0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: 60′lık Çocuk!  (Okunma Sayısı: 1745 Kere Okundu.)
« : Eylül 22, 2013, 03:11:27 ÖÖ »
Avatar Yok

Mavi_Kiyamet
*
Üye No : 26505
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 12251
Mesaj Sayısı : 47 783
Karizma = 55168


Balkondaki her sallanışta hoş melodiler oluşturan tahta sandalyesine kurulmuş, can dostuyla maziden söz ediyordu. Yandaki masada torunu, önündeki çikolatalı kekini yemek için büyük bir mücadele veriyordu. Gördüğü manzara karşısında kendini gülmekten alamadı.
Kıvır kıvır saçları, küçük masum yüzü ve minnacık elleriyle pastasını yemeye çalışıyordu. Küçücük elleriyle çatala hâkim olamıyor, çatala batmamakta ısrar eden parçaları da babaannesi görmeden -veya öyle sanarak- parmaklarının arasına alıp ağzına götürüyordu. Ağzının çevresi, parmakları, pembe bluzu çikolata olmuştu.
Küçük Sümeyye’nin bu halini yumağıyla oynayan yavru bir kediye benzetti. Ufacık bedeniyle sarf ettiği büyük çaba görülmeye değerdi. Küçük Sümeyye, çok sevdiği bluzunun kirlenmesi ve gülünç duruma düşmesi nedeniyle “Babaanne ya!” deyip gözlerinden birer damla inci dökmüştü. Sümeyye Hanım, torununa sarılarak “Can deden bir fıkra anlattı da ona gülüyorum. Hadi Can dedesi Sümeyye’ye de anlat o fıkrayı” dedi.
Küçük Sümeyye babaannesine bir öpücük verdikten sonra boncuk gözleri yeniden parladı. Ve koşarak bilgisayarın başına geçti. Sümeyye Hanım yine can dostuyla baş başa kalmıştı. İki yanında kocaman şehrin kuşbakışı görüntüsü, avuçlarının arasında biricik can dostunun güven veren eli, önünde masmavi bir deniz vardı.
Çocukluğunda yüzdüğü Akdeniz’in ılık sularını düşünüp iç çekerken birden kendini denizde yüzüyor bulmuştu. Bel ağrıları olmayınca birbiri ardınca kulaç atıyor, bu hayal son bulmadan karşı kıyıya ulaşmaya çalışıyordu. Bir kuşun, ağzında kocaman bir paket çikolatayla hızla alçaldığını gördü. Kuş getirdiği çikolatayı Sümeyye Hanım’ın ellerine bırakıp uzaklaştı. “Hayalde yenen çikolata kolesterol yükseltmez sanırım” diyerek koca bir ısırık aldı çikolatadan. Torununun sesiyle tekrar balkona dönmüştü. Torununu görünce çikolatayı tuttuğu eline baktı. Şayet duruyorsa çikolata canavarı torunundan saklamalıydı bu leziz çikolatayı. Ama maalesef çikolata çıkıp geldiği hayal denizinin sularına gömülmüştü.
“Babaanneciğim, annem geldi. Ben çıkıyorum” demiş ve ardında kocaman bir sessizlik bırakarak gitmişti küçük Sümeyye. Torununun gidişiyle hüzün kaplamıştı evlerini. Hayata pembe gözlükten bakmayı severdi. Fakat şişe dibi gözlüklerle zaten net olmayan görüntü bir de pembe gözlük takınca daha da flulaşıyordu. “Olsun” dedi gülümsemeye çalışarak. ”Can dostum var yanımda. Ya o da olmasaydı” diye geçirdi içinden. Titreyen elini alnına götürerek “Buna asla dayanamazdım” dedi. Can dostunu hayatının sonbaharında bir kış günü görmüştü. Donmak üzere olan vücuduyla kabanına sarılmış, yürümekte zorlanırken onunla karşılaşmıştı bir baston atölyesinin önünde. Orada ona âşık olmuş ve bir daha asla ayrılmamışlardı. Can dostu bîmecal yüreğine dayanak, yalnızlığına ilaç olmuştu.
Balkonun duvarına yaslanıp temiz havayı soluyunca yüzüne samimi bir tebessüm yayıldı. Çocukluğunda oynadığı benzetmece oyununu hatırladı. Bulutları pamuk şekerine benzetirdi çoğunlukla. Yine pamuk şekerine benzetmişti onları. İşte şu satıcı. Şu da alıcı çocukla babası. Satıcının etrafını çevirmiş onlarca çocuk. Hepsi birbirinden farklı. Ses tonları, mimikleri, bakışları… İçlerinde bir tane de çekik gözlü var ki evlere şenlik. Sıskacık, kısa boylu. Cılız sesini en sonunda duyurabilmişti. O da pamuk şekerini yiyerek parka yönelmişti. Ortalıkta kimsecikler kalmayınca bulutlar da dağılıp çekik gözlü çocuğun arkasından gitmişlerdi. Hemen sonra sıcacık bir güneş kapladı gökyüzünü. Çiçek kokularını getiren ve yüzünü okşayan meltemi bir garsona benzetti. Bir dolu güzelliği sunmuş ve saygıyla eğilip uzaklaşmıştı. Tertemiz yüreği heyecanla titrerken “Haydi” diyordu. “Daha fazlasını hissetmek istiyorum. Biraz sonra çok da kibar olmayan bir rüzgâr esti ve eşarbını başından alıp, balkonun kapısına doğru savurdu. Telaşla eğilip eşarbını alırken, omzuna dökülen saçlarına gözleri takıldı. Yavrusunu okşayan bir annenin şefkatiyle dokundu saçlarına. Boy aynasının karşısına geçip yaşlı bedenini seyretti. Boyu kısalmıştı. Üstelik o gür dalgalı saçları seyrelmiş, beyazlar sayılamayacak kadar artmıştı. “Böyle bir sahneyi yaşayacağım asla aklıma gelmezdi. Apartmanın en yaramaz kızı ben, yaşlandım işte” dedi.
Ertesi gün doğan güneş, önce gökyüzünü ve bulutları kırmızıya boyamış ve nihayet tüm güzelliğiyle gökyüzündeki yerini almıştı. Oyun oynamayı çok seven yaramaz güneş yine saklambaç oyunundaydı. Semada bulutlardan başka saklanacak yer olmadığı için en yakınındaki küçük bulutun arkasına saklandı önce. Fakat küçük bulut güneşin ancak yarısını saklayabiliyordu. Sümeyye Hanım bunu görünce başarılı bir ebe edasıyla kikir kikir gülüyor, içinden “sobe, sobe” diye bağırmak geliyordu. Gülüşmelere aldırmayan güneş, daha büyük bir bulutun arkasına saklanarak, azimle oyuna devam etti. Oynadığı oyunla neşelenen Sümeyye Hanım, sahile gitmeye karar verdi. Önce can dostuyla birlikte kahvaltıyı hazırladı. Mikili, Tweetyli, Teletabili fincanlar masadaki yerlerini aldılar. Babaannesi, Sümeyye’nin yumurtasına, gözlüklü, bıyıklı, kravatlı bir adam resmi çizdi. İlk önce yalnız kaş, göz, ağızla başlayan resim yapmada uzmanlaşınca her gün çeşit çeşit resimler çiziyordu yumurtalara. Kahvaltı, eğlenceli bir oyundu onlar için. Bu eğlenceli oyunu gülücüklerle tamamlayıp, hazırlanmaya başladılar.
Dışarı çıktıklarında aydınlık bir gökyüzü selamladı onları. Güneş, saklambaç oynamayı bırakmış, sere serpe uzanmıştı semaya. İlkin gözleri kamaştı iki ihtiyarın. Ne zamandır aracısız buluşmamışlardı. Küçük Sümeyye sabırsızlıkla babaannesinin elini çekiyor, birlikte bir adımda parka ulaşmak istiyordu. Sümeyye Hanım’ın yürüyüş yapmayı unutmuş ayakkabıları, yerle her buluştuğunda sevinç çığlığı atıyordu: “Tak tak.” Baharı muştulayan yeşil yapraklar tarifsiz bir huzur hissi veriyordu. Daireler çizerek parkın içine doğru ilerliyorlardı. Bu parkın en sevdiği özelliğiydi bu. Parkuru iç içe geçmiş dairelerden oluşuyordu. Burada kendini bitkilerin en güzellerini dolaşan o şanslı varlıklar, kelebekler gibi hissederdi.
Oyun alanına doğru ilerlerken torunu, çocuk seslerinin yaklaşmasıyla, koşup onlara katılmıştı bile. Fıskiyenin karşısına geçip, yorgun bedenini banka bırakıverdi. Yeni biçilen çimlerin keskin kokusuyla yüzünü buruşturdu. Ara sıra esen rüzgâr çiçek kokularıyla birlikte hafif bir titreme getirerek uzaklaşmıştı. Titrememek için elini sıkıyor, çiçek kokularının ilk durağı burnu kızarıyordu. Acı soğuğa rağmen hava, alabildiğine berraktı. Çocuk cıvıltıları, su seslerine karışıyordu. Ne hazindi, su sesi duyunca yâd edeceği bir köyünün olmaması.
Çocukluğunda, uçsuz bucaksız ovalarda değil, daracık odalarda oynamıştı. Yine de doyamamıştı çocukluğuna. 60 yaşındaydı ama çocuk gibi hissederdi kendini. Çikolata en güzel yiyecek, oyun en güzel eğlenceydi. Oynadıkları oyunlar bir bir düştü zihnine. Sek sek, benzetmece, bom, üçtaş, saklambaç, yakar top.
Hazırladıkları ilk kahvaltıyı hatırlayınca, kendini 7 yaşında, pembe pijamalarının içinde bulmuştu. Bir pazar sabahıydı. Ağabeyi erkenden uyandırmıştı onları. Planlarını uygulamak üzere boy sırasında mutfağa yöneldiler. En önde mavi pijamaları, zekice bakan yeşil gözleri ve patron edasıyla abisi vardı. Arkasında sarı pijamaları, gruptan ayrı kalmamak için yaramazlık yapan, sessiz, masum yüzüyle ablası geliyordu. En arkada pembeler içinde, tek hedefi abisinden daha haşarı olmak olan, kısacık, sarı saçlı Sümeyye.
Mutfağa girince ağabeyi iki elini arkasında birleştirip bir tur attı. Kendini büyük hissetmek çok hoşuna gidiyordu. Ocağın yanına gelince durup “Kızlar, şimdi size muhteşem bir omlet yapacağım. Hale, sen iki tane yumurta bul. Buzdolabında olabilir. Sümeyye sen de tavayı getir” dedi. Bir süre aradıktan sonra yumurta da, tava da bulunmuştu. İki kardeş, dikkatle ağabeylerini izliyorlardı. Önce tavaya yumurtaları kırdı. Biraz uğraştı ama sonunda yakmıştı ocağı. Demliğe de su ve çay koyup, onun da altını yaktı. Anne ve babasına yaptıkları bu sürprizden dolayı, gururlanmaya başlamışlardı bile.
Fakat ağabeyi pür telaş içinde “Kızlar, annem böyle yapmıyor muydu? Neden yanıyor bu yumurtalar?” dedi. Pişirdiği omletin ne kokusu, ne de görüntüsü benziyordu annesininkine. Acizliğini kardeşlerinden saklamak için, dolmuş gözlerini onlardan kaçırıyordu. “Haleciğim, pencereyi aç. Annemlere koku gitmesin. Canım sen de kapıyı kapat” diyerek adeta yalvarıyordu.
Ocağı söndürüp, ağlamaklı gözlerle yanmış yumurtayı seyrediyorlardı. Nasıl bir çare bulmalıydı bu duruma? “Buldum!” sesiyle çınladı mutfak. En güzel fikir, yine en küçükten çıkmıştı. Ablası ve ağabeyi bu dâhiyane buluşundan dolayı “Bu kız ilerde büyük adam olacak” diyorlardı. Ağabeyi özenle sapından tutarak tavayı kaldırdı, ablası kapağı açtı ve tavayı çöp kutusuna attılar. Böylece bir problem daha çözülmüştü.
Sümeyye Hanım katıla katıla gülüyordu. Kendisine şaşkın şaşkın bakan genç kadını fark edince, gülmeyi bıraktı. Acı bir ifade belirdi yüzünde. Genç kadının garip bakışlarını hâlâ üzerinde hissediyordu. Açıklama yapma ihtiyacını hissetti. Sesi titriyordu. “Bak kızım” dedi. “Ben zahiren yalnız yaşarım. Can dostum, yani bastonum ve hep yanımda olan çocukluğumun hayaliyle hayatı çekilir kılmaya çalışıyorum. Onlarla renk katıyorum dünyama. Başka türlü nasıl yaşanır bu hayatta.”



Sümeyra Çokyaşar

Wmhocasi.com
WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: 60′lık Çocuk!
« Posted on: Mart 28, 2024, 09:27:09 ÖS »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: 60′lık Çocuk! e-book, 60′lık Çocuk! programı, 60′lık Çocuk! oyunları, 60′lık Çocuk! e-kitap, 60′lık Çocuk! download, 60′lık Çocuk! hikayeleri, 60′lık Çocuk! resimleri, 60′lık Çocuk! haberleri, 60′lık Çocuk! yükle, 60′lık Çocuk! videosu, 60′lık Çocuk! şarkı sözleri, 60′lık Çocuk! msn, 60′lık Çocuk! hileleri, 60′lık Çocuk! scripti, 60′lık Çocuk! filmi, 60′lık Çocuk! ödevleri, 60′lık Çocuk! yemek tarifleri, 60′lık Çocuk! driverları, 60′lık Çocuk! smf, 60′lık Çocuk! gsm
Yanıtla #1
« : Ekim 19, 2013, 09:57:58 ÖÖ »
Avatar Yok

hcebeci1903
*
Üye No : 150701
Nerden : Yurt Dışı
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 8
Karizma = 0


Gercekten etkileyici
Yanıtla #2
« : Kasım 23, 2013, 09:08:09 ÖS »
Avatar Yok

emincan
*
Üye No : 155378
Nerden : İstanbul
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 0
Mesaj Sayısı : 38
Karizma = 0


Gerçekten etkileyici; ne ki hayat böyle.
Yanıtla #3
« : Aralık 27, 2013, 02:34:07 ÖS »
Avatar Yok

sedbur
*
Üye No : 87723
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bayan
Konu Sayısı : 3
Mesaj Sayısı : 86
Karizma = 0


HAYAT BU İŞTE ..
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
E3′ün En Iyi Oyunu
Oyun Haberleri
HuNTeR-DeViL 0 788 Son Mesaj Temmuz 29, 2008, 09:05:09 ÖÖ
Gönderen : HuNTeR-DeViL
Xbox 360′ın En Iyi 10 Silahı!
Oyun Haberleri
HuNTeR-DeViL 0 805 Son Mesaj Ekim 30, 2008, 05:42:16 ÖS
Gönderen : HuNTeR-DeViL
Da Poet Mp3′leri
Rap Mp3
By.CeZa 2 1379 Son Mesaj Şubat 23, 2009, 08:45:15 ÖS
Gönderen : By.TuRuT
6-0′lık Maç Tekrar Oynanacak
Fenerbahçe
By.TuRuT 7 1873 Son Mesaj Aralık 06, 2009, 02:24:48 ÖS
Gönderen : Hephaestus
Satılan Playstation 4′lerin %0.4′ü Bozuk Çıktı
Oyun Haberleri
sanane_61 0 730 Son Mesaj Kasım 19, 2013, 10:27:50 ÖS
Gönderen : sanane_61


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular