 1950 Kere Okundu.)
« : Mart 21, 2009, 09:37:14 ÖS »

x[BLack RoSe]x
*
Üye No : 2816
Yaş : 34
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 901
Mesaj Sayısı : 12 413
Karizma = 13


1. Uluslararası Hukuk: Uluslararası Hukuk denilen hukuk dalının geleneksel konusu devletler arasındaki ilişkileri düzenlemektir. Bu nedenle, bu hukuk dalına “Devletler Hukuku” ya da “Devletler Umumi Hukuku” denir. Tam anlamıyla devlet niteliğinde olmayan, ama devlete benzer statüde bazı varlıklar da görülebilmektedir.

Geleneksel anlayışa göre, devletlerin ve devlete benzeyen varlıkların birbirleriyle ilişkilerinde hangi kurallara uyulması gerektiğini, hakların ve yükümlülüklerin neler olduğunu saptayan hukuk dalı Uluslararası Hukuktur. Uluslararası hukuk, devletlere, uluslararası örgütlere, devlet niteliği kazanmamış örgütlenmiş toplumlara ve uluslar arası toplumun bütününün genel çıkarlarını ya da paylaştığı değerleri ilgilendiren bireylere ilişkin durumlarda doğrudan bireylere yönelik kuralları kapsamaktadır. Dünyanın gelişen ilişkilerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere devletlerin kurduğu fakat devletlerden ayrı bir kişiliğe sahip olan milletlerarası teşkilatlar da gittikçe artan oranda milletlerarası toplumda yer almakta ve onu çeşitlendirip zenginleştirmektedir.

2. Uluslararası Hukuk Kuralları Arasında Hiyerarşi

Kaynaklar arasındaki hiyerarşi denince, birbirine aykırı hüküm taşıyan ve aynı olaya uygulanması gereken antlaşma, teamül ve genel hukuk ilkelerinden hangisine öncelik verileceği ilk akla gelen düşüncelerdir. Burada sorabileceğimiz en basit sorulardan biri “Genel hukuk ilkeleri ile diğer kaynaklar çatışırsa ne olur?”

Mahkeme kararları ile doktrin milletlerarası hukukun yardımcı kaynak olduğunu ve bu sebeple bunlarla diğer kaynaklar arasında bir çatışma olamayacağını hemen hatırlatmakta yarar vardır.

Kaynakların hiyerarşisi konusunda farklı farklı görüşler olmakla beraber, milletlerarası hukuk kendisi kurallar hiyerarşisi ile ilgili açık kural koymamaktadır. Farklı görüşlerden pozitivist hukukçuların oluşturduğu akımın üstlendiği düşünce; milletlerarası hukuk kuralları arasında bir hiyerarşi olmaması gerekir. İç hukuktaki hiyerarşinin sebebi merciler olduğundan ve milletlerarası hukuk dalında ise kuralları koyan meriler arasında bir hiyerarşi yoktur. Bu görüşe göre antlaşma ile teamül arasında bir ast-üst ilişkisi yoktur. Bununla beraber, bazı milletlerarası hukuk kurallarının açık kesin ve ispata gerek göstermeyen ve anayasal olduğu ve diğer kurallardan daha esaslı ve daha önemli oldukları ve onlardan önce geldikleri de kabul edilmektedir. Mesela Birleşmiş Milletler(BM) Antlaşmasının 103. maddesi, bir üye devletin BM Antlaşmasından doğan yükümlülükleri ile sıradan antlaşmalardan doğan yükümlülükleri arasında bir çatışma olursa, Antlaşma yükümlülüklerinin üstün olacağını öngörmektedir.

Milletlerarası hukukun bazı kuralları daha temeldir ve önemlidir. Mesela jus cogens kurallara aykırı antlaşmalar ve teamüli kurallar olamaz, olurlarsa batıl olurlar.

