0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: Ağız Ile Ilgili Deyimler  (Okunma Sayısı: 2625 Kere Okundu.)
« : Aralık 06, 2014, 11:29:55 ÖS »

imge34
*
Üye No : 117785
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 6024
Mesaj Sayısı : 10 493
Karizma = 36677


Ağız İle İlgili Deyimler


* (birine) ağzının payını (ölçüsünü) vermek


verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek: “İyi oldu ağzının payını verdiğim, artık bana karşı daha dikkatli olur.” -A. Ümit.


* (birini) ağzına baktırmak


kendini zevkle dinletmek.


* (birinin) ağzına bakakalmak


sözlerine hayran olmak.


* (birinin) ağzına bir parmak bal çalmak


birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak: “Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar.” -H. R. Gürpınar.


* (birinin) ağzına sakız olmak


dedikodusuna konu olmak.


* (birinin) ağzına tükürmek


hakaret ederek uyarmak.


* (birinin) ağzından


1) birisinden dinleyerek: Bu şiiri Âşık Veysel’in ağzından yazdım. 2) adına.


* (birinin) ağzından kapmak


1) birinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla ona sezdirmeden öğrenmek: “Bütün bu lafları harfi harfine Fatma Hanım’ın ağzından kapmış, bana kendi sözleri imiş gibi tekrar ediyor.” -Y. K. Karaosmanoğlu. 2) birinin konuşmasını keserek kendisi söze başlamak.
* (birinin) ağzından lokmasını almak


birinin hakkı olan şeyi ondan almak.


* (birinin) ağzını bağlamak


bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak: “Ortağım burada kocama basmış büyüyü, basmış büyüyü. Dilini, ağzını bağlamış adamcağızın.” -R. N. Güntekin.


* (birinin) ağzını bıçak açmamak


üzüntüsünden söz söyleyecek durumda olmamak: “O gittiği günden beri Zeynep kadının ağzını bıçak açmıyor.” -Y. K. Karaosmanoğlu.


* (birinin) ağzını dilini bağlamak


birini konuşamaz duruma getirmek: “O şıllık basmış büyüyü, adamcağızın ağzını dilini bağlamıştı.” -R. N. Güntekin.


* (birinin) ağzını kapamak


kendisine çıkar sağlaması için bir kimseyi susturmak.


* (birinin) ağzını kullanmak (satmak)


birinin söylediklerinin aynısını söylemek.


* (birinin) ağzını tıkamak


sözünü kesmek, susturmak.


* (birinin) ağzının içine bakmak


1) ne söyleyeceğini beklemek; 2) onun sözüne göre davranmak.


* (birinin) ağzının içine girmek


1) çok yanaşmak, iyice sokulmak; 2) hayranlıkla, büyük bir zevkle seyredip dinlemek.


* (birinin) ağzının kokusunu çekmek


birinin her türlü isteğine, kaprisine boyun eğmek: “Onca yıl gurbetin kahrını, gâvurun ağzının kokusunu çekmiştik.” -M. İzgü.


* (birinin, birilerinin) ağzına düşmek


dile düşmek: “Doğrusu ben ne güzelliğimin ne de ilmimin kimsenin ağzına düşmesine razı değilim.” -E. İ. Benice.


* ağzını mühürlemek


konuşmamak, susmak: “Yine o değişmeyen ızdırap ile ağzını mühürler.” -Y. Z. Ortaç.


* ağzını sıkı (pek) tutmak


sır vermemek.


* ağzını toplamak


söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek: “Evvela ağzını topla! Ağzını bozarsan ben de senden aşağı kalmam.” -S. F. Abasıyanık.


* ağzını tutmak


1) boşboğazlık etmemek; 2) kötü söz söylememek; 3) bir konuda arzu edilmeyen düşüncelerin açığa çıkmasını susarak önlemek.
* ağzının içi yangın yerine dönmek


ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek: “Ağzımın içi yangın yerine dönüp yine de ağrılar kesilmeyince çok sıkıntılı bir vaziyete düştüm.” -R. N. Güntekin.


* ağzının içine baktırmak


sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek.


* ağzının kâhyası olmak


birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak.


* ağzının mührü ile


oruçlu olarak.


* ağzının payını (ölçüsünü) almak


verilen karşılıkla bir kimseye söylediğine veya yaptığına pişman olmak.


* ağzının perhizi yok


“ağzına geleni söyler” anlamında kullanılan bir söz.


* ağzının suyu akmak


çok beğenip istemek, imrenmek: “Bu ziyafete elimiz erişmiyor, uzaktan ağzımın suyu akıyor.” -R. N. Güntekin.


* ağzının tadını bilmek


1) güzel yemeklerden anlamak; 2) her şeyin güzelini, iyisini bilmek, anlamak: “Demek sen artık ağzının tadını bilmiyorsun! Demek senin hiçbir zevkin kalmamış!” -A. Ş. Hisar.


* ağzıyla içmesini bilmek


sözünü, sohbetini karşıdaki kişiyi incitmeyecek bir biçimde ayarlamak.



* ağzıyla kuş tutsa…


“ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse” anlamında kullanılan bir söz: “Aktör, o her günkü pırtısını giyip de sahneye çıkarsa, ağzıyla kuş tutsa seyirciye Demirhane Müdürü olduğunu yutturamaz.” -S. F. Abasıyanık.


* (bir söz, birilerinin) ağzında çalkalanmak


üzerinde çok konuşulmak: “Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan bu evlerin anha minha 5000 liradan fazlaya çıkmayacağı.” -S. F. Abasıyanık.


* (bir şey, birinin) ağzının kaşığı (kalıbı, lokması) olmamak


1) bir şey, bir kimsenin uğraşabileceği konulardan olmamak; 2) bir şey, bir kimsenin sözünü edemeyeceği kadar değerli olmak.


* (bir şeyi) ağzına sürmemek


herhangi bir yiyeceği veya içeceği hiç yememek veya içmemek.


* (bir şeyi) ağzında gevelemek


açıkça söylememek.


* (bir yiyecek) ağzında büyümek


sevmediğinden veya içi almadığından yutamamak.


* (birinden, bir şeyden) ağzı yanmak


bir şeyden veya kişiden büyük zarar görmek: “Ağzım yanmıştı bir kez şişman kadından, biz etine buduna aldanmıştık.” -M. İzgü.


* ağzından çıt çıkmamak


hiçbir şey söylememek.


* ağzından dökülmek


açıkça söylemekten çekindiği şey, konuşmasından belli olmak.


* ağzından düşmemek (düşürmemek)


her zaman sözünü etmek, söylemek: “Bu ne cehennemdir lafı ağzından düşmüyordu.” -N. Cumalı.


* ağzından girip burnundan çıkmak


1) türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak: “O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir.” -

S. Ertem. 2) iyice dövmek: “Ulan, ağzını topla! Şimdi ağzından girer, burnundan çıkarım!” -M. Rona.


* ağzından inci saçmak


birbirinden güzel sözler söylemek.


* ağzından kaçırmak


istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek: “Sen onun için en fena tabirleri kullanıyorsun, asabisin, ağzından çirkin şeyler kaçırıyorsun.” -P. Safa.


* ağzından lakırtı (laf) almak (çekmek)


karşısındakini konuşturarak birtakım şeyleri öğrenmek: “Ağzımdan lakırtı almak istiyorsun ama demeyeceğim.” -B. Felek.


* ağzından söz (laf, lakırtı) eksik etmemek


o sözü sürekli söylemek.


* ağzından (söz, lakırtı) dirhemle çıkmak


çok az veya zorla konuşmak.


* ağzını açıp gözünü yummak


öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek: “Fakat bu inat, Emine’nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken, Tevfik’e ağzını açmış, gözünü yummuştu.” -H. E. Adıvar.


* ağzını aramak (yoklamak)


konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak: “Ağzımı aradı, rahat mıydım, burada okuyacağımı aklım kesmiş miydi?” -A. Kutlu.


* ağzını bırakıp kıçıyla (bir tarafıyla) gülmek


alay ederek karşısındakine gülmek.


* ağzını bozmak


kaba sözler söylemek, küfretmek: “Bütün yapma inceliğine karşın kabaydı karısına karşı. Dövdüğü de oluyordu, ağzını bozduğu da.” -O. Rifat.


* ağzını burnunu çarşamba pazarına (çanağına) çevirmek


aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.


* ağzını burnunu dağıtmak (kırmak, parçalamak)


aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek.


* ağzını havaya (poyraza) açmak


alay umduğunu elde edememek.


* ağzını hayra aç!


kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde “Tanrı korusun” anlamında kullanılan bir söz.


* ağzını kapamak (kilitlemek)


susmak, bir şey söylemek istememek: “Kendini tutamıyorsun, bari ağzını kapa, sus, küçülme.” -P. Safa.


* ağzını kiraya vermek


kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek.


* ağzını koklamak


niyetini ve durumunu öğrenmek istemek.


* ağzına geleni söylemek


1) nezaket dışına çıkarak ağır ve kırıcı sözler söylemek; 2) gelişigüzel, saçma sapan konuşmak.


* ağzına gem vurmak


susturmak, söyletmemek.


* ağzına kadar


boş yeri kalmayacak bir biçimde: “Bir bardağı bu yeşil şerbetle ağzına kadar doldurdu.” -İ. O. Anar.


* ağzına kilit takmak (vurmak)


1) susmak; 2) susturmak.


* ağzına kira istemek


söylemesi beklenen şeyi söylemekte nazlı davranmak.


* ağzına sağlık


1) bir sözü yerinde söyleyen kişilere söylenen bir beğenme sözü; 2) yapılan konuşmanın beğenildiğini belirtmek için söylenen söz.


* ağzına sıçmak


1) birini çok kötü duruma sokmak; 2) bir şeyi, bir işi işe yaramaz duruma getirmek, bozmak.


* ağzına takılmak


bir sözü konuşması sırasında bilinçsiz bir biçimde sürekli söylemek.


* ağzına taş almak


söze karışmayıp susmak.


* ağzına tıkmak


susturmak, konuşmasına engel olmak: “Aleyhinde kim ne söylerse hemen ağızlarına tıkarlardı.” -O. C. Kaygılı.


* ağzına verilmesini beklemek (istemek)


çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek.


* ağzına yakışmamak


söylemesi ayıp kaçmak, uygun düşmemek, yakışık almamak.


* ağzına yüzüne bulaştırmak


bir işi kötü yapmak, becerememek: “Yapılacak şey ehemmiyetsizce bir pansuman ama ağızlarına yüzlerine bulaştırmalarından korkuyorum.” -R. N. Güntekin.


* ağzında bakla ıslanmamak


sır saklamamak.


* ağzında yaş kalmamak


bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak.


* ağzından baklayı çıkarmak


baklayı ağzından çıkarmak.


* ağzından bal damlamak (akmak)


çok tatlı konuşmak: “Öyle zekiler vardır, konuştular mı ağızlarından bal akıyor sanırsın.” -A. İlhan.


* ağzından burnundan getirmek


1) huzurunu bozmak, sıkıntıya sokmak: “Siz buraya bizi eğlendirmeye mi geldiniz yoksa ağzımızdan burnumuzdan getirmeye mi?” -O. C. Kaygılı. 2) pişman etmek için uğraşmak.


* ağzından çıkanı (çıkan sözü) kulağı duymamak (işitmemek)


sözlerini tartmadan söylemek.


* ağzından çıkmak


bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak: Bir kez ağzımdan çıktı, o fiyata vereceğim.


* ağzı dili (ağzı) kurumak


1) susuz kalmak; 2) konuşamaz duruma gelmek: “Ağzım dilim kurudu, kız yalvara yalvara” -Halk türküsü.


* ağzı dili bağlanmak


herhangi bir sebeple konuşamaz olmak.


* ağzı dili tutulmak


1) konuşamamak; 2) beklenmedik bir durum karşısında heyecanlanmak, hayranlık duymak: “Kızları gördün, ağzın dilin tutuldu gayri.” -N. Cumalı.


* ağzı dolu dolu konuşmak


heyecanlı söz söylemek: “Birkaç kişiyle, garip bir lisanla ağzı dolu dolu konuşmaya başladı.” -S. F. Abasıyanık.


* ağzı kilitlenmek


konuşamaz duruma gelmek: “Fakat yalnız kaldıkları vakit ağzı kilitlendi ve tek gözü de Gülizar’ı görmez oldu.” -N. Hikmet.


* ağzı köpürmek


çok öfkelenmek: “Âdeta saldırdı üstüme ağzı köpürmüş, çirkin bayan.” -N. Hikmet.


* ağzı kulaklarına varmak


çok sevinmek: “Çocuklarıma beni misal gösterdiğini, ağzım kulaklarıma vararak öteden beriden işitiyordum.” -R. N. Güntekin.


* ağzı laf (lakırtı) yapmak


1) kolay konuşma yeteneği olmak; 2) inandırıcı söz söyleme yeteneği olmak: “Çok şükür, ağzı laf yapandan çok, eli işe yatkın aydınlara muhtaç olduğumuzu, anlar gibiyiz.” -A. İlhan.


* ağzı olan konuşuyor


“konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var” anlamında kullanılan bir söz.


* ağzı oynamak


1) bir şeyler yemek; 2) konuşmak.


* ağzı sulanmak


1) imrenmek; 2) yeme, içme isteği artmak.


* ağzı süt kokmak


çok genç ve toy olmak: “Yazmaya başladığım günden bu yana ağzı süt kokan bir yazar olmaktan korkmuşumdur.” -T. Uyar.


* ağzı teneke kaplı


şaka çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen, yiyebilen (kimse).


* ağzı var dili yok


1) “pek sessiz, kendi hâlinde” anlamında kullanılan bir söz: “Benim gibi ağzı var dili yok bir kadınla ne zevkleniyorsunuz?” -B. Felek. 2) “konuşamayan, derdini anlatamayan” anlamında kullanılan bir söz: “Hey zavallı balık, diyor, ağzın var dilin yok.” -S. F. Abasıyanık.


* ağzı varmamak


söylemeye, açıklamaya gönlü elvermemek.


* ağzına almak


1) yemek, içmek; 2) söylemek: “Bir daha millet kelimesini ağzına alırsan dilini koparırım, anladın mı?” -R. H. Karay.
* ağzına bir kemik atmak


birini küçük bir çıkarla susturmak.


* ağzına burnuna bulaştırmak


bir işi beceremeyip berbat etmek, bozmak.


* ağzına etmek
argo haddini bildirmek.


* ağzına geldiği gibi


önünü sonunu düşünmeden.


* ağızdan ağıza dolaşmak (geçmek)


bir söz herkes arasında söylenilmek: “Gazeteye yansıyan haber ağızdan ağıza geçerken açıklığını hemen hemen tamamen kaybetmiştir.” -Halikarnas Balıkçısı.


* ağızda dağılmak


genellikle hamur işi, iyi pişmiş ve lezzetli olmak.


* ağızda sakız gibi çiğnemek


bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak.


* ağza (ağızlara) düşmek


dedikodu konusu olmak.


* ağza alınmaz (alınmayacak)


söylenmesi ayıp, çirkin (söz, küfür): “Bu ağza alınmaz söz üzerine karşıdakiler birden alevlendiler.” -O. C. Kaygılı.


* ağza almamak


anmamak, sözünü etmemek: “Tövbekâr olduktan sonra eskiden işlediğimiz günahlar ağza alınmaz.” -H. E. Adıvar.


* ağza tat, boğaza feryat


“miktarı çok az olan yiyecek” anlamında kullanılan bir söz.


* ağzı açık kalmak


şaşırmak: “Dillere destan İstanbul nezaketini o evde gördüm, ağzım açık kaldı.” -A. Kutlu.


* ağzı burnu yerinde


oldukça güzel, yakışıklı.


* ağzı çiriş çanağına dönmek


ağzı kuruyup acılaşmak.


* ağzının tadı bozulmak (kaçmak)


bir kimsenin kurulu düzeni, dirliği bozulmak.


* ağzının tadını kaçırmak


1) neşesini, keyfini bozmak: “Ben o kadınlardan değilim ki, evin büyüğü ben olacağım diye tutturup akılsızlıklarla ağzımın tadını kaçırayım.” -M. Ş. Esendal. 2) bir kimsenin kurulu düzenini bozmak.


* bayramlık ağzını açmak


kaba konuşmak, küfretmek.


* (birinin) ağzının kokusunu çekmek


bir kimsenin çekilmez davranışlarına katlanmak.


* dil ağız vermemek



ağız dil vermemek: “Çocuk, hâlâ dil ağız vermeden yatıyordu.” -R. N. Güntekin.


*hep bir ağız olmak


söz birliği etmek, anlaşarak bir konuda aynı şeyleri söylemek.


* ağız açtırmamak


çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak: Yusuf Efendi biçareye ağız açtırmıyordu.


* ağız ağıza vermek (konuşmak)


iki kişi birbirine pek yakın durarak başkaları işitmeyecek bir biçimde konuşmak: “Tenha köşelerde ağız ağıza konuşurken yanlarına biri gelecek olursa hemen susuyorlardı.” -R. N. Güntekin.


* ağız (ağzını) açmak


1) konuşmaya başlamak; 2) kesici aletleri keskin duruma getirmek; 3) ağır sözler söylemeye başlamak; 4) azarlamak, paylamak: “Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım.” -M. Ş. Esendal. 5) alık alık bakmak.


* ağız aramak (yoklamak)


öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak.


* ağız birliği etmek


bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşmak, söz birliği etmek.


* ağız burun birbirine karışmak


1) dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak; 2) yüzde aşırı öfke, üzüntü, yorgunluk vb. durumların izleri görünmek.


* ağız değiştirmek


önce söylediğini başka türlü anlatmak: “Gelgelelim Akif, Berlin’e gidip de oradaki kahveleri gördüğü vakit ağız değiştirmek zorunda kalır.” -S. Birsel.


* ağız dil vermemek

konuşmamak, susmak.


* ağız etmek


yaranmak için kibar konuşmaya çalışmak: “Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu.” -L. Tekin.


* ağız kalabalığına getirmek


1) birini gereksiz sözlerle şaşırtmak; 2) ilgisiz sözler söyleyerek asıl konudan uzaklaştırmak.


* ağız kullanmak


duruma, ortama göre söz söylemek: Ben nasıl ağız kullanıyorsam sen de o yolda konuş.


* ağız satmak


yüksekten atarak kendini övmek.


* ağız tamburası çalmak


1) sözle avutmaya, oyalamaya çalışmak; 2) soğuktan dişleri birbirine çarpmak, çenesi titremek.


* ağız yapmak


birini kandırmak, yanıltmak amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek biçimde konuşmak: “Kaçacağım, tövbeler olsun, bir fırsatını bulayım diye ağız yaptı.” -M. Ş. Esendal.


* ağız yaymak


açık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak.

imgenin şiddetiyle çoğalır anlam
parçalana parçalana

geçtiğimiz yollardan

onca yaprak düşer
birkaç şiir kalır yalnızca
o derin ağaçlardan

kendi sesimize uyandığımız rüyalarda "Murathan Mungan"
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: Ağız Ile Ilgili Deyimler
« Posted on: Nisan 20, 2024, 05:54:21 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: Ağız Ile Ilgili Deyimler e-book, Ağız Ile Ilgili Deyimler programı, Ağız Ile Ilgili Deyimler oyunları, Ağız Ile Ilgili Deyimler e-kitap, Ağız Ile Ilgili Deyimler download, Ağız Ile Ilgili Deyimler hikayeleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler resimleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler haberleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler yükle, Ağız Ile Ilgili Deyimler videosu, Ağız Ile Ilgili Deyimler şarkı sözleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler msn, Ağız Ile Ilgili Deyimler hileleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler scripti, Ağız Ile Ilgili Deyimler filmi, Ağız Ile Ilgili Deyimler ödevleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler yemek tarifleri, Ağız Ile Ilgili Deyimler driverları, Ağız Ile Ilgili Deyimler smf, Ağız Ile Ilgili Deyimler gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Ingilizce Deyimler
Diğer Diller
[MasaL] 9 5409 Son Mesaj Şubat 09, 2011, 12:48:54 ÖÖ
Gönderen : Balpeteğim
İtalyanca Deyimler « 1 2 »
Diğer Diller
[MasaL] 14 10112 Son Mesaj Ekim 28, 2012, 03:41:09 ÖS
Gönderen : asya20
A Dan Z Ye Deyimler Sözlüğü « 1 2 »
Edebiyat
FeMoX 10 4676 Son Mesaj Aralık 13, 2013, 05:42:18 ÖS
Gönderen : mnhpeln
Ağız Yaraları Ağız Yarası Tedavisi
Ağız ve Diş Sağlığı
-o_o-GökhaNur-o_o- 8 3040 Son Mesaj Nisan 25, 2015, 09:43:20 ÖS
Gönderen : nurdankelebek
Kan Ile Ilgili Deyimler
Edebiyat
Asortik Hatun 0 1155 Son Mesaj Aralık 31, 2012, 03:15:42 ÖS
Gönderen : Asortik Hatun


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular