0 Üye ve 1 Ziyaretçi Konuyu İncelemekte. Aşağı İn :)
Sayfa 1
Konu: 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü  (Okunma Sayısı: 822 Kere Okundu.)
« : Temmuz 12, 2008, 03:59:56 ÖÖ »
Avatar Yok

seyyah
*
Üye No : 3239
Yaş : 33
Nerden : İzmir
Cinsiyet : Bay
Konu Sayısı : 2500
Mesaj Sayısı : 9 187
Karizma = 9172


31 Mart Hadisesi’nin     Içyüzü

    
               
                     Prof. Dr. Ahmet Akgündüz -         Arastirama
         
              31 Mart Vak’asi diye         tarihe geçen bu olay, 14 Nisan 1909 tarihine rastlamaktadir. Tarihçiler bu olayin, kendi         zulümlerini         örtmek isteyen Ittihadcilarin, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesini temin etmek         için, Ingiliz Gizli Servisi’nin yardimi ile ve Ingilizlerin aleti olarak         tertipledikleri bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir. Ancak suç, samimi         Müslümanlara yikilsin diye, bir kisim dini sloganlar kullanilmis ve  “seri’at elden gidiyor” diye dine         ve dindarlara hücum planlari hazirlanmistir. Ittihadcilar, kendilerinin tertipledikleri         bu olayi dindarlari mürteciler diye suçlayarak dindara yikmislar ve maalesef kendileri         gibi düsünen tarihçileri de kullanarak, bu olayi en büyük irtica olayi diye takdim         etmislerdir. Böyle bir tertibi fiiliyata dökmek için hem yeterli sebepler vardir ve hem         de memleketin bazi halleri böyle bir fitne için alevlendirici özellik arzediyordu.         Þöyle  ki: 
         Evvela, 31 Mart Vak’asinin sebepleri nelerdi?
         A) Bu olayin asil sebebi, Ittihadcilarin yaptiklari         zulüm ve istibdaddi. Ittihadcilar, tam bir zorba kesilmislerdi ve muhaliflerini         sokoklarda öldürecek kadar azitmislardi. Mesela, Ismail Mahir Pasa, muhalif         gazetecilerden Ahmed Samimi ve Hasan Fehmi Bey Istanbul caddelerinde açikça         öldürüldü ve faili meçhuller artmaya basladi. Sultan Abdülhamid, Mesrutiyen geregi         icraya karismiyor ve sadece temsil vazifesini görüyordu. Devlete daha çok hakim olmayi         isteyen Ittahadcilar, yabanci devletler tarafindan  Abddülhamid’e         karsi bir seyler yapmaya zorlaniyorlardi. Onlar için tek hedef, gölgesinden dahi         korktuklari Sultan Abdülhamid idi.
         B) Osmanli Devleti’ni yikma planlarinin yapildigi         Meclis’teki vekillerin degismesi için, millet tam manasiyla kayniyordu. Ermenistan         ve Rum Pontus tartismalariyla ugrasan Meclis’teki vekillerden halk rahatsizdi.
         C) Icradan uzak tutularak kösesine çekilmeye mecbur  edilen Sultan Abdülhamid’in yeniden devlet         ve millet lehine harekete geçmesini arzu edenler vardi. Çünkü Itihadcilar,         Ingilizlerin masasi gibi, onu tahttan indirmek için mesgullerdi.
         D) Asker siyasete karismisti. Aldigi askeri ve dini         terbiyeye aykiri isler yapmaya baslamisti. Mesela Selanik ve Manastir’dan         Istanbul’a getirilen III. Orduya ait subaylari fiyakasindan halk ve diger ordu         mensuplari yaka silkmeye baslamislardi. Bununla kalmayip Ittihadcilar, Istanbul’u         korumakla görevli I. Orduyu tahkir ederek, III.Ordunun Selanik’teki tümeninden         nigahbân-i hürriyet ve muhâfiz-i mesrutiyet adiyla avci taburlarini Istanbul’a         sevk ettiler.
         E) Hasan Fehmi Bey basta olmak üzere, faili meçhul         olaylarin artmasi milleti tedirgin ediyordu.
         F) Ittihadçilar kendilerine muhalif gördükleri         subaylari ve hatta askerleri kadro disi ediyorlardi; açikça bir tasfiye hareketi         baslamisti. Bu durum da ciddi bir gerginlik sebebiydi.
         G) Hürriyet adi altinda her türlü ahlaksizlik         serbest hale gelmisti. Açikça Þer-i serife aykiri isleri yapan Ittihadcilara karsi,         halkta ve özellikle de sagini solundan ayiramayan Dervis Vahdet gibi bazi dindarlarda,         idareye karsi bir nefret olusmaya baslamisti.
         Bütün bu sebeplerin bulundugu bir ortamda, özellikle         24 Temmuz 1908-14 Nisan 1909 tarihleri arasinda, her iki tarafa ait gazeteler, gerginligi         artirici yayinlar yapiyorlardi. Partiler, sanki bir iç savas olacak gibi fedai yazmaya         baslayan cemiyetler kurmaya basladilar. Ittihadcilar, zafer sarhosluguyla baski ve         zorbaliklarini daha da artirmaya basladilar. Sinirsiz hürriyet anlayisi, askerlere kadar         asilandi ve erler subaylara itaat etmez hale geldiler. Dine ve ahlaka aykiri bazi seyler,         askerlere telkin edilmeye baslandi. Orduda itaat ve ahlak bozulmaya baslayinca, dinde         hassas ama muhakeme-i akliyede eksik olan bazi nâdânlar, iyilik yapiyorum zanniyla bazi         fitne tohumlarini ekmeye basladilar. Hürriyetin yanlis anlasilmasi ve tatbik edilmesi         sonucunda, devletin idaresi cahillerin elinde kaldi ve herkes kendi basina hareket eder         hale geldi. Istanbul serseri mayinlarla dolu bir hale gelmisti.
         Iste Ingiliz Gizli Servisi’nin tahrikleriyle         hareket eden Ittihad ve Terakkiciler, 31 Mart 1325 günü yani 14 Nisan 1909 tarihinde,         gergin durumu firsat bilerek tertiplerini fiiliyata dökmeye karar verdiler ve III.  Ordudan getirdikleri avci taburlarina mensup         neferlerin fisegini patlattilar. Baslarinda tek bir subayin dahi bulunmadigi ve sadece         basçavus ve çavuslarin komuta ettigi bu erler, “Þeri’at isterüz” deyü         isyan ettiler. Ayasofya ve Sultanahmed Camii önlerinden toplanan kalabalik, Sadrazam         Hüseyin Hilmi Pasa ile Meclis-i Meb’usan Reisi Ahmet Riza Bey’in azlini ve         bütün Ittihadcilarin sürgün edilmelerini istiyorlardi. Yukarida zikredilen sebeplerden         dolayi, isyan eden askerlere, basta hamallar olmak üzere her çesit insan karismisti.
         Görünürde  Ittihadcilara         karsi, seriati ve onun teminati olan Abdülhamid’i kurtarmak için yapilmis bir         isyandi. Ancak tamamen Ittihadcilarin ve Ingiliz Gizli Servisi’nin,         Abdülhamid’i tahttan indirmek ve bu arada dindar halki da ezerek gözdagi verilmek         için yapilmis bir tertipti. Bu serseri mayin gibi isyan eden askerler, Ittihadcilarin         ileri  gelenlerinden Ahmet Riza Bey zannederek         Adliye Nâziri Nâzim Pasa’yi ve Gazeteci Hüseyin Cahid zanniyla da Milletvekili         Emir Þekib Arslan Bey’i öldürdüler. Sultan Hamid, II. Tümen kumandanini         çagirarak âsileri dagitmasini istedi; ancak Padisah’in talimatini dinlemeyen         komutan Ordu Komutanindan emir almadigini söyleyecek kadar alçalmisti. Maalesef         Ittihadci olan ve sonradan bu haline çok pisman olan Mahmud Muhtar Pasa ise, emir         vermemekte direndi. Daha sonra isyan eden bu cahil askerlere, kendileri gibi cahil olan         hamallar ve de sagini solundan fark edemeyecek kadar ahmak olan bazi dindarlar da katildi.         Zaten Ittihadcilarin muhalifleri de böyle bir firsat bekliyordu. Onlar da akilli hareket         edemediler. Is, çigirindan çikmisti. Bediüzzaman basta olmak üzere, bir kisim akilli         Islam alimleri, askerlere ve hamallara, bunun bir oyun oldugunu ve oyuna gelmemeleri         gerektigini ikaz ettiler. Hatta Bediüzzaman, bir nutuk ile sekiz taburu itaata         getirmisti.
         Ittihadcilar, Ingilizlerin aleti olmuslar ve bütün         Müslümanlarin ümidi haline gelen Abdülhamid’i indirmekten baska gaye         gütmemislerdir. Bu olayi kendileri tertip etmelerine ragmen, israrla bir irtica olayi         oldugunu ifade etmeleri, günümüze kadar gelen devlet ile milletin arasini açmak         adetinin kötü bir baslangici oldu.
         Firsati ganimet bilen Ittihadcilar, olaylar büyüyünce,         Selanik’ten Hareket Ordusu adini verdikleri kuvvetleri, Padisah’i kurtarmak gibi         yalanci bir sloganla Istanbul’a sevk etmeye basladilar. Bu hareket ordusunun sadece         kumandani olan Mahmut Þevket Pasa Müslüman ve Türk’tü. Askerlerin çogu, yagmaci         ve Müslüman katili olan Makedonyalilardi. Tam bir çapulcu ordusuydu. Olayin vahametini         anlayan Istanbul’daki generaller ve özellikle I. Ordu Komutani Nazim Pasa, Sultan         Abdülhamid’e müdahele etmeleri gerektigini anlattilarsa da, Müslümani Müslümana         kirdirmayacagini söyleyen Padisah, onlara gerekli talimati vermedi. I. Ordu Kumandani         Nazim Pasa’ya, Hareket Ordusu’na silah çekmemeleri için yemin bile ettirdi. 25         Nisan’da Hareket Ordusu, Yunan ordusu gibi davrandi ve Yildiz Sarayi’ni         yagmaladi. Kütüphane disinda Padisah’in altin arabasini bile parçalayip         götürdüler. Daha sonra da 27 Nisan 1909’da Meclis-i Umumi’yi toplayarak         Abdülhamid’i hal’ kararini silah zoruyla çikardilar. En önemli ithamlari, 31         Mart Vak’asi’ni tertip etmekle suçlamak idi. Halbuki bu tamamen yalandi. I.         Orduya talimat vermemekte direnen Padisah, Müslümani Müslümana kirdirmakla itham         ediliyordu.
         Kisaca 31 Mart Olayi, Ittihadcilarin tertipledikleri         bir fitneydi; ancak muhalifleri olan Kâmil Pasa-zâde Said Pasa, Ismail Kemal Bey,         muhalif gazetecilerden Mizanci Murad ve Volkan Gazetesi bas yazari Dervis Vahdeti gibi         bazi safdiller de durumdan pasta çikarmak ugruna atese körükle gittiler ve fitne         atesini söndürmek yerine  daha da         alevlendirdiler. Neticede düsmanlar kâr etti; devlet, millet ve din zarar etti. Çünkü         kurulan Divan-i Harb-i Örfî çok masumlari idam sehpalarinda sallandirdi. Din düsmani         kesimlerin eline de tam bir irtica sermayesi verilmis oldu. Bediüzzaman gibi allâmeler         bile, 31 Mart  Olayi ile suçlandilar; ama         beraat ettiler.1
          
         *****
         Dipnot:
         1- Kur’an, Ahmed Bedevi, Inkilap Tarihi  ve Jön Türkler, sh. 276 vd.; Osman Nuri,   Abdülhamid-i Sâni ve Devr-i Saltanat, c.         I, sh. 111; Danismand, Osmanli Tarihi Kronolojisi, c. II; Öztuna, Osmanli Devleti Tarihi,         c.I, sh. 616-619; Bediüzzaman Said Nursi, Âsâr-i Bedî’iyye, sh. 309, 316-317,         324, 395-396, 441; Mektûbât, sh. 429; Badilli, Tarihçe-i Hayat I, sh. 235-260
         “Tarihçiler bu olayin, kendi zulümlerini         örtmek isteyen Ittihadcilarin, II. Abdülhamid’in tahttan indirilmesini temin etmek         için, Ingiliz Gizli Servisi’nin yardimi ile ve Ingilizlerin aleti olarak         tertipledikleri bir hadise oldugunda ittifak etmislerdir.”                  Kaynak: WeBCaNaVaRi'na Üye Olmadan Link'leri ve Kod'ları Göremezsiniz.
Link'leri Görebilmek İçin. Üye Ol. veya Giriş Yap.
Yeni Dünya Dergisi

WeBCaNaVaRi Botu

Bu Site Mükemmel :)

*****

Çevrimİçi Çevrimİçi

Mesajlar: 222 194


View Profile
Re: 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü
« Posted on: Nisan 19, 2024, 08:07:49 ÖÖ »

 
      Üye Olunuz.!
Merhaba Ziyaretçi. Öncelikle Sitemize Hoş Geldiniz. Ben WeBCaNaVaRi Botu Olarak, Siteden Daha Fazla Yararlanmanız İçin Üye Olmanızı ŞİDDETLE Öneririm. Unutmayın ki; Üyelik Ücretsizdir. :)

Giriş Yap.  Kayıt Ol.
Anahtar Kelimeler: 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü e-book, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü programı, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü oyunları, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü e-kitap, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü download, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü hikayeleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü resimleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü haberleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü yükle, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü videosu, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü şarkı sözleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü msn, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü hileleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü scripti, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü filmi, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü ödevleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü yemek tarifleri, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü driverları, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü smf, 31 Mart Hadisesi’nin Içyüzü gsm
Sayfa 1
Yukarı Çık :)
Gitmek istediğiniz yer:  


Benzer Konular
Konu Başlığı Başlatan Yanıtlar Görüntü Son Mesaj
Samsung Galaxy Nexus, Mart Ayından Itibaren Türkiye’de
Samsung
dangeraus1 1 1051 Son Mesaj Eylül 08, 2012, 03:14:22 ÖS
Gönderen : Fatihim


Theme: WeBCaNaVaRi 2011 Copyright 2011 Simple Machines SiteMap | Arsiv | Wap | imode | Konular