ABD, Amerika kıtasının yerli Kızılderili halklarının soykırımı üzerine kurulmuş bir devlet. Sermayesini siyah köle ticareti ile biriktiren ve köle emeği ile milyonlarla tarif edilen katliamın bu iki büyük tarihi soykırım suçunun hesabını vermemiş, vebalini halen sırtında taşıyan bir ABD gerçekliği var ortada. Bu kanlı soykırım tarihi ile suçlarına Vietnam, Irak ve Afganistan işgal ve soykırım suçlarını da eklemiş olan ABD, şimdi kalkmış, 1915 Ermeni Soykırımı kararını Temsilciler Meclisinden geçirmeye çalışıyor.

ABD ya da Demokratlar hiç kuşkusuz Ermeni halkının tarihsel acılarına ortak olma niyeti ile hareket etmiyorlar. Ermeni halkının uğradığı tarihsel haksızlığı giderme niyeti de taşımıyorlar. Bir vicdan muhasebesi de değil! Zamanında bu soykırımı engellememiş, bugüne kadar dile getirmeyip tarihsel haksızlığın sürüp gitmesine suç ortağı olmuş olmasının verdiği suçluluk duygusu hiç değil; mazlum bir halkın adının küfür ve hakaret olarak kullanılmasından duyduğu utanç vb. saiklerle de hareket etmiyorlar...

Cumhuriyetçilerin, yani Bush ve avanesinin karşı çıkmalarının gerekçesi ile Demokratların kararı kabul etme gerekçeleri aynıdır: Amerikan çıkarları! Aralarındaki görüş ayrılığı görecelidir. Cumhuriyetçiler, Ermeni Soykırım kararının geri çekilmesinin Amerika'nın bugünkü çıkarları için uygun olacağını öne sürerken, Demokratlar aksine, kararın Amerikan çıkarları için gerekli ve yararlı olduğuna inanıyorlar.

Türk devleti ve hükümetinin, geleneksel statükocu kuvvetlerle birlikte ABD karşıtı hava estirmesi, Türk halk kitlelerinin ve ezilenlerin potansiyel anti-emperyalist duygularını sahte anti-ABD tepkisine yedekleme imkanlarını artırmaktadır. Irkçı-şoven soykırımcı ve sömürgeci rejimin bu gelişmeleri Türk milliyetçiliği çizgisinde toplumsal tabanını genişletme fırsatı olarak değerlendirmesi de burjuva siyasetinin doğasına uygundur.

Türk egemen sınıflarının soykırım suçuyla yüzleşmekten kaçınmaları, Ermeni düşmanlığını diri tutan söylem ve siyaseti sürdürmeleri, ABD'de karar aşamasına gelen soykırım kabulüne gösterdikleri tepki haksız yere suçlanıyor olmalarına gösterdikleri bir reaksiyon değildir. Yine tarihi olayların ters-yüz edilmesine karşı gerçeğin mücadelesini veriyor olmaları ile de ilgili değildir. Rezilce çıkarların çatışması, kirli hesapların çevrilmesinden ibarettir, koparılan tüm gürültü.

Soykırım kararının mevcut haliyle bir yaptırım gücü yok, ama bu haliyle bile Türk devleti için büyük bir tehdit ve şantaj anlamı taşıdığı taraflarca biliniyor.

Türk devletinin dış siyasetinde, Ermeni sorunu, Kıbrıs sorunu ve Kürt sorunu zayıf ve yumuşak karnıdır. Sıkışma noktası olan bu sorunlar uluslararası ilişkilerde gündeme geldiğinde manevra alanı daralıyor, siyaseti sertleştirme yollarına başvuruyor. Bu hem uluslararası ilişkilerini geriyor, hem de alanını daraltıyor.

Ermeni sorunundaki sıkışmayı ABD blokajı ile engelleme ve en azından bu sorunla ilgili nefes alma imkanına sahipken, Ermeni soykırımı kararının ABD Senatosunda kabul edilmesi, blokajın ortadan kalkması anlamına gelir. Şimdiye kadar 20'nin üzerinde ülke parlamentosunda soykırım kararının kabul edilmesine aldırmazken; ABD'den çıkan soykırım kararı diğerleri ile birlikte etkisini artıracak ve Türk devleti geleneksel inkar çizgisini sürdüremez hale gelecektir.

Soykırım suçu ile damgalanmış olmak; bu utanç verici suç yaftası moral bakımından ağır bir darbe olacağı gibi, övünç duyduğu tarihi ile kurduğu bağda kırılma noktası anlamı taşıyacaktır.

Bundan böyle Türk-ABD ilişkilerinin gerilimli süreceği, ama nihayetinde ilişkinin niteliğinde esaslı değişikliklerin yakın dönem bakımından en azından beklenmemesi gerektiği söylenebilir.

ABD ve Türk egemenlerinin soykırıma uğratılmış Ermeni halkı üzerinden it dalaşı yürütüyor olmaları, iki tarafın da iki yüzlü ve kokuşmuş burjuva ahlaklarını yansıtmaktadır.

Türk halkının bu dalaştan uzak durması, bu çürümüşlüğe bulaşmaması emekçi ahlakını korumasına yetmez ne yazık ki! Ahlaklı ve onurlu duruşunun bir şartı, ABD'de yürütülen pazarlıkları ve Yanki tehditlerini elinin tersiyle itmeyi, kararlı ve tutarlı anti-emperyalist bir çizgide enternasyonal mücadeleyi yükseltmeyi gerektirir. İkinci olarak; doğrudan kendi suçu olmayan tarihsel soykırım gerçeğini görerek kabul etmeli ve bu yolla tarihiyle hesaplaşabilmelidir. Ermeni halkının acılarını paylaşabilmeli, 1915 öncesi ve sonrasında tarih boyunca yaşadığı tarihsel haksızlıkların telafisi için, en azından ruhların onarılması için üzerine düşeni yüce gönüllülükle yerine getirmeye girişmelidir.

Soykırım suçunun hesabı Amerika'da ABD'ye verilmeyecek; bu topraklarda yaşamış ve yaşayan Anadolu'nun kadim halkları adına Türk halkı, Türk işçi ve emekçileri bunun hesabını İttihat Terakki'nin devamcıları ve mirasçıları olan Türk egemen sınıflarından sormalıdır/soracaktır!..

21.05.2007 tarihli Radikal
Aynı tarihli Hürriyet
25.05.2007 tarihli Zaman

Atılım Dergisi ve Platform Dergisinden bir sahife

paYLaşm için tşkk

Paylasim Icin Tessekurler

çok Sağol. sen tam bir örnek vatandaşsın bilgilerin için Sağol.