3. Uluslararası Hukuk Ve İç Hukuk

Uluslararası hukukla iç hukuk değerlendirmelerini yaparken karşımıza iki ihtimal çıkar: i)ya bu iki hukuk düzeni birbirinden bağımsız, ayrı iki düzeni oluşturmaktadır ii)ya da bir takım farklılıklara rağmen iki hukuk düzeni de bir bütünün parçalarıdır. Şimdi u konudaki görüşleri maddeler halinde inceleyelim.

a)İkici (dualiste) görüş

Bu görüşe göre, uluslar arası hukuk ile iç hukuk birbirlerinden farklı ve bağımsız iki ayrı hukuk düzenini oluşturmaktadır. Bu görüşün savunucuları, ki en bilinenleri Alman hukukçu H. Tripel ile İtalyan hukukçu D. Anzilottidir, görüşlerini iki temel nedene dayandırmaktadırlar. Birinci neden, kapsadıkları alanlarla ilgilidir. Yani iç hukuk daha çok tüzel kişilerle ilgilenirken, uluslar arası hukuk ise genellikle devletler arasındaki ilişkileri düzenlemektedir. İkinci neden ise, söz konusu hukuk düzenlerinin kaynaklarının farklı yerlerden doğmuş olmalarıdır.

Bu görüşü kabul edilirse şu sorunlarla karşılaşırız: en başta ikisi de farklı hukuk düzenleri oldukları için uyuşmazlıkları söz konusu olamayacaktır. İkinci olarak ise; bir hukuk düzeninde oluşturulan kuralların, kural nitelikleriyle ötekinde hukuksal etkiler doğurması mümkün olamayacaktır.

b)Tekçi (moniste) görüş

Tekçi görüşe göre dünyada varolan hukuk düzeni tek bir düzen olup, uluslararası hukuk ve iç hukuk düzenleri bu bütünün birbirinden bağımsız birer parçalarıdır. Bu noktada ise üstünlük sorunu ortaya çıkıyor. Bu konuda da iki görüş vardır. i)ulusla arası arena da devletten üstün bir varlık yoktur. ii)iç hukuk uluslararası hukuka üstündür. Bu görüşü savunanlar ise iki ana okul çerçevesinde toplanmışlardır.

A- Gerçekçi (realiste) okul görüşü
B- Normcu (normativiste) okul görüşü

Yukarıda ana hatlarıyla belirtmeye çalıştığımız kuramsal görüşlerden hiçbiri uygulanan hukuku tam olarak yansıtmamaktadır. Uygulama uluslar arası hukuk ile iç hukuk düzenleri arasında her hangi birinin ötekine genel ve ilkesel üstünlüğüne kesin karar verme olanağı tanımadığı ortaya çıkmaktadır. Uluslararası hukukun iç hukuk düzenlerine üstünlüğü bir konuda genel bir biçimde kabul edilir: uluslararası sorumluluk.

Uluslararası hukuk ile iç hukuk arasında ilişkilerde her devletin durumunu özel olarak değerlendirmek gerekir.

II. Uluslararası Hukuk Ve Türk Hukuku

1.Anayasa Hükümleri

1982 Anayasasını incelediğimiz zaman, uluslararası hukukun, Türk hukuk düzeninin bir parçası olduğu yönünde herhangi bir genel ilkeye rastlanmamaktadır. Buna karşılık Anayasanın 90. maddesinde Türkiye’ nin taraf olduğu antlaşmaların yasa hükmünde olduğunu söyleyerekten, antlaşmaların iç hukukumuzda doğrudan etki doğurmasını kabul etmiş bulunmaktadır.

1982 Anayasası

m.90: “Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak antlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticari yada teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan antlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yükleme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunamamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu antlaşmalar, yayımlarından başlayarak ili ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir antlaşmaya dayanan uygulama antlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticari, teknik veya idari antlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticari veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren antlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü antlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.

Aynı şekilde Anayasanın 15, 16, 42. ve 92. maddelerinden kimi sınırlı konulara ilişkin olarak uluslararası hukuk kurallarının Türk hukuk düzenin de doğrudan hüküm doğuracağı ortaya çıkmaktadır. Anayasamızın 15. maddesi savaş, seferberlik, sıkı yönetim ya da olağanüstü durumlarda temel hak ve özgürlüklerin, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla sınırlandırılabileceğini kabul eder. 16. maddede ise temel hak ve hürriyetler, yabancılar için milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlandırılabileceğini kabul eder. 42. maddede; Türkçe’den başka hiçbir dilin eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarının ana dili olarak okutulmayacağını belirtir. 92. maddede ise uluslar arası hukuka iki gönderme yapılır. Birincisi; savaş ilanı konusunda T.B.M.M.‘nin yetkili olduğunu bildirir, ikincisi ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine yada yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’ de bulunmasına izin verme yetkisinin T.B.M.M.’ye ait olduğunu söyler.

2.AİHS(Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi)

Uluslararası sözleşmeler; imzacı devletlerin tek taraflı taahhütlerini içeriyorken, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi taahhütlere bağlılığı denetleme sistemi kurmasıyla, sözleşmelere ciddi bir yenilik getirmiştir.

Türkiye 1954 yılında imzalayıp onayladığı AİHS' nin, 1987 yılında Komisyonun ve 1989 yılında Divan’ın yargılama yetkisini tanımasıyla denetleme sistemine dahil olmuştur.

Avrupa’nın birleşmesi yolundaki düşünceler üzerine bir araya gelen devletler, daha yakın birliğe kavuşturacak örgüt kurma amacıyla Avrupa Konseyi Statüsünü 1949 yılında imzalamışlardır. Aynı yıl içinde sözleşme hazırlanmasını kararlaştırmışlar ve Türkiye dahil on iki üye ülke, AİHS'ni imzalamışlardır.

Sözleşme 1953 yılında yürürlüğe girmiş, TBMM'si 1954 yılında 6366 sayılı kanunla sözleşmeyi onaylamıştır.

Sözleşmenin girişinde; Konseyin amacının üyeler arasında daha sıkı birlik kurmak olduğu, bu amaca ulaşmak içinde İnsan Hakları Evrensel Bildirisindeki hakların her yerde etkin olarak uygulanması, insan hak ve özgürlüklerinin korunması ve geliştirilmesi bunun içinde hakların güvenceye kavuşturulmak istenildiği açıklanmıştır» Sözleşmenin 1.maddesi, hakların üye devletlerin sınırları içindeki herkese tanınacağına amirdir.

Sözleşmenin 52.maddesi, üye devletlere sözleşme hükümlerinin kendi iç hukuklarında fiilen nasıl uygulanmasını sağladıkları konusunda açıklama yapma yükümlülüğü getirmiştir.

Sözleşmenin 55.maddesi, sözleşmenin yorum ve uygulamaları hakkındaki uyuşmazlıklarda, üye devletlerin kendi aralarında ikili anlaşma yapabilmelerini sınırlamaktadır.

Bu sözleşme, Konsey üyesi ülkelerin imzalarına isteğe bağlı olarak açık bırakılmış, keza önceden haber vermek şartıyla sözleşmeye taraf olmaktan vazgeçme imkanı da vermiştir.(söz.58, 59)

Zaman içinde sözleşmede değişiklik yapan veya maddi kurallar, haklar tanıyan, ek protokoller üye devletlerin imzasına açılmıştır. Protokollerin maddi ve usul kurallarının, sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, sözleşmenin bütün hükümlerine tabi olduğu belirtilmektedir, (l. ek protokol m.5 vd.)

Türkiye, yargı yetkisini tanıyan beyanında, bazı çekincelerini bildirmiştir. Buna göre, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde, askeri personelin hukuki statüsü ve disiplin sistemiyle ilgili konularda, demokratik toplum kavramının T.C. Anayasasında ki ilkelere uygun yorumlanması gibi çekinceler sunmuştur. Bakanlar Kurulunun 1992 yılındaki kararıyla, söz konusu çekincelerini kaldırdığını Konseye bildirmiştir.

3.Anayasa ve AİHS ilişkisi

Anayasamız açıkça AİHS' ne kanun gücü vermiş olmakla beraber, anayasaya aykırılığının ileri sürülememesi özelliği vererek, kanundan daha güçlü hale getirmek istemiştir. Bu durumda anayasaya aykırı AİHS' si hükümlerinin yürürlükte kalacağı kabul edilmiştir. Sözleşme hükümleri anayasaya aykırı olsa dahi geçerli mevzuat olarak yürürlükte kalmasının yanında, Türk kanunlarında değişiklik getirdiğinde sonraki kanun olma özelliği nedeniylede, kanun hükmünü zımmen ilga etmiş olacaktır. TBMM bir kanunu değiştirme yetkisine sahip olmasına karşın, sözleşmeyi değiştirme yetkisine sahip değildir. Yine Anayasa hükümlerini değiştirebilen TBMM, sözleşmede değişiklik yapabilme yetkisine sahip değildir. Ayrıca, Türkiye sözleşmeyi onaylayarak, Anayasada dahil iç hukukun sözleşmeye uygun olması taahhüdünde bulunmuştur. Anayasadan kaynaklanan bir hak ihlali halinde dahi, AİHM sözleşmeye aykırılık tespiti yaparak Türkiye’yi mahkum edebilmektedir. Türkiye Anayasası da dahil bütün mevzuatının sözleşmeye uygun olacağı taahhüdünde bulunmuş, ihlal halinde de yargılanmayı kabul etmiştir. Dolayısıyla Anayasanın temel hak ve özgürlükleri ve protokoldeki maddi hükümler ve sözleşmenin hükümlerine uygun olmak zorundadır.

Buradan şu sonuç açıkça çıkmaktadır ki, sözleşme hükümleri anayasanın hükümlerinden yukarıda korunmaktadır. Bu nedenle AİHS'nin etkisi, değeri, sonucu itibariyle Anayasadan üstün norm niteliğindedir. Yani normlar basamağında en üst sırada AİHS bulunmaktadır. Bu yorum Avrupa Konseyi statüsünün amacı ve sözleşme ile sağlanmak istenilen hukuk birliği amacına da uygundur. 800 milyon Avrupa’ nın insan hakları kapsamlı ortak hukuku nitelemesi de böyle olmayı gerektirir. Ayrıca devletlerin birbiri aleyhine sözleşme hükümlerini ihlal halinde AİHM' ne başvurmaları da bu yorumu doğrulamaktadır.

Anayasa Mahkememiz, hukuk devleti tanımını yaparken "anayasanın açık hükümlerinden önce hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerin benimseyip uyduğu ilkelere uygun olması gerektiğini belirtmiştir. Bu yorum sözleşmelerin anayasadan önceliği bulunduğunu dolayısıyla anayasadan üstün norm kabulünü doğrulamaktadır. Türkiye de başlayan bu tartışmada, değişik görüşler savunulmakta değişik ülkelerdeki gibi farklı eğilimler zamanla değişmektedir. Sözleşme ve AİHM kararlarına uyma yükümlülüğü her devletçe kabul edilmesine karşın sözleşmelerin normlar hiyerarşisindeki yeri genellikle tartışma konusu olmuştur. Her ülkede anayasa gücünde olduğu, kanun ile anayasa arasında olduğu, anayasa üstü olduğu yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Almanya da, sözleşmelerin dayanağı olan anayasa gücünde olması görüşü genel kabul görmüştür. .İsviçre de, uluslararası hukukun iç hukuka önceliği temel ilkesinden hareket edilmektedir. İsviçre ceza yargılaması açısından sözleşmeler anayasaya eşdeğer görülmektedir.

İspanyada AİHS' nin anayasadan üstün olduğu ağırlıklı olarak kabul edilmiştir, İspanyada anayasanın da sözleşmeye uygun yorumlanması görüşü geçerlidir.

Avusturya Hükümeti bir dava nedeniyle Bakanlar Komitesine yaptığı açıklamada, AİH Sözleşmesinin maddi hükümlerinin Avusturya anayasa hukukunun bir parçası olduğundan, ulusal mahkemelerce doğrudan uygulanacağını bildirmiştir. Sözleşmeyi anayasasına eşdeğer gören Avusturya, yasalarında sözleşmeye uygun olması gerektiği yolunda düzenleme yapmıştır.

Hollanda anayasasına göre sözleşmelerin anayasanın üzerinde olduğu yalnızca nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi, gerekmektedir. Bir dava nedeniyle Hollanda Hükümetinin Bakanlar Komitesine yaptığı açıklamada, Sözleşmenin iç hukukta doğrudan uygulanabilir olduğunu ve mahkemelerce de böyle uygulandığını bildirmiştir. Sözleşmelerin anayasa karşısındaki yeri, tartışmayla sonuçlanabilecek kapsam, ve nitelikte değildir. Bir anlamda bir tercih yapılarak konunun anayasa düzeyinde açık düzenlemeye kavuşturulması ihtiyacı gözükmektedir.

Ancak, 41 üye ülkenin anayasalarının da, sözleşmeye uygun olma yükümlülüğü ve uyulmadığında da mahkemece yargılanarak mahkum olabilmesi ayrıca anayasada dahil sözleşmeye uygunluk denetimi sistemi sözleşmelerin anayasadan üstün olmasını zorunlu kılmaktadır kanısındayım. Nitekim Türkiye anayasası da, sözleşmeden esinlenmekten öteye tıpkı alıntılar yaparak sözleşmeyi anayasal hüküm haline getirmeye çalışmıştır. Diğer üye ülkelerde de bu yöndeki gelişmeler görülmekte ve hukuk birliği sağlanarak Avrupa Konseyinin asıl amacına yaklaşılmaktadır. Sözleşme kısaca 41 üye ülkenin insan hakları anayasası olarak görülmelidir.

4.AİHS’ nin Ülkeler Açısından Yorumu

AİHS ülkeler açısından iki türlü yorumlanmıştır.

a)Yasalar Üstünde Değer Taşıdığı Ülkeler

Avrupa Sözleşmesi’nin “Parlamento’ nun çıkardığı olağan yasalar” üzerinde bir yerde bulunduğunu ülkelere örnek olarak Avusturya, Hollanda ve Fransa verilebilir.

4 Mart 1964 tarihinde, Avusturya Parlamento’ su Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Anayasal değer kazandıran bir Anayasa değişikliği kabul etmiştir. Böylece AİHS Avusturya’ da yasaların uymak zorunda oldukları bir üst kural olarak yer almaktadır.

Hollanda da ise, Anayasa’nın 66. maddesi, Hollanda iç hukuku ile sözleşmelerden kaynaklanan Uluslararası Hukuk arasındaki ilişkilerde, “krallık içinde yürürlükte olan yasal hükümlerin, yürürlüğe girişlerinden önce ya da sonra onaylanmış olsun, kişilere hak ve yükümlülükler getiren bir sözleşmenin hükümleri ile çelişmeleri durumunda uygulanma imkanı kalmaz.” Diyerek, AİHS’ nin ülke hukuk düzeyinde en üst derecede kural olarak uygulanacağını göstermektedir.

Fransa da ise biraz daha uzun bir süreçten sonra, 20 Ekim 1989 tarihli “her halükarda yasaya karşı uluslararası antlaşmanın uygulanması gerektiği” gibi bir kararla, bu konudaki tartışmalar sonlandırılmış olup, AİHS’ yi yasaların üstünde uymak zorunda oldukları bir üst kural olarak görmüşlerdir.

b)Olağan Yasalara Eşdeğer Taşıdığı Ülkeler

Usulüne göre yürürlüğe girmiş Sözleşmenin yasa değeri taşıdığı ülkelere örnek olarak Federal Almanya ve Türkiye’ yi verebiliriz.

Almaya Anayasasının 59. maddesinde Almayan’ da Sözleşmenin federal yasa değerinde olduğu kabul edilmiştir.

Asıl konumuz olan AİHS’ nin Türk hukukundaki yerini ise Anayasamız 90. maddesinde belirtmiştir: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya’ ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.”

5.AİHS’ nin Türk Hukukundaki Yeri

AİHS’ nin Türkiye Anayasasındaki bu konumu hakkında farklı düşünceler mevcuttur. Yukarıda da değindiğimiz gibi, bir grup AİSH’ nin Türkiye’deki uygulamasının yasa değerinde olduğudur. Bir başka grup ise AİHS’ nin, Anayasa üstü olup normlar hiyerarşisinin en üst noktasında bulunduğudur.

AİHS’ nin Türk hukukunda yasalarla eşit değerde olduğunu ileri sürenlerin söylemlerini şöyle özetleyebiliriz:

“Anayasamızda antlaşmaların Anayasaya aykırılıklarının öne sürülememesinin öngörülmesi olgusunun antlaşmaları yasalarımıza üstün tuttuğu yolunda yorumlanamayacağı, Anayasamızda antlaşmaların “kanun hükmünde” olmalarının değil, ama yasaların üstünde olmalarının açıkça öngörülmesi bir mantık gereği olmaktadır. Nitekim antlaşmaların kimi koşullarda yasaların üstünde kabul eden Fransız Anayasasında (madde 55) bu durumun açıkça bildirildiği görülmektedir. Oysa, Türk Anayasasında bu yola başvurulmaması bu hükmün başka amaçlarla ilgili düşünüldüğünü ve antlaşmaların yasalara üstünlüğü konusunda herhangi bir anlam taşımadığını göstermektedir. İkinci olarakta anayasamızın sonradan çıkartılacak bir yasanın varolan bir antlaşmaya aykırı olmayacağı yönünde herhangi bir hüküm içermemesi karşısında bu yolla yapılacak bir yasanın, ortaya çıkaracağı uluslararası sorumluluk sorunlarına rağmen iç hukuk düzenimizde geçerli olması gerekmektedir. Sonuç olarak, Türk hukuk düzeninde antlaşmalarla yasalar eşdeğerli olarak kabul edilip, ilke olarak, birinin ötekine üstünlüğü yoktur. Bunun tek kural dışılığını anayasamızın 15, 16,, 42 ve 92. maddelerde düzenlenen konularda varolan yada yapılacak olan antlaşmalar oluşturmaktadır.

İkinci görüşü iddia edenlerin ileri sürdükleri düşünceyi şöyle özetleyebiliriz:
“Anayasamız, sözleşmelerin kanun hükmünde olduğunu belirttikten sonra, anayasaya aykırılığının iddia edilemeyeceği özelliği vererek yasa üzerinde bir konuma getirmiştir. Anayasa tasarısı hazırlanırken, sözleşmelerden alıntı yapmaktan öteye uygunluk sağlanmaya çalışılarak AİHS rehber kabul edilmiştir. Sözleşmenin 1.maddesi iç hukuk kurallarımızın sözleşmeye uydurulacağı taahhüdünü içerdiği gibi, AİHM' nin yargılama yetkisi tanınarak sözleşmeye aykırılık halinde müeyyideyle karşılaşmak kabul edilmiştir. Yine sözleşmenin 41 inci maddesi uyarınca sözleşmenin yorumu ve uygulanması konusunda AİHM’ nin yetkisin kabulü sözleşmenin üst norm olarak, kabulünü gerektirmektedir. Üye devletlerin sözleşmeye aykırı uygulamaları ve mevzuatı olan diğer üye devleti şikayet hakkı sözleşmenin bir anlamda insan hakları anayasası düzeyinde olduğunu göstermektedir. İhlal doğrudan anayasadan kaynaklandığında, AİHM' nin sözleşmeye uygunluk denetimi yapması, anayasanın sözleşmeye uygun olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasanın ulusal merciiler de değiştirilebilmesine karşın sözleşmenin ancak üye ülkelerin uluslararası organlarınca değiştiriliyor olması sözleşmeye değiştirilemez bir güç vermektedir. Sözleşmenin yapılış şekli itibariyle devletler topluluğunca yapılması, bir devlet hukuku olan anayasadan üstün tutulmayı gerektirmektedir. Avrupa Konseyinin kuruluş amacının hukuksal birliği sağlamak olması bu ortak hukukun üye devlet anayasasından üstün tutulmayı zorunlu kılar. Anayasanın hükümleri de dahil iç yargı yolunun tüketilmesi, sözleşmeye aykırılığın ulusal sınırlar içinde giderilmesini amaçladığından anayasa sözleşmenin değer olarak altında olmayı gerektirir. Sözleşmenin özelliği, AİHM 'nin kararlarının etki ve değeri ve Bakanlar Komitesinin sözleşmeye ve mahkeme kararına uygunluğu sağlama görevi sözleşmenin anayasalardan üstünlüğünü kabul etmeyi zorunlu kılmaktadır. Anayasaya aykırı olsa da geçerli AİHS, Anayasanın üzerinde olup, normlar hiyerarşisinde en üst norm niteliğindedir.
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri
« Posted on: Nisan 20, 2024, 06:00:51 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri e-book, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri programı, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri oyunları, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri e-kitap, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri download, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri hikayeleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri resimleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri haberleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri yükle, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri videosu, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri şarkı sözleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri msn, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri hileleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri scripti, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri filmi, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri ödevleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri yemek tarifleri, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri driverları, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri smf, Aihs'nin Türk Hukukundaki Yeri gsm
Yanıtla #1
« : Mart 28, 2009, 10:11:17 ÖS »

[-By*FoR1cİn-]
*
Üye No : 15920
Yaş : 28
Nerden : Rize
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 145
Mesaj Sayısı : 4 162
Karizma = 6625


önemli yeri varmış

Forum webcanavari rapcanavari rockcanavari kadincaforum mp3 film driver notebook xp vista sohbet radyo arkadaşlık ortam 4 yaşındayız emo awatar emo resim ceza ayben sagopa kolera pit10 şanışer mp3canavari video
Yanıtla #2
« : Temmuz 28, 2011, 04:15:18 ÖS »

EmpaThy
*
Üye No : 79937
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 167
Mesaj Sayısı : 2 272
Karizma = 30


Emeğine sağLık, teşekkürLer.
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  



Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular