| 
								|  |  |  | 
 
 Ah Ulan Rıza 
 Neden hala gelmedi... Yoksa
 Saati mi şaşırdı bu hıyar?
 Gerçi hiç saati olmadı ama en azından
 Birisine sorar...
 Cebimde bir lira desen yok!
 Madara olduk meyhaneye
 Ah eşşek kafam benim..
 Nasıl da güvendim bu hergeleye!..
 Gelse balığa çıkacaktık,
 Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık...
 Kafamız tam olunca şarkılar döktürüp
 Enteresan hayallere dalacaktık...
 Bu sandalı geçen hafta denk getirdik
 Çalıntıdan düşürdük...
 Arkadaşlar ısrar etti,
 Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük...
 Saat sekizde gelecekti,
 Bana birkaç milyon borç verecekti..
 Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
 Onun peşinden mi gitti?...
 Eğer öyleyse yandık,
 Gudubet gene yaptı yapacağını!..
 Geçen sene de merdivenden itip
 Kırmıştı Rıza’nın bacağını...
 Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
 Ya horlarken Rızayı boğacak..
 Bak şimdi acıdım, aşk olsun adama...
 Ben olsam vallahi başedemem!...
 Hele beş tane velet ki boy boy,
 Allah'tan düşmanıma dilemem!...
 Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur,
 Herkesin suyuna gider...
 Yoksa, kalıba vursan hani,
 Tek başına on tane adam eder!...
 Bir keresinde, hiç unutmam
 Üç-beş zibidi haraca dadandı;
 Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi
 Herifleri hastaneyi kadar kovaladı!.
 Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik,
 aynı kafadaydık...
 Orta ikiden bıraktık, matematik ağır
 geliyordu
 Biz başka havalardaydık...
 Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
 Aynı takımı tutardık...
 Fener'in her maçına iddialaşıp
 Millete az mı yemek ısmarladık!.
 Bir tek askerde ayrıldık,
 Bana Bornova düştü, Ona Gelibolu..
 Döner dönmez evlendirdiler
 En büyük salaklığı da bu oldu!.
 Bense hiç düşünmedi, .zaten param yoktu.
 Hep tek tabanca gezdim...
 Benim beğendiğimi annem istemedi
 Onun gösterdiğini ben sevmedim...
 Neyse, bunlar derin mevzu..
 Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek..
 Ufaktan yol alayım
 Anam evde yalnız, şimdi merakından ölecek!
 Gittim, vurup kafayı yattım,
 Rüyamda gördüm gülümseyerek geldiğini
 Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp
 Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!..
 Vay be Rıza!..
 Sonunda sen de düşüp gittin azrailin peşine!
 Dün, boşuna günahını almışım,
 Ne olur kızma bu kardeşine...
 Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler
 Ne kolay söylediler!..
 Sanki dev bir taş ocağını
 Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!...
 Ah dostum... O kocaman gövdene
 O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?.
 O zalim tabutun tahtalarını
 Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?
 Yani sen şimdi gittin, yani yoksun, yani
 Bir daha olmayacak mısın?
 Yani bir daha borç vermeyecek
 Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?.
 Peki, beni kim kızdıracak,
 Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
 Peki, beni bu köhne dünyada
 Senin anladığın kadar kim anlayacak?.
 Ulan Rıza... Ne hayallerimiz vardı oysa,
 Ne acayip şeyler yapacaktık..
 Totoyu bulunca dükkan açacak,
 Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık..
 Talih yüzümüze gülecekti be,
 Hafta sonu iki yavru kapıp
 Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!.
 Ah ulan Rıza...
 Bu mahallenin nesini beğenmedin de öte
 yere taşındın?
 Arasıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
 Benim en kral arkadaşımdın!..
 Ah ulan Rıza...
 Ben şimdi bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
 Senden ayrılacağımı sanma,
 Bir kaç güne kalmaz ben de gelirim!..
 Yusuf Hayaloğlu
 
 